CHP'nin 'Kürt sorunu' konusunda kafası karışık ve işi zor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nasıl bir siyasi partinin genel başkanı olduğunun farkında ve 'Kürt' kelimesini ağzına bile alamıyor. Türkiye'nin en temel sorunlarına radikal çözümler üretip herkesi şaşırtacağı ve partiyi iktidara taşıyacağı umutları ile CHP'nin başına 'bir kaset operasyonu ile' getirilen Kılıçdaroğlu kitlenmiş durumda. Çünkü 'Midyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmaktan' korkuyor. Bu korku nedeniyle; ülkenin kronik sorunları konusunda hamle yapacağı görüntüsü vermeye çalışıyor ama hamle için kaldırdığı ayağını ileri değil aynı yere basıyor. Sayın Kılıçdaroğlu CHP'nin başına geldiğinde: Kürt sorunu, başörtüsü sorunu gibi temel sorunlar konusunda 'arkadaşlar çalışıyor. Ekim ayı sonunda bu çalışmalar bitecek. Bu çalışmalar bittiğinde CHP'nin bu sorunlar konusundaki çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaşacağız" demişti. Ocak 2011'e geldik. 'Ekim sonu bitecek' dediği arkadaş çalışmaları bir türlü bitmedi. O çalışmaların bir kısmı hiç bitmeyecek, bir kısmı da bittiğinde sloganlardan öteye gitmeyen ütopik, altı boş çalışmalar olarak kalacak. Nereden mi biliyorum? Sayın Kılıçdaroğlu CHP'nin Kürt sorununa ilişkin politikalarını, çözüm önerilerini belirlemek için Doğu ve Güneydoğu illerine bir ekip gönderdi. Bu ekip il il gezdi, sorunları yerinde dinledi. Halkla ve STK'larla görüştü. Döndü ve rapor hazırlamaya başladı. CHP lideri son kurultayda bu ekibi tasfiye etti. Ortada rapor filan kalmadı. Yani yine 'bir adım ileri, iki adım geri' durumu yaşandı. Kılıçdaroğlu, iki gün önce gazeteci arkadaşımız Muharrem Sarıkaya'ya verdiği mülakatta: Kürt sorunu ile ilgili raporun hazırlıklarının devam ettiğini ancak seçime kadar yetişmeyeceğini söylemiş. 'Kürt raporu' konusunda 5-6 aydır çalışan bir parti, seçime daha 6 ay varken 'yetişmez' diyor. İnandırıcı değil, samimi değil. 'Seçime kadar yetişmez' sözünün gerçek karşılığı şu: 'Biz CHP olarak Kürt sorununun çözümü için seçimden önce somut bir öneri getirmeyeceğiz. Çünkü bu tür öneriler bize batıda ve kıyı şeritlerinde oy kaybettirir. Bölgedeki bu tıkanıklığımızı afişlerle, sloganlarla ve bazı parlak isimleri partiye alarak gidereceğiz." Bu numarayı Doğu ve Güneydoğulu vatandaşlar yutmazlar. Bölgede Sayın Kılıçdaroğlu her il'e ve ilçeye de gitse onların sorunları ile ilgili somut bir öneri sunmadığı sürece bu geziler bir anlam ifade etmez, seçimde oya dönüşmez. Kılıçdaroğlu "genel af talebini dile getirdik" demiş. Ama çark ederek, 'örgüt silahı bırakırsa' diye bir şart ilave ettiniz. Örgüt silahı bırakırsa babam da genel af çıkarır. Sayın Kılıçdaroğlu BDP ile seçim ittifakını ret etmiş ama bir CHP-MHP koalisyonuna da yeşil ışık yakmış. 'İki dil' ve 'özerklik' talepleri konusunda parti yönetiminde tam bir kargaşa var. Genel Başkan Yardımcıları Sezgin Tanrıkulu ve Gürsel Tekin konunun tartışılmasından yanalar. Genel Başkan onlardan farklı düşünüyor. Kılıçdaroğlu 'bunun tartışılması bile onurumuzu kırar' diyor. Anlayacağınız CHP'de kafalar karışık. Net olan tek şey var: Seçime kadar CHP tabanını ürkütecek bir şey söylemeden Kürt ve muhafazakâr seçmenden birkaç puan almanın yolunu bulmak.