Bugün Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve beraberindeki 140 iş adamımızla birlikte Azerbaycan'a gidiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı ilk yurt dışı gezisini KKTC'ne yaparak Türkiye Cumhuriyeti Devleti için KKTC'nin önemini dünyaya bir kez daha gösterdi. İkinci yurt dışı gezisinde AB projesinin doğum yeri olan, kendisinin de uzun yıllar çalıştığı Avrupa Parlamentosuna, Strazburg'a yaptı. Bu gezisi de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin AB projesine, AB değerlerine verdiği öneme ilişkin mesajları kapsıyordu. KKTC ziyaretini saymazsak aslında Sayın Cumhurbaşkanı ilk yurt dışı gezisini dost ve kardeş ülke Azerbaycan'a gerçekleştiriyor. Bu gezi ile Cumhurbaşkanı, Ulu Önder Atatürk'ün "...Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların (Dış Türklerin) bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli..." direktifinin gereğini yapıyor. 17 Kasım 2007'de de Başbakan Erdoğan, "11. Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı"na katılmak üzere Bakü'ye gidecek. Sayın Cumhurbaşkanının ilk yurt dışı gezisini Azerbaycan'a yapmasının Azeri kardeşlerimiz açısından ne anlam ifade ettiğini Azerbaycan Büyükelçisi Haşimov'a sordum; "Çok gurur verici, çok sevindirici bir durum. Olması gereken de budur. Çünkü Azerbaycan'da da seçilen Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Parlamento Başkanları ilk yurt dışı gezisini Türkiye'ye yapar. Bu, 'bir millet iki devlet' olan ülkelerimiz arasındaki yazılı olmayan bir prensip, bir gelenektir" diyor. Cumhurbaşkanının gezisinde gazeteciler ve iş adamlarının yanı sıra Devlet Bakanı Nimet Çubukçu da yer alıyor. Cumhurbaşkanı Gül, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le baş başa bir görüşme yapacak. Azerbaycan Başbakanını kabul edecek. Azerbaycan Meclisinde konuşacak. Bakü Devlet Üniversitesinde kendilerine fahri doktora unvanı verilecek. Yine, Kafkas Üniversitesinde açılış ve temel atma törenine katılacak. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye-Azerbaycan iş forumuna da katılacak. Bu toplantıda Türk ve Azeri iş dünyası arasında önemli anlaşmalar imzalanacak. İlk kez Türkiye Cumhurbaşkanı, Bakü'den sonra Azerbaycan'ın önemli şehirlerinden biri olan Gence'ye gidecek. Son yıllarda stratejik ortak olarak gördüğümüz ABD ile ilişkilerimizdeki güven bunalımı, AB'nin ağır toplarının Türkiye'nin üyeliğine ilişkin isteksiz tavırları, Türk dünyası ile ülkemizin ilişkilerinin geliştirilmesinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Dünya petrol ve doğal gaz rezervlerinin büyük bir bölümünün yer aldığı coğrafyada bulunan Türk dünyası ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmek için ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa ve İtalya adeta birbirleri ile yarışıyorlar. Hatta bazı ülkeler bizi kullanarak bu coğrafyaya adım atıyorlar. Biz de tüm artılarımıza rağmen bu coğrafyada hâlâ belirleyici güç değiliz. Örnek mi istiyorsunuz; Azerbaycan dış ticaretinde Rusya, İtalya, İngiltere bizden önde. Türkiye'nin Azerbaycan'a ihracatı 6.4 milyon dolar gibi komik bir rakam. İthalat da 4.1 milyon dolar. 10 milyon dolarlık ticaret hacmi, bu ilişkiye yakışmıyor. Rusya, İran ve Ermenistan gibi ülkelerin Azerbaycan üzerindeki etkileri ülkemizle ilişkilerin gelişmesini engelliyor. İki ülkenin potansiyel imkanları ile kıyaslandığında ticari ilişkilerin zayıf kaldığı ortada. Türkiye, Hazar petrollerinden faydalanabilmek için Azerbaycan'la çeşitli projeler geliştirmektedir. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Azeri, Çırag ve Güneşli petrol yataklarında yüzde 10'lara varan paylar almıştır. Petrol konusunda Azerbaycan Türkiye için önemlidir. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı ile Hazar petrolü dünya pazarlarına ulaşmıştır. 1770 kilometrelik hattın 1074 kilometresi Türk topraklarındadır. Azerbaycan doğal gazının Türkiye'ye ihraç edilmesi anlaşması önemlidir. Bu anlaşmaya göre 2004-2018 yılları içerisinde Şah Deniz yatağından Türkiye'ye Azerbaycan gazı satılacaktır. Bu gelişme Türkiye'yi enerji konusunda Rusya ve İran'a bağımlı olmaktan kurtaracaktır. Kazak petrolünün BTC hattı ile dünya pazarlarına taşınması için Azerbaycan-Kazakistan arasında imzalanan anlaşma önemli bir gelişmedir. Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru hattı projesi önem kazanmıştır. Türkiye'nin coğrafi konumunun sağladığı avantajlarla Türk dünyasının sahip olduğu enerji kaynaklarını, Türkiye üzerinden dünya pazarlarına ulaştırmak son derece stratejik bir hedeftir. Bu hedefe ulaşıldığında, hem Türk dünyası kaynaklarını iyi fiyatlarla dünyaya satabilme imkanı bulacak, hem de Türkiye enerji ihtiyacının karşılanmasında bazı ülkelere bağımlı kalmaktan kurtulacak ve stratejik önemi de artacaktır. Yarın ikinci vatanım gibi gördüğüm Azerbaycan'dan izlenimlerimi aktarmaya devam edeceğim.