Geçtiğimiz günlerde meydana gelen tren kazası hepimizi çok üzdü, milletçe sarsıldık, kahrolduk. Öncelikle kazada hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Kazanın meydana geldiği saatten bu yana kamuoyunu-basını yakından takip ediyorum. Kazanın meydana geliş sebepleri ortaya çıkarılmadan yapılan değerlendirmelerin-öne sürülen hükümlerin hiçbir değerinin olmadığını düşünüyorum. Meğer AK Parti Hükümeti'nin hata yapmasını, başına bir belanın gelmesini ne kadar da çok isteyen varmış. Neredeyse zil takıp oynayacaklar. Bırakın önce milletçe başımıza gelen bu felakete insan gibi üzülelim, sonra teknik heyetlerin, bilim adamlarının kazanın nedenlerini ortaya çıkarmasını bekleyelim. Daha cenazeler orta yerde iken, daha kazanın neden meydana geldiği henüz aydınlanmamışken senaryo üzerine senaryo üretmek ne kadar doğru? Kazanın olduğu günden bu yana "Hükümet istifa etmeli, Bakan ve Genel Müdür istifa etmeli, bu olayın suçlusu bakan ve TCDD Genel Müdürüdür" tarzında manşetler atılıyor, yazılar yazılıyor. Bu kazada Ulaştırma Bakanın ve TCDD Genel Müdürünün bir kusuru-bir eksikliği varsa tabii ki istifa etsinler, yargının karşısına çıkıp hesap versinler. Ama bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü elimizde ne savcının vardığı sonuçlar var, ne de bilimsel bir heyetin kaza sonu raporu. Elde henüz bir kanıt yokken bu insanları peşin suçlu ilan etmek insaflı bir tavır mı? Yoksa rüzgara göre yelken açmak mı? Bu Hükümeti iktidara biz mi getirdik ki istifasını istiyoruz. Hükümeti yerden yere vurma özgürlüğümüz var ama istifasını ancak o hükümeti iktidara getirenler sağlayabilir. Hem Ulaştırma Bakanını hem de TCDD Genel Müdürünü iyi tanıyorum. Her ikisi de çalışkan, dürüst ve onurlu insanlardır. Koltuk sevdaları da yoktur. İnanıyorum ki olay günü istifa taleplerini Sayın Başbakan'a iletmişlerdir. Başbakan da henüz kazanın sebepleri netleşmediği için bu talebi geri çevirmiştir. Başbakanın tutumu da yanlış değildir. İncelemeler sonunda Bakanın ve Genel Müdürün hiçbir kusurunun olmadığı anlaşılırsa ne olacak ? Onların peşinen suçlu olabileceklerini kabul edip görevden almak o insanları yıpratmaz mı? Yargısız infaz yapmayalım Başbakan popülizm yapıp daha kazanın nedenleri ortaya çıkmadan Bakanı görevden alsaydı belki puan kazanabilirdi. Peki işin vicdani tarafı ne olacak? Ya bilimsel kanıtlar Bakanın hiçbir günahının olmadığını ortaya çıkarırsa ne olacaktı? Bunlar ucuz yöntemler. Kazanın nedenleri 3-4 koldan inceleniyor. Bir taraftan Cumhuriyet Savcısı, bir taraftan TCDD'nin kendi teknik heyeti, bir taraftan yabancı ülkelerden çağrılan uzmanlar ve diğer taraftan Başbakanın bizzat kurdurduğu ve içerisinde Ulaştırma Bakanlığı-TCDD'den hiçbir yetkilinin bulunmadığı, bilakis bünyesinde bu projeye karşı çıkan bilim adamlarının da bulunduğu tarafsız bir bilimsel heyet, kazanın nedenlerini ortaya çıkarmak için çalışmalara başlayacak. Biraz sabredelim. Bu heyetler raporlarını açıklasınlar, bu raporların sonucuna göre kim suçluysa cezasını çeksin. Ama daha ortada hiçbir şey yokken yargısız infaz yapmayalım. Kaza alt yapı yetersizliğinden mi, frenlerin bozukluğundan mı, rayların eskiliğinden mi, yoksa makinistin hatasından mı kaynaklandı? Bunları tam bilmiyoruz. Bu şüphelerimizle, kuşkularımızla ne hükümeti ne de bakanı suçlu ilan etmemiz doğru değildir. Tepkiler aşırı ve önyargılı Basında kaza ile ilgili kuşkuların dile getirilmesi doğal, ancak Hükümeti yıpratmak için kazayı fırsat olarak değerlendirmek doğru değil, bize bir yararı olmaz. Kaza ile ilgili tepkileri aşırı ve önyargılı buluyorum. Kellesi istenen Bakan ve Genel Müdür TCDD'nin makus talihini değiştirmek ve 60 yıldır çivi çakılmayan bu kurumu ayağa kaldırmak için göreve geldikleri günden bu yana mesai mefhumu tanımadan çalışıyorlar. Hızlandırılmış trenle ilgili en ufak bir kuşkuları olsa hem bakan hem genel müdür defalarca bu trenle yolculuk yaparlar mıydı? Bu projeye inanmasalar, bir kuşku ve şüpheleri olsa o trene binerler miydi? Bu proje ile ilgili teknik olarak her şeyi yaptıklarına ve tüm tedbirleri aldıklarına inanıyorlardı da onun için gönül rahatlığı ile bindiler o trene. Sabredelim, otoriteler konuyu araştıracak, yargı kararı verecek. Kimse kendisini bilimsel otoritelerin ve yargının yerine koymasın. Herkesin işi ayrı. Olayı didiklemek, toplumu doğru bilgilendirmek ayrı şey, olaya yön vermeye çalışmak, saptırmak başka bir şey.