Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ'un Milliyet ve Hürriyet gazetelerine verdiği mülakatları 3 gündür okuyoruz. Enis Berberoğlu ve Fikret Bila'yı kutluyorum. Gazetecilik mesleği açısından güzel iş çıkardılar. Yanına Genelkurmay 2. Başkanı, 2. Başkan Yardımcısı ve Adli Müşaviri alarak Milliyet'e, Kara Kuvvetleri Komutanı ile birlikte de Hürriyet'e demeç vermesi Sayın Başbuğ'un kamuoyunu bilgilendirme yöntemini değiştirdiğini gösteriyor. Eskiden böyle bir ihtiyaç duyduğunda, akredite olan basının tamamını davet eder ve açıklamalarını yapardı. Şimdi kamuoyunu Doğan Grubu gazeteleri aracılığıyla bilgilendirmeyi tercih etmiş. Bu tercihe saygı duyuyorum ama bu uygulamanın yanlış olduğunu iddia ediyorum. Böyle bir tercihin hem gazetelerin sahibi gruba hem de TSK'ya zarar vereceğini düşünüyorum. Bu tür bir uygulama toplumda hoş karşılanmayacaktır ve farklı algılamalara yol açacaktır. Eğer bu tercihte tiraj bir ölçü ise Genelkurmay'a akredite olan Sabah Gazetesi'nin tirajı Milliyet'ten yüksektir, haydi Zaman Gazetesi akredite değil. Ayrıca akreditasyon uygulamasına da karşı olduğumu not etmeliyim. Bir taraftan askerlerin de siyasetçilerin düştüğü bir hataya düştüklerini belirtmeliyim. Bizim mesleğimizde muhabir, gazetenin temel taşıdır.Yıllarca o kurumun tüm faaliyetlerini izleyip kamuoyuna aktaran, iki satırlık bir haber için kurumun kapısında saatlerce bekleyen ve kurumun bütün faaliyetlerini her koşulda izleyen savunma muhabirlerini bir kenara itip işin kaymağını temsilcilere, genel yayın yönetmenlerine sunmak adil bir tutum olabilir mi? Kamuoyuna özel açıklama yapmak isteyenlerin artık bu adaletsiz uygulamadan vazgeçmelerini öneriyorum. Özel röportaj için bir medya grubunun iki gazetesinin birden tercih edilmesi de adil bir uygulama değildir. Bu seçim, diğer gazetelerin okuyucuları ve çalışanları açısından haksız bir uygulamadır. Bu uygulamayı ister cumhurbaşkanı, ister başbakan isterse genelkurmay başkanı yapsın yanlıştır, adil değildir. Eğer bu röportajlarda amaç TSK'ya yöneltilen suçlama ve eleştirilere cevap vermek ve bu amaçla bir kamuoyu oluşturmak ise gazete seçimi de yanlış olmuştur. Ben olsam o röportajlar için muhalif gazetelere de imkân verirdim. Diğer taraftan 3 gün boyunca genelkurmay başkanının gazetelerde manşet olmasını ve sayfalarca açıklama yapmasını da doğru bulmuyorum. Hangi demokratik ülkede böyle bir örnek gösterebilirsiniz. Askerin konuşacağı platformlar yasal platformlardır. Hem ıslak imza hem Balyoz darbe planı iddiaları hem de Erzincan iddiaları yargıya intikal etmiş konular. Yargıya intikal etmiş konularda açıklama yapılmasının " Hukuk devleti ilkesi"ne aykırı olduğunu düşünüyorum. Komutanların yargıya intikal etmiş konularla ilgili yaptığı değerlendirmelerin TSK'yı yıpratmak isteyenlere önemli kozlar verdiğini değerlendiriyorum. Demokratik hukuk devletine inanan herkes yargıya güvenmelidir. Yargı yanlış yaparsa kendi iç mekanizması ile bu yanlışı düzeltme imkânına sahiptir. Bağımsız mahkemeler kararını açıklayıncaya kadar sabretmek ve beklemek gerekiyor.