Terörle mücadele ve şehitler üzerinden oy avcılığı

A -
A +

Seçim günü yaklaştıkça parti liderlerinin söylemlerindeki üslubun seviyesi düşüyor. Liderler hırçınlaşıyor. Onların söylemlerindeki sertlik parti tabanlarına da yansıyor. Çoğu lider toplumun karşısına çıkıp Türkiye'nin sorunlarına nasıl çözümler üreteceğini anlatmak yerine, bir başka siyasi parti liderini eleştiriyor, belden aşağı vuruyor. İkinci yaptıkları hata da ortak değerlerimizi ve milli mücadelemizi siyasete alet edip oy avcılığı yapmak. Kimi din diyor; oysa din hepimizin. Kimi cumhuriyet- laiklik diyor; oysa bu kavramlar tüm toplumun ortak değerleri. Kimi bayrak- millet- vatan- şehit diyor; oysa bu değerler bizi millet yapan, herkesin sahip çıktığı, kimsenin tekelinde olamayacak ortak değerlerimiz. Kimi Atatürk diyor; oysa Atatürk, bu milletin ortak tapulu değeri. 2007 baharından bu yana terör kısmen tekrar tırmanmaya başladı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan şehit cenazeleri geliyor. Neredeyse tüm siyasi partiler bu durumdan yararlanmak için fırsat kollayıp terörü ve şehitlerimizi oy avcılığı için siyasi malzeme yapıyorlar. Ayıptır kardeşim, yapmayın. Terörle mücadele siyaset ve partiler üstü tutulması gereken milli bir sorundur. Bir hükümet değil, bir devlet sorunudur. Hangi parti iktidara gelirse gelsin, bu sorunla devletin diğer kurumları ile birlikte mücadele vermek zorunda. Terör hiçbir dönemde sıfırlanmadı. Örnek mi istiyorsunuz, geçmişe kısa bir göz atalım. Yıl 1999; şehit sayımız 224, ölen vatandaş 141, yaralı vatandaş 414. Yıl 2000; terör örgütü sözde ateşkes ilan ettiği halde şehit 39, ölen vatandaş 96, yaralı vatandaş 101. Yıl 2001; şehit 42, ölen vatandaş 24, yaralı vatandaş 109. Seçime gittiğimiz 2002 yılı, şehit 20, ölen vatandaş 32, yaralı vatandaş 91. AK Parti iktidarının ilk yılı 2003, şehit 28, ölen vatandaş 71. CHP lideri hükümete terörle mücadele üzerinden yükleniyor. Ama sayın Baykal'ın Başbakan Yardımcısı olduğu 1995 yılında bu ülke, 615 şehit vermiş, bin 342 de yaralı var. Rakamlar böyle, sayın Baykal'ın iddia ettiği gibi terör hiçbir zaman için sıfırlanmamış. Bahçeli'nin Yunan benzetmesi çok yanlış Sayın Bahçeli de, çok ağır bir üslupla "AK Parti'nin memlekete verdiği zararı Yunanlılar vermedi. Başbakan ile Türkiye değil, bölücüler gurur duyuyor" sözlerini sarf ediyor. Bir siyasi parti liderini, ülkenin Başbakanı'nı Yunanlılardan daha tehlikeli görmek, Başbakan'ı bölücülerle- teröristlerle aynı karede göstermeye çalışmak seçime, oy almaya yönelik de olsa Bahçeli gibi devlet adamına yakışmıyor. Parti lideri bu üslubu kullanırsa tabandakiler ne yapar? Ama hem Sayın Bahçeli hem de Baykal iktidara geldiklerinde terör sorununu nasıl çözeceklerini bir türlü anlatmıyorlar. Ayrıca terörle mücadele konusunda hükümetin başarısız olduğunu söylemek insafsızlık olur. Hükümet terörle mücadelede kendi sorumluluğundaki alanlarda başarılı olmuştur. Terörün yandaş bulmaya, yeşermeye çalıştığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya önemli yatırımlar yapmıştır.. Bu hükümetin Başbakanı ve bakanları kadar hiçbir dönemde devletin bakanları halkla, bölge ile iç içe olmamışlardır. AK Parti hariç hiçbir siyasi parti ve liderinin bölgeye gidememesi de bunun ispatıdır. Erzurum'dan öteye geçemeyen liderler hangi politikalarla terörü bitireceklerdir? Açık ve net olarak söylüyorum; bölge halkının desteğini, oyunu alamayan, onların gönlüne girmeyen hiçbir siyasi parti lideri, iktidara geldiğinde terörle mücadelede kalıcı bir başarı sağlayamaz. Ancak güvenlik güçlerinin ihtiyaçlarını karşılar ve terörün dış desteğini kesmek için diplomatik mücadele verebilir. Terör örgütü de hem üye, hem militan hem de lojistik olarak bölge insanından daha kolay destek alır. Bu mücadelede bölge halkını yanına tam olarak çeken kazanır. Yoksa bu iş mitinglerde nutuk çekerek, halkın üzerine ip fırlatarak, veya "asker Irak'ın kuzeyine hemen girsin" diyerek çözülmez. Milleti üç kuruşluk oy için kandırmayın. Bu mesele oy hesabı yapılacak bir mesele değil. Bu arada Başbakan dün İsparta'da halka hitap ederken "Tek başına iktidar olamazsam siyasetten çekilirim" demiş. Türk siyasetinde hiç alışkın olmadığımız etik bir taahhüt bu. Erdoğan da umarım Bahçeli gibi partisinin başından ayrılıp sonra "Partililer beni istiyor" deyip geri dönmez.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.