TESEV raporunu doğru okumak

A -
A +

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı'nın (TESEV) yaptırdığı 'Değişen Türkiye'de Din, Toplum ve Siyaset konulu araştırma, Türkiye'nin sosyolojik yapısını, röntgenini ortaya koyuyor. Tüm korkutmalara, ürkütmelere ve engellemelere rağmen dindarlığın arttığını görüyoruz. 1999 yılında aynı konuda yapılan araştırma ile kıyaslandığında "Oldukça dindar sayılırım" diyenlerin oranı yüzde 25'ten yüzde 48.5'e, çok dindar olduğunu belirtenlerin oranı ise yüzde 6'dan yüzde 12.8'e yükselmiş. "Kendini öncelikle nasıl tanımlarsın?" sorusuna; "Müslüman" diye cevap verenlerin oranı 1999 yılında yüzde 36 iken şimdi bu oran yüzde 45'e çıkmış! Yine Şeriata dayalı din devleti kurulmasını isteyenlerin oranı 1999'da yüzde 21 iken bu oran bugün yüzde 9'a düşmüş. Ben şahsen bu oranı yine de yüksek buldum. Türk demokrasisi geliştikçe, eğitim düzeyi yükseldikçe, yasakçılık ortadan kalktıkça, demokratikleşme alanında reformlar yapıldıkça bu oran daha da azalacaktır. "Dinci"ler, aşırıcılar azalmış; dindarlar artmış. Sonuçlar bize şunu gösteriyor; insanlar inanç ve ibadet özgürlüğünü kullanabildikleri oranda aşırı uçlardan merkeze doğru kayıyorlar. "Son 10-15 yılda köktendinciliğin yükseldiği görüşüne katılıyor musunuz?" sorusuna 'hayır' diyenlerin oranı yüzde 61.3, bu endişeyi taşıyanların oranı ise yüzde 32.6. Türk toplumu büyük ölçüde dindarlık kimliğini öne çıkarıyor. Dinin Türk insanının büyük bir bölümü için önemli olduğu ve günlük hayatın her alanına tesir eden önemli bir faktör olduğu ortaya çıkıyor. Bu dindarlaşma rejimi tehdit etmiyor. Mesela 1999 yılına göre; başını örten kadınların oranı yüzde 73'ten 63'e inmiş. Türban takanların oranı da yüzde 16'dan yüzde 11'e düşmüş. Şeriat isteyenlerin oranında da yüzde yüz azalma söz konusu. Şehirleşmenin artması, eğitim düzeyinin yükselmesi ve refahın artması dindarları liberalleştiriyor. "Laiklik tehdit altında mı?" sorusuna "hayır" diyenlerin oranı yüzde 73.1 evet diyenlerin oranı yüzde 22.1. Bu oranlar "laiklik elden gidiyor" siyaseti yapan politikacı ve bürokrat sınıfının toplumda neden karşılık bulmadığını açıkça gösteriyor. "Türkiye'nin en önemli sorunu nedir?" sorusuna verilen cevaplarda işsizlik, enflasyon ve terör sorunu ilk üç sıraya yerleşiyor. Halkın temel sorunu irtica tehdidi değil siyasi ve ekonomik istikrar ile güvenlik. Halkın sorun sıralaması ile siyasetçilerin ve kurumların sorun sıralaması birbirine uymuyor. Bence asıl sorun da bu. Araştırmada Türklerle Kürtleri bağlayan bağın "Müslüman" kimliği, Alevilerle Sünnileri bağlayan bağın da "Türk" kimliği ve "laiklik" olduğu görülüyor. Bu araştırma iyi irdelendiğinde Türk toplumunun demokrasiye ve normalleşmeye yöneldiği, hoşgörü ikliminin hakim olmaya başladığı görülüyor. Halk, sorunlarına çözümü siyasetten bekliyor. "Laiklik" konusunda kaygı taşıyanlar ve irtica endişesiyle siyaset tasarlayanlar TESEV'in bu araştırmasını doğru okumalıdırlar, bundan çıkarılacak çok ders var. Ayrıca belirtmekte yarar var; bu incelemede, AK Parti hükümetinin toplumu Cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırdığını, "irtica" tehlikesinin arttığını iddia edenlerin yanıldığı ortaya çıkıyor. Bilakis aşırılıkların azaldığı-aşırı uçların merkeze kaydığı ve normalleşmenin arttığı gözüküyor. Konuşurken, tartışırken ve bir yargı ileri sürerken mutlaka ortaya bilimsel veriler konulmalıdır. İktidar ve koltuk hırsı ile toplumu kamplaştırmaya ve germeye, olmayanı varmış gibi göstermeye veya abartmaya gerek yok. Çığırtkanlık yapsanız da, tuzak kursanız da, milletin kafasını bulandırmak için her yola başvursanız da; bir neticeye ulaşamazsınız. Millet artık uyanmış. Doğruyu-eğriyi ayırt edebiliyor, boş laflara kanmıyor. Millete rağmen yapılan-tasarlanan hiçbir proje milletten karşılık bulmuyor. Millet laf-slogan-çığırtkanlık değil icraat-proje-samimiyet istiyor. Gerisi laf-ı güzaf. Herkesin raporu iyi incelemesini, doğru okumasını tavsiye ederim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.