Türkiye çözümden kaçmaz

A -
A +

Kıbrıs konusu her ne kadar 8 Kasım'da açıklanacak "İlerleme Raporu"na paralel olarak son yıllarda AB çerçevesinde gündeme gelen bir problem olsa da, asıl adres Birleşmiş Milletler... Nitekim son 5 BM Genel Sekreteri Kıbrıs konusunda kapsamlı çalışmalar yapıp, tarafların defalarca bir araya gelmesine öncü oldu. Yeni seçilen ve 1 Ocak 2007'de göreve başlayacak olan Güney Koreli BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un masasında en önemli meselelerden biri de Kıbrıs dosyası olacak. Kıbrıs'ın Avrupa platformuna taşınmasında ise sorun çözülmeden Rum Kesimi'nin Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla AB'ye tam üye kabul edilmesinin büyük bir payı var. AB'nin Uluslararası anlaşmalarla adada garantörlüğü kabul edilen Türkiye'ye danışmadan böyle bir tasarrufta bulunması, zaten çetrefilli olan meseleyi daha da derinleştirdi. Sonuçta Türkiye'nin AB'ye tam üyelik sürecinde çözülmesi şart olan bir problem olarak kucağımızda çözülmeyi bekliyor. Şu anda AB'nin dönem başkanı olan Finlandiya'nın taraflara sunduğu öneri paketinin işte böylesi bir arka planı var. Fin paketinde neler var? Peki, pakette neler var? Finlandiya Paketi, henüz yazılı olarak masaya getirilmedi. Ancak planın kamuoyuna yansımış ayrıntılarına vakıfız. Magosa Limanı 2 yıllığına AB denetimine açılacak. Maraş 2 yıllığına BM gözetiminde olacak ve Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nün uygulanması karşılığında Türkiye, Ankara Antlaşması'nın Ek Protokolü'nü TBMM'de onaylayarak eksiksiz uygulayacak. Finlandiya'nın hazırladığı öneri paketinde yer alan unsurları böylece özetledikten sonra gelelim Türkiye'nin tepkisine. Öncelikle Maraş bölgesiyle öneriyi tek başına değil ancak ve ancak kapsamlı bir çözümün parçası olması halinde ele almamız mümkün olabilir. Öneri paketinde KKTC'yi dünyaya bağlayan Ercan Havaalanı'nın da bulunması gerektiğini savunan Türkiye'nin bir itirazı da Magosa Limanı'nın AB denetimine açılmasının Kıbrıs üstündeki garantörlük hakkında sınırlamaya sebep olabileceği ihtimali. Çünkü Türk Barış Gücü'nün ikmal ve lojistik ihtiyaçlarını karşılayan bu limandan mahrum kalmak Türkiye'nin adadaki askerî varlığını ve imkânlarını kısıtlama tehlikesi taşıyor. Ayrıca KKTC'yi denizden dünyaya bağlayan bu limanın böylesi bir denetim kapsamında tutulmasının KKTC'ye gelen her türlü mal, gemi ve insan giriş-çıkışını denetleyerek KKTC ve Türkiye aleyhine istihbarat altyapısı kurmak için kullanılma tehlikesi de her zaman için mevcut. "Finlandiya'nın Kıbrıs önerisi hiç farklı değil. Bana makul gelmedi" diyen Başbakan Erdoğan, 1 ay önceden programına dâhil ettiği Helsinki Zirvesi'nde yer almayarak, 24 Nisan'da referanduma ve çözüme "evet" demesine rağmen dünyadan izole edilerek cezalı durumda kalan KKTC'nin ve adada garantör sıfatıyla taraf olan Türkiye'nin tepkisini göstermiş olacak. Kıbrıs konusunda kimin iyi niyetli bir çalışmayla çözüm için uğraştığına, kimin meseleyi çıkmazlara sürükleyecek politikalardan medet umduğuna bütün dünya şahit oldu. Türkiye hakkaniyetli bir çözümden hiçbir zaman kaçmaz ve masayı terk eden taraf da olmaz. Türkiye, Kıbrıs meselesinde rüştünü ispatladı. Buna karşılık Rum Kesimi hâlâ Talat'ı muhatap kabul etmeyeceğini, onu Helsinki'de KKTC Cumhurbaşkanı olarak değil Türkiye Cumhuriyeti heyetinin bir üyesi olarak tanıyabileceğini açıkladı. Türkiye ise muhatabın KKTC olacağını bir kez daha vurgulayarak, bu tavra gereken cevabı verdi. Türkiye'nin bölgede liderliğe oynayan bir ülke olduğundan ve dünyanın da bunu kabulleneceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Kıbrıs meselesi bizim diplomaside olgunluğumuzun ispatlandığı imtihan olarak tarihteki yerini alacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.