Tehdit değerlendirmesi ve yeni savunma anlayışı (6)

A -
A +

Yunanistan ile olan karmaşık durumdan dolayı Batıdaki tehdit değerlendirmesine Bulgaristan'dan başlamak uygun olacaktır. Soğuk savaş döneminde Türkiye'ye en büyük tehdit Bulgaristan üzerinden Varşova paktından gelmekteydi. Değerlendirmelere göre Sovyetler Birliği tarihi amacı olan sıcak denizlere açılmak için Bulgaristan üzerinden bir taarruz harekatı yapacaktı. Bunun için Trakya'da çok büyük çapta askeri birlikler bulundurmak mantıklıydı. Ancak Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Bulgaristan, ordusu gücünü büyük ölçüde yitirdiği gibi Türkiye ile son derece iyi ilişkiler kurmuştur. Bugün Bulgaristan'da Türkiye, Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan tarafından oluşturulan Güneydoğu Avrupa Tugayı bulunmaktadır. Yani Bulgaristan mevcut askeri gücüyle Türkiye'ye karşı bir tehdit olmadığı gibi önümüzdeki yıl NATO'ya tam üye olacağı göz önüne alındığında siyasi olarak da tehdit olarak kabul edilmemesi gerekir. Rusya'nın tarihi emellerinden vazgeçmediği düşünülerek bir Rus taarruzuna karşı Trakya'da kuvvet bulundurmak ise son derece yanlıştır. Çünkü Batıda Rusya ile aramıza Ukrayna ve gelecek yıl NATO'ya üye olacak olan Romanya ve Bulgaristan girmiştir. Yani Batıdaki Rus tehdidi sınırlarımızdan tamamen uzaklaştığı gibi Kuzeybatı sınırımızda NATO müttefiki ile komşu olmamız söz konusudur. Yunanistan'a gelince... Türkiye, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Doğu'da yaptığı hatayı tekrarlamış ve Bulgaristan sınırında ciddi bir kuvvet azaltımına gitmemiştir. Halihazır duruma ilave olarak önümüzdeki yıl Bulgaristan ve Romanya'nın NATO'ya üye olacağı da göz önüne alınarak bu bölgede de kuvvet indirimine gidilmesi Türkiye'nin alacağı en mantıklı karar olacaktır. Komşularımız arasında en ciddi askeri güce sahip olan ülke hiç şüphe yoktur ki Yunanistan'dır. Ancak Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin arkasında bu kadar büyük bir siyasi güç varken problemlerini askeri yollarla halletmesi çok mantıklı bir yol değildir. Türkiye'nin Yunanistan'a karşı oluşturacağı politikalarda unutmayacağı bir gerçek de bu ülkenin Avrupa Birliği'nin bir üyesi olduğudur. Yunanistan'a karşı yapılacak bir harekatta karşımızda sadece Yunanistan'ı değil bütün Avrupa'yı bulacağımız aşikardır. Ayrıca son yıllarda gelişen ilişkiler Yunanistan'la bundan sonra geçmişte yaşanan krizlerin tekrarlanmayacağı işaretlerini vermektedir. Bunun neticesinde Türkiye bu yıl Milli Güvenlik Kurulunda çok mantıklı bir karar alarak Yunanistan'ı tehdit değerlendirmesinde birinci sıradan sekizinci sıraya indirmiştir. Bu değerlendirme ve derecelendirmenin pratiğe hiçbir yansıması olmamıştır. Halbuki mantıken birinci sıradaki tehdide karşı alınan tedbirler ile sekizinci sıradaki tehdide karşı alınan tedbirler farklı olmalıdır. Güçlü bir silahlı kuvvetleri barındıran ve bu ordusunu Türkiye'den daha güçlü bir ekonomiye sahip olmanın avantajıyla modernize eden Yunanistan'a karşı silahlanma için gerekli tedbirleri almamız gayet tabiidir. Fakat her iki ülke de bu silahlanma yarışından hem zararlı çıkmış hem de bıkmıştır. Geçmişte birbirlerine hasım olarak silahlanmaları teşvik edilen bu iki ülke Balkanların ve Ortadoğu'nun en güçlü Silahlı Kuvvetlerine sahip olarak Avrupa'ya yönelik tehditleri ileriden karşılama görevlerini başarıyla yerine getirirken ekonomik olarak Avrupa'nın çok gerisinde kalmıştır. Yunanistan bu açığını Avrupa Birliğine tam üye olarak bir nebze kapatabilmişse de bu gün hâlâ silahlanmanın sancılarını çekmektedir. Fırsatı iyi kullanmalıyız Yunanistan'la ilişkilerde Türkiye'nin önünde tarihi bir fırsat vardır. Yunanistan silahlanma ve Savunma harcamalarının kısılması yönünden Avrupa Birliğinin baskısı altındayken bir de 2004 Olimpiyatlarına hazırlanmaktadır. Yani Türkiye'nin silahlanmanın kontrolü açısından yapacağı bir teklifi ret edemeyecek durumdadır. Türkiye yapacağı böyle bir teklifle hem kendi savunma harcamalarını azaltabilir hem de Balkan paktı benzeri bir kuruluşun öncüsü olarak bölgeye barış getirmede inisiyatifi ele alabilir. Batıdan gelen tehditlerde bu derece önemli değişiklikler olurken Türkiye'ye Batı'dan yani Bulgaristan ve Yunanistan'dan gelecek tehditleri karşılamak maksadıyla kurulan bir orduda ne gibi değişiklikler ve ne gibi kuvvet indirimi yapılmıştır? Normal olarak Bulgaristan'dan gelen herhangi bir tehdit olmadığına göre bu ülkeye karşı kurulan bir Kolorduda çok ciddi boyutlarda indirime gidilmesi gerekirdi. Yunanistan'a karşı da anlaşmazlık noktalarımız Trakya'dan ziyade Ege'de olduğu düşünülerek Trakya'daki kuvvetlerimizde bir indirime gidilebilir. Ayrıca Ege'deki bir problemi çözmek için Yunanistan'a Trakya'dan bir askeri harekat başlatmanın siyasi ve ekonomik yükünü Türkiye'nin kaldırması beklenemez. Bunun için Yunanistan'la zamanında SSCB-ABD arasında yapılana benzer kuvvetleri ve modernizasyonu sınırlayan anlaşmalar yapılabilir. Değişikliğe neden gerek var? Soğuk savaş döneminde SSCB'nin Istanbul'u ele geçirmek için Kocaeli Adapazarı bölgesine yapacağı bir harekata karşı kurulan bir Kolordunun bu gün fonksiyonu bitmiştir. Rusya'nın bu bölgeye hatta Türkiye'ye karşı bir harekat yapması ne askeri ne de siyasi olarak mümkün görülmemektedir. Gerçi bu Kolorduya bağlı kuvvetlerin bazıları iç güvenlik harekatında görev almak üzere Güneydoğuya kaydırılmıştır. Fakat bu Kolordunun muhafazası için geçerli bir sebep değildir. Soğuk savaş sonrasında bu bölgedeki orduda meydana gelen en büyük değişiklik İstanbul'daki bir kolordu karargahının bir NATO karargahına dönüştürülmesidir. Gerçi Türkiye bunun için çok büyük paralar harcamıştır ama ileride silahlı kuvvetlerde yapılabilecek reorganizasyona örnek teşkil etmesi bakımından bu ciddi bir çalışma olarak değerlendirilebilir. Aslında bu bölgedeki ordunun bir çok birliğinin küçültülerek iç güvenlik birliği olarak Güneydoğu'da görevlendirildiği söylenebilir. Fakat Silahlı Kuvvetlerin mevcudu incelendiğinde azalmadan ziyade bir artışın olduğu derhal göze çarpmaktadır. 1990'lı yıllarda Silahlı Kuvvetlerin mevcudu 600 bin iken bugün 700 bin hatta bazı iddialara göre 1milyon olması, bir artışın olduğunun en açık delilidir. > YARIN: Yeni savunma anlayışı ne olmalı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.