Tunus'tan ders çıkarmak

A -
A +

Tunus'ta olup bitenlerin 'domino' etkisiyle bütün Arap âlemine demokrasi müjdelediği söylenmeye başlandı. Bu çok erken ve iyi niyetli bir değerlendirme. Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin büyük bir bölümü, Osmanlı'nın yıkılışı ile İngilizlerin ve Fransızların kontrolüne geçti. Sonraki yıllarda ABD de sömürge benzeri oluşumlarla özellikle Orta Doğu'da etkin hale geldi. Bu coğrafyayı asker gücü ile sömürge olarak elde tutmanın riskini ve zorluğunu fark eden batılı güçler bu ülkelerde kendilerine sadık aileleri yönetime getirdiler. Sömürgecilik döneminde bu aileleri eğittiler, ekonomik olarak güçlendirdiler ve ülkeyi görünüşte terk ederken yönetime bu aileleri yerleştirdiler. Batı bu yönetimlerin bekası için her türlü desteği verdi. Bu yönetimlerde bütün sadakatleriyle batıya hizmete devam ettiler. Bu coğrafyaya demokrasi gelmediyse, yıllardır otoriter yönetimler iş başında kaldıysa, bu sonucun en büyük günahkârı batıdır. Batılı güçler, yerli otoriter liderlerle kurdukları siyasi ittifaklara dayanarak bu ülkeleri sömürmeye devam ettiler. Tunus'ta meydana gelen gelişmeler, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde post-kolonyal dönemde kurulan bölgesel düzenin çökmeye başladığının işaret fişeğidir. Bu değişimin önüne tankla-topla geçilemez. Irak ve Afganistan örnekleri ortada. Bu süreç uzun bir zaman alabilir. Tunus'taki gelişmeleri bölgedeki liderler kaygı ile izliyor. İşin tuhaf tarafı, diktatörlerin devrilmesinden en çok da İsrail ve batılı devletler kaygı duyuyor. Çünkü gayet iyi biliyorlar ki, bu bölgede siyasi sistemler liberalleşirse, özgürlükler artarsa otoriter liderler iktidardan düşer. Bunlar iktidardan düşerse sömürgeciliğin ihtiyaçlarına göre şekillendirilmiş olan siyasi kurumlar yerle bir olur. Eğer demokrasi gelir, halk iradesi belirleyici güç olursa batı karşıtı idareler işbaşına geçer. Batılılar kasıtlı olarak bu iradeye 'radikal İslam' diyorlar. Oysa İslam demokrasinin önünde bir engel değil. Bu konuda en iyi örnek Türkiye. Sonuç olarak batı desteğini çektiğinde kağıttan birer kaplan olduklarını bilen mevcut yönetimleri telaş sarmış durumda. Arap liderlerin Tunus'taki gelişmelerden çıkaracağı ilk ders, halklarına asgari düzeyde bir refah sunma kaygısı olacaktır. Tunus'ta bıçağın kemiğe dayanması nedeniyle bir galeyan patladı. Yaşanan bir devrim, bir halk hareketi değil. Galeyana gelen halk bir diktatörü devirdi. Ancak yeni bir diktatör gelebilir. Eğer bu galeyan programı, hedefi olan planlı bir halk hareketine dönüşürse bir devrim yaşanabilir. Ama zor görünüyor. Bu galeyana ordu göz yumdu. Bir devrime göz yumar mı bilmiyorum. İletişim çağının sağladığı imkânlar nedeniyle insanlar dünyada olup biten gelişmeleri yakından izliyor ve bu gelişmelerden etkileniyorlar. Kuzey Afrika ve Orta Doğu'daki yönetim biçimleri ilelebet devam etmez. Yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik ve açlık en güçlü yönetimleri bile devirir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.