-------------Terör örgütüne kandırılma, kaçırılma ve ikna gibi değişik nedenlerle katılmak durumunda kalan, örgüte katıldıktan sonra beklentileri karşılanamayan, örgütün kanlı terör eylemlerini ve gerçek yüzünü görerek örgütten kaçan ve teslim olan çok sayıda terörist bulunmaktadır. Yapılan araştırmalara göre 2004 yılında 197, 2005 yılında 127, 2006 yılında 159 terörist çeşitli nedenlerle güvenlik güçlerine teslim olmuştur. 2004 yılında teslim olan 192 teröristin 83'ü o dönemde çıkarılan "Topluma Kazandırma Yasası" ile teslim olmuştur.--------------------- Türkiye Cumhuriyeti ve TSK, terörle mücadele ederken Orta Doğu ülkeleri ve hatta Batılı ülkelerin büyük çoğunluğunun gösteremediği hassasiyetin çok fazlasını göstermektedir. Şüpheli insanlara terörist muamelesi yapılmadığı gibi, PKK teröristleriyle dahi kanunlar çerçevesinde mücadele edilmektedir. Türk milleti çok uzun yıllardan beri terör belası ile uğraşmakta ve yaklaşık 23 yıldır PKK terör örgütü ile mücadele etmektedir. Terör örgütü, desteğini halktan almadı, geniş kitleler bu örgütü hiç desteklemedi. Terör örgütü dış ülkelerin maşası olarak kullanıldı ve birçok yabancı ülke tarafından desteklendi. Terör örgütü halkı korkutarak, yıldırarak ve zor kullanarak isteklerini elde etmeye çalıştı. Anlattıkları halk tarafından kabul görmedi ve bu örgüt, içinden geldiğini iddia ettiği tabana güven vermedi. Terör örgütü iddia ettiği gibi, 'Halkın özgürlüğü ve huzuru için' çalışmamıştır. Halkın desteğini alabilmek için korkutmak maksadıyla bölge insanını kundaktaki bebeğinden 70'lik yaşlısına kadar kadın - erkek ayrımı yapmadan sivil insanları en vahşi şekilde katletmekten hiç çekinmemiştir. Örgüte destek vermeyen aşiret ve ailelerin kundaktaki bebeklerinden, 80'lik dedelerine kadar binlerce bölge insanı, hiçbir acıma duygusu olmadan öldürülmüşlerdir. Geçen hafta örgüt içinde yaşanan bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Elde edilen bilgiye göre; Hakkari'nin Zap bölgesindeki bir toplantıda terör örgütünün dağ kadrosu sorumlusu Muhammed Demirbaş adlı terörist toplantı sırasında üzerinde el bombasını patlatarak intihar etmiştir. Patlamada, toplantıya katılan üç terörist de ölmüştür. Bu intiharın sebebi olarak, terör örgütü içerisinde yukarıdan gelen (Kandil bölgesindeki örgüt karargahı) emirler, insanlık dışı talimatlar, örgüt içinde yaşanan haksızlık, ayrımcılık, insanlık dışı uygulamalar nedeniyle başka bir çıkış yolu bulamadığından yapılan tartışma sonunda intihar ettiği söylenmektedir. Terör örgütüne kandırılma, kaçırılma ve ikna gibi değişik nedenlerle katılmak durumunda kalan, örgüte katıldıktan sonra beklentileri karşılanamayan, örgütün kanlı terör eylemlerini ve gerçek yüzünü görerek örgütten kaçan ve teslim olan çok sayıda terörist bulunmaktadır. Yapılan araştırmalara göre 2004 yılında 197, 2005 yılında 127, 2006 yılında 159 terörist çeşitli nedenlerle güvenlik güçlerine teslim olmuştur. 2004 yılında teslim olan 192 teröristin 83'ü o dönemde çıkarılan 'Topluma Kazandırma Yasası' ile teslim olmuştur. 2007 yılı Temmuz ayına kadar teslim olan terörist sayısı 57'dir.Teslim olan terörist sayısının bir önceki yılın aynı dönemine oranla artışı ( 2006 yılı Temmuz rakamları 49 dur) terör örgütü mensuplarının bir çıkış yolu aradığının göstergesi olarak değerlendirilebilir. Yine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Kuzey Irak'a operasyon yapılması ile ilgili açıklamaları da örgüt içinde bir huzursuzluk çıkarmış olabilir. Kuzey Irak'a yapılacak muhtemel bir operasyonla sadece terör örgütü mensuplarına ağır darbe vurulmayacağı, aynı zamanda örgüt üyeleri arasındaki çözülmeleri de artıracağı göz önünde bulundurulması gereken bir gerçek olarak göze çarpmaktadır. Terör örgütünün yönetim kademesindekilerin iyi şartlarda ve lüks hayat yaşarken grup sorumlularının para harcayabilmeleri ve kadın teröristlerle ilişkiler, diğer örgüt üyelerinin arazide zor şartlar altında, hayatını sürdürmeye çalışmaları, 'mücadele' maksadıyla örgüte çağrılan insanların, gerçeklerin çok farklı olduğunu anlamaları, bu ayrılığı körükleyen en önemli nedenlerin başında gelmektedir. Terör örgütü, firar önleme anlayışı içerisindedir. Terör örgütünün başındaki Murat Karayılan ve Fehman Hüseyin'in talimatıyla örgütten kaçan teröristleri engellemek için tedbirlerin artırılması istenmiş ayrıca, propagandaya ağırlık verilmesi, kaçış yöntemlerini engellemek için tedbirlerin artırılması talimatı verilmiştir. Örgütten kaçış teşebbüsleri çok ağır bir şekilde cezalandırılmakta, örgüt elemanlarının aileleri ile görüşmeleri engellenmekte, kaçmakta kararlı görülenler ise infaz edilmektedir. Teröristbaşının yakalanmasından sonra örgüt içerisinde başlayan görüş ayrılıkları ve iç çekişmeler devam etmektedir. Bu görüş ayrılıkları sonucu örgüt üst düzey yetkililerinden terörist Osman Öcalan ve Nizamettin Taş, Ağustos 2004'de örgütten ayrılmıştır. Halen örgüt içinde liderlik mücadelesi sürmektedir. Örgütte, Türkiyeli, Suriyeli, İranlı gibi ayrışmalar ve iç çekişmeler gittikçe şiddetlenmekte ve bu nedenle örgüt içi infazlar artmaktadır. Terör örgütü yaptığı bu infazlarla Türkiye'de terör örgütüne alternatif bir güç ortaya çıkartılmasını da önlemeye çalışmaktadır. Hikmet Fidan ve Faysal Dunlayıcı'ya gerçekleştirilen silahlı saldırılar ve infazlar bölücü hareketindeki yeni arayışları sindirme gayretindedir. Demokrasi ve insan hakları kavramlarını kullanarak, örgüte militan temin eden terör örgütü, kuruluşundan itibaren, örgüt içerisinde çıkan her türlü muhalif hareketi, örgütten kaçan teröristler de dahil olmak üzere öldürerek ve şiddet kullanarak, korku ve sindirmeye dayalı cezalandırma yöntemleriyle bastırmıştır. Terör örgütü tarafından bugüne kadar yüzlerce örgüt mensubu ve sempatizanının bu nedenle bizzat örgüt tarafından öldürüldüğü bilinmektedir. Çeşitli yalanlar ve baskı ile terör örgütüne katılanlar kısa süre sonra kanlı terör örgütünün gerçek yüzü ile bu şekilde karşı karşıya kalınca örgütten kaçmanın yolları aranmaya başlanmaktadır. Terör örgütü bir yandan sözde kara mayınları ile mücadele kapsamında göstermelik girişimlere devam ederken, diğer yandan kendileri için riski az mayın ve patlayıcı madde ağırlıklı terörist saldırılarına artarak devam etmektedir(PKK/KONGRA-GEL terör örgütü uzantısı HAW-PAR2002 ANTİ- MAYIN Girişimi ile İsviçre merkezli 'Cenevre Çağrısı (geneva call/Apel de GenAve)' arasında Kandil Dağı bölgesinde kara mayınlarına karşı mücadele kapsamında bir sözleşmenin imzalandığı öğrenilmiştir). Defalarca ateşkes yapıp kendilerinin siyasi parti olduklarını göstermek için Cenevre Çağırısı gibi sivil toplum örgütleriyle sözde anlaşmalar imzalayan terör örgütünün, özünde terör örgütü olduğunu adeta haykırırcasına yerleştirdiği mayınlarla güvenlik güçlerimizin ve bölgedeki sivil halkın şehit olması yapılan araştırmalardan çıkan bir diğer çarpıcı sonuçtur. Bu sivil toplum örgütlerinin de ne denli caydırıcı (!) olduğu ve yapılan anlaşmaların sadece kağıt üzerinde kalması da dikkat çeken bir diğer husustur. 1 Haziran 2004 tarihinden itibaren örgütün gerçekleştirdiği eylemlerin yüzde 54'ünü patlayıcı madde ve mayın kullanımı oluşturmaktadır. Bu oran son zamanlarda meydana gelen olaylarla daha da artmıştır. Terör örgütü yollara patlayıcı madde döşemekte bunun sonucu sivil vatandaşlar da zarar görmektedir. Yapılan terörist saldırılar kadın ve çocuk ayrımı yapmaksızın toplumu etkiler hale gelmiştir. Özellikle Anafartalar Çarşısı ve İzmir pazar yerindeki bombalama eylemleri toplumda teröre karşı, büyük bir nefret oluşmasına sebep olmuştur. Hatta eylemler zaman zaman diğer ülkelerin vatandaşlarını da hedef almıştır. PKK terör örgütü için önemli olan gündemde olmak, bunun için de kan ve gözyaşı akmasını sağlamaktır. Dolayısıyla, özgürlük, insanlık, çocuk, kadın gibi değerler onun sözlüğünde yer almaz. PKK insanlık dışı terör saldırılarıyla insanları korkutmaya ve sindirmeye, böylece kendi amaçlarına hizmet etmeye zorlayan çocuk katili bir örgüttür. Terör örgütü, sözde özgürlük ve kurtuluş mücadelesi yapan ama gerçekte bölgede çıkarları ve emelleri olan devlet ve örgütlere tetikçi terörist sağlayan, uyuşturucu, sigara ve insan kaçakçılığı gibi yasa dışı yollarla beslenen eli kanlı bir terör örgütüdür. Terör örgütü, örgüt içindeki kardeşlerini ve ailelerindeki diğer kişileri örgüte kazandırmak ve örgüt içinde hizmet etmeye zorlayan baskı ve şiddet yanlısı bir örgüttür. Cahil ve ilköğretim çağındaki kişileri, asılsız vaatlerle kandırıp örgüte kazandırmaya çalışan sahtekar bir örgüttür. Sonuç olarak PKK terör örgütüne katılanlar, örgütün gerçek yüzünü kısa sürede görerek, örgütten en kısa zamanda kaçış yolları aramaktadır.