Türkiye içe kapatılıyor!

A -
A +

Çevremizde uluslararası boyutlarda birçok gelişme yaşanırken, Türkiye sistemli bir şekilde içe kapanmış bir ülke haline getirildi. Bir ay öncesine kadar, bir taraftan Kafkas'larda, bir taraftan Orta Doğu'da, diğer taraftan Avrupa'da önemli bir siyasi aktör olan ve özellikle Orta Doğu'da belirleyici ve yönlendirici rol oynayan Türkiye, Cumhurbaşkanlığı seçimi krizi ve suni rejim krizi oluşturularak, oyun dışında bırakıldı. Mısır ile Irak'ın geleceği ile ilgili karar verilirken, bu kararda en etkin rol alması gereken Türkiye, kendi iç sorunlarıyla boğuşur hale sokuldu. "Kerkük ile ilgili referandum ertelensin, Kuzey Irak'taki PKK varlığını sona erdirecek somut adımlar atılmaz ise her yola başvuracağım, süreniz daraldı" diyen Türkiye'nin başına, bu iddialarından vazgeçip kendi derdiyle uğraşacağı krizler çıkarıldı. Herkesin biraz da meseleye bu açıdan bakmasını öneriyorum. Türkiye'ye gözdağı veren aşiret reisi Barzani ile PKK yönetim kadrosu, göbeğini kaşıya kaşıya keyifle bizi izliyordur, herhalde. Terör örgütü eylemlerini artırdı ABD ve Irak Hükümeti harekete geçmez ise Türkiye'nin, Irak'ın kuzeyine girip şer yuvalarını dağıtacağı konusunda telaşa kapılanlar rahatlamış durumda. Siyasi partilerimiz, devlet kurumlarımız içerde birbirini yerken, güç ve koltuk kavgası devam ederken, bölücü terör örgütü eylemlerini artırdı. Geçtiğimiz perşembe günü Lice'de çıkan bir çatışmada Komando Bölük Komutanı Üsteğmen Muhammed Ali Demir şehit edildi. İki astsubay ve bir er yaralandı. Yine aynı gün, Hakkari'nin Çukurca ilçesinde PKK'nın döşediği mayına basan bir erimiz şehit oldu. Geçtiğimiz hafta birçok şehit verdik. Bir taraftan bölücü terör örgütü, ülkemizin Doğu'sunda ve Güney Doğu'sunda ulusal bütünlüğümüze kurşun sıkıyor, askerlerimiz şehit ediliyor, diğer taraftan Ankara'da sanki her şey gayet iyi gidiyormuş gibi siyasi parti liderleri bazı kurumların da katkılarıyla kriz üzerine kriz üretiyorlar. Bu ülkenin rejim sorunu filan yok. Bu ülkenin terör ve bölücülük sorunu var. Bu sorundan daha öncelikli bir sorunumuz yok. 'Cumhuriyet elden gidiyor, laiklik elden gidiyor' diyerek ve insanların milli hislerini istismar ederek onları sokaklara dökenler, bu şehit cenazelerini, yıkılan ocakları, haykıran feryat eden anaları görmüyorlar mı? Türkiye'de bir rejim krizi çıkararak, ülkeyi laik ve anti laik diye kutuplaştırarak kime ve neye hizmet ettiklerinin farkında değiller mi? Oyuna gelmeyelim AK Parti'nin iktidardan uzaklaştırılması, CHP'nin zorla iktidara taşınması, Çankaya'nın elde tutulması, bölünmemizden, parçalanmamızdan, şehitlerimizden daha mı önemli? Türkiye'nin içine kapanıp kendi iç sorunlarıyla boğuşmasına, hangi vatanseverin gönlü razı olabiliyor? Siyasi ve ekonomik istikrarını kaybeden ve kendi iç sorunlarına kapanmış bir Türkiye'nin, her türlü iç ve dış tehdide çok daha açık durumda olduğu bilinmiyor mu? Oyuna gelmiyor muyuz? Toplumu suni korkularla sokağa dökenler, gerçek korku ve tehlikelerin farkına varıp Ankara-İstanbul-İzmir yerine bu yürüyüşleri Erzurum'da, Van'da, Diyarbakır'da, Kars'ta yapsınlar da, göreyim onların vatanseverliklerini! İçerde çıkarılan her sorun ülke olarak gücümüzü zayıflatıyor ve tehditlere açık hale getiriyor. Biz gücümüzü bölücülük ve terörle mücadele ile ekonomik savaşa harcamalıyız. Ümit ediyorum ki; İstanbul'da gerçekleşen Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın dünkü görüşmesinde, rejim tehlikesi değil de, bölücülük ve terör tehlikesi ele alınmış, çareler aranmıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.