THY'nin başarı hikâyesi

THY yönetiminin son yıllarda yazdığı başarı hikâyesini hepimiz biliyoruz. Başta Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın, "Bu ülkede uçağa binmeyen kalmayacak" parolası ile hava ulaşımını getirdiği seviyeye hepimiz şapka çıkarmalıyız. Diğer yandan 2001'de 10 milyon yolcu taşıyan kurumun yolcu sayısını 10 yılda 36 milyon yolcuya çıkaran THY yönetimine de şapka çıkarmak gerekir. THY üzerinden iktidar partisini vurmaya çalışanlar; 10 yılda kurumu dünyanın en büyük hava yolu şirketlerinden biri haline getiren THY yönetimine haksızlık ediyorlar. Bu başarıya alkış tutmak, takdir etmek gerekirken neredeyse "THY yönetimi ülkeye şeriat getirecek" noktasına gelen müzmin muhalifler var. THY yönetimi 'bu saplantılı bakış açısına bakarak' üzülmesin. Bu millet, hem ülkenin her köşesinde hem de dünyanın her noktasında THY'nın hizmetlerini görüyor ve gurur duyuyor. Gerisi boş laf. THY'nin son 10 yılda nereden nereye geldiğine bakın ondan sonra da elinizi vicdanınıza koyun. Yiğidin hakkını yiğide teslim edin... Başkanlık Sistemi TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu yeni anayasa çalışmalarını sürdürüyor. Mart sonunda bitmesi planlanan yazım sürecinin tamamlanması zor gibi görünüyor. Bu süreçte iktidar partisi yeni anayasanın başkanlık sistemine göre hazırlanmasını teklif etti. Uzun süredir Başbakan Erdoğan da "Türkiye'nin başkanlık veya yarı başkanlık sistemine geçmesinin" ülkemiz için daha yararlı olacağına inandığını söylüyor. Muhalif çevreler, başbakanın Köşk'e geniş yetkilerle çıkmak; hem başbakan hem de cumhurbaşkanı yetkilerini birlikte kullanmak için başkanlık sistemini istediğini iddia ediyorlar. Türkiye'nin başkanlık diye bir sorununun olmadığını sayın başbakanın ikbali için bunu istediğini söylüyorlar. Ben şahsen sayın başbakanın ikbal düşünerek bir planlama yaptığına bugüne kadar şahit olmadım. Başbakan Erdoğan gibi milletin gönlünde taht kurmuş bir liderin ikbal sorunu olamaz. Sayın Erdoğan'ın 3 dönem kuralını değiştirip 2015'teki genel seçimlerde tekrar Başbakan seçilmesi çok mu zor? Bugün bu ülkede en yüksek toplumsal desteğe sahip olan Erdoğan; isterse Köşk'e seçilir, isterse tekrar Başbakan olur. Bu anlamda önünde bir engel yok. Bu nedenle ben sayın başbakanın başkanlık sistemine bir ikbal meselesi olarak bakmadığına inanıyorum. Ayrıca onun ruh ve inanç dünyasında ikbal gibi bir meselesinin hiç olmadığını düşünüyorum. Başbakan, 10 yıldır ciddi bir devlet yönetimi deneyimi kazandı. Dünyayı gezdi. Tecrübeleri ile vardığı sonuç başkanlık sisteminin ülkemiz için daha yararlı olduğu yönünde. Ayrıca, buna "olmazsa olmazımız" demiyor. Konuşulsun istiyor. Mart sonuna kadar TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarından sonuç çıkmaz ise AK Parti kendi anayasa önerisini kamuoyunun tartışmasına açacak ve Meclis'e sunacak. Bu anayasa teklifi başkanlık sistemine göre hazırlanmış bir anayasa teklifi olacak. 330 oyla Meclis'ten geçirme imkânı bulunursa onay için millete referandumda sunulacak. Millet onaylarsa başkanlık sistemi bal gibi olur. Millet istemez ise hiçbir şey olmaz.