İstanbul'da dün terör çirkin yüzünü tekrar gösterdi. Uluslararası terör, Türkiye'nin istikrarını bozmak konusunda ısrarlı. Caniler, Batı Medeniyeti ile Doğu Medeniyetinin , farklı din ve kültürlerin yıllarca birarada barış ve kardeşlik içerisinde yaşadığı medeniyetlerin beşiği ve hoşgörü merkezi İstanbul'u kan gölüne çevirdiler. Öyle anlaşılıyor ki ,ülkemiz belli süre daha önceleri pek de muhatap olmadığı küresel terörle mücadele etmek zorunda kalacak. Terörün en belirgin amacı; halkı korku ve paniğe sevk ederek, rejime ,devlete ve hükümete olan güveni sarsmak , ülkenin iç barışı ve istikrarını bozmaktır. Biz bu oyuna gelmeyelim. Paniğe kapılmayalım, yılmayıp kararlı olalım. Moralimizi yüksek tutalım. Devletimize, hükümetimize ve güvenlik güçlerimize güvenelim. Onlara moral verelim, yardım edelim. Onların işlerini zorlaştırmayalım. Tespit edebildiğimiz, endişelendiğimiz her durumu ve aldığımız sağlıklı duyumları onlara bildirelim. Bu iğrenç saldırılara karşı kenetlenelim. Terörle mücadelede başarının ilk şartı halk desteğidir. Bu ortak mücadelede hepimize düşen görevler var. Soğukkanlılığımızı korumayıp paniğe kapılırsak terör amacına ulaşmış olur. Teröre dolaylı yardım Terörle ortak mücadelede basına da düşen çok önemli görevler var. İstanbul'da yaşanan her iki olayda da Türk basını farkında olmadan bu saldırıları gerçekleştiren teröristlere mükemmel bir şekilde yardım etti. Gafil muhbirlik yaptı. Olayların gerçekleştiği andan itibaren teröristler ve onları yönlendirenler, eğer bizim televizyon kanallarımızı iyi izleyebildilerse, kaçmak, gizlenmek ve hedef şaşırtmak için kendilerine lazım olan tüm bilgilere ulaşmış ve çok rahat etmişlerdir. Özellikle haber kanallarımız istemeyerek onlara bilgi-istihbarat servisi gibi doneler verdiler. Her iki olaydan hemen sonra televizyonlar sayesinde polisin neler yaptığını, ne gibi tedbirler aldığını, hangi istikamette yoğunlaştığını, gerçekleştirdikleri eylemin fiziki sonuçlarını canlı yayınlarda gördüler. Eğer iyi izlemişlerse olaylardan sonraki harekat tarzlarını, ne gibi stratejiler geliştirmeleri gerektiğini çok kolay belirlemişlerdir... Basının haber alma ve aldığı haberi kamuoyuna aktarma özgürlüğü vardır. İçerisine dahil olmaya çalıştığımız medeni dünyada bu özgürlüklerin nasıl kullanıldığını bilmemiz de gerekir. Ülkenin milli birlik ve bütünlüğü ile ulusal çıkarlarını, siyasi ve ekonomik istikrarını ilgilendiren konularda bu özgürlük hovardaca kullanılamaz. Basın sorumlu ve duyarlı hareket etmek zorundadır. Ülkemizde bu konuda bir başı boşluk ve bir kuralsızlık hakimdir. Sayın Başbakanın da dediği gibi 11 Eylül saldırısında, ABD basını dünyaya iki kulenin görüntüsü dışında hiçbir şeyi aktarmamıştır. Ellerinde tüm görüntüler mevcut olmasına rağmen kan, ceset ve panik görüntülerini aktarmayarak terörün asıl hedefi olan dehşet salma maksadına hizmet etmemişlerdir. Yeni düzenleme gerekli Toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren konularda habercilerin de uyacağı etik kurallar olmalıdır. Geçmişte de basınımız bu hatalara düşmüş, kimsenin ismini bile bilmediği terörist örgütlerin propagandasına alet olmuştur. Hükümetler bu tür meselelerde basından şikayetçi olmak yerine bu kuruluşların temsilcileri ile biraraya gelip bu işi kalıcı ve uygulanabilir sisteme bağlayacak yeni basın kanunu hazırlamalıdırlar. Bu konu, bir muhabirin, bir haber müdürünün inisiyatifine ve insafına bırakılamayacak kadar önemlidir. Yasaklara karşıyız ama aynı ölçüde de sorumsuzluğa da karşıyız. Terörün ilk olayda İsrail ve Türkiye'ye, ikinci olayda İngiltere ve Türkiye'ye 'Allah göstermesin' belki de üçüncü bir olayda ABD ve Türkiye'ye mesaj vermek istediği görülüyor. Ortak payda mesajların Türkiye üzerinden verilmesi. Burada asıl hedef Batı Medeniyetini, NATO' yu ve AB'yi tercih eden Türkiye'dir. Türkiye'nin Ortadoğu ve Irak politikasının batı dünyası ile paralel olması Ortadoğu kökenli terör örgütlerini rahatsız etmiştir. Onlar, Türkiye'nin İran gibi Irak gibi olmasını istiyorlar. Türkiye'nin AB'ye yakınlaşması onları rahatsız ediyor. Türkiye'den Afganistan için asker talebi de birilerini rahatsız etmiş olabilir. İnsanların inançlarını özgürce yaşamasını savunan muhafazakar -demokratik bir hükümetin, Türkiye'yi siyasi ve ekonomik istikrara kavuşturmuş olması, Türkiye'yi Batı Medeniyeti ile entegre etmek için attığı kararlı adımlar, bölücü ve gerici terör örgütlerini telaşlandırmıştır. Kimse korkmasın ve yılgınlığa kapılmasın. T.C Devleti geçmişte olduğu gibi bu gün de bu sapıklıklarla mücadele edecek güçtedir.