Türkiye müzakere takvimi almayı hak ediyor

A -
A +

Biz bu satırları okurken Türkiye yarım asra yaklaşan AB hedefinin önemli merhalelerinden birini kat etmek üzere olacak. Başbakan Erdoğan, Brüksel'de Avrupa Birliği liderleriyle görüşecek ve ilerleme raporunun açıklanacağı 6 Ekim'den önce kritik temaslar gerçekleştirecek. Türkiye'nin AB'ye üye olma konusundaki talebinde samimi olduğu artık şüphe götürmez. Bu hükümet idam cezasından azınlıkların haklarına dek daha önce hayal bile edilemeyen nice değişikliğe imza attı. Açık ki Erdoğan hükümeti TCK ve yargı reformu konusunda da aynı çabayı önümüzdeki dönemde gösterecek ve gereken her şeyi yapacak. Verheugen çark edince Bunca icraata imza atmış bir siyasetçi olan Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'nin kendisinin de benimsediği AB'ye tam üyelik perspektifinin gerçekleşmesine engel olacak büyüklükte bir yanlışa imza atması beklenemez. Hele hele iktidarda olduğu zaman içinde konuyla ilgili ciddiyetini defalarca ispatlamış bir devlet adamı olan Erdoğan'ın Brüksel'de çıkacak sorunları çözememesi hiç beklenemez. Ancak şurası unutulmamalıdır ki hükümete kendi özel isteklerini yaptırmak isteyen kimi iç ve dış çevrelerin taleplerini Avrupa Birliği üstünden yapmaları da akıl kârı değil. Ayrıca şunu da hiç unutmamamız gerekiyor. Türkiye 17 Aralık'ta AB'ye tam üye olmayacak. Üye olma sürecinin önemli bir merhalesi olan müzakere takvimi belli olacak o gün. Dolayısıyla belki de 10 yıl sürecek bir müzakere takviminin işletilmesi için Türkiye'den bütün şartları 17 Aralık'tan önce gerçekleştirmesini beklemek hiçbir şekilde hakkaniyete sığmaz. Yakın dönemdeki gelişmeler herkesin gözü önünde oldu. Avrupa Birliği Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen, Ankara'da önce TCK'da zina ile ilgili değişikliğin AB'ye üyelik sürecini etkilemeyeceğini açıkladı. Daha sonra da ülkesine dönünce gördüğü baskı üzerine zina maddesi olmadan TCK'da değişikliğin yapılmasının şart olduğunu söyledi. Verheugen'in çark etmesi de Başbakan Tayyip Erdoğan'ı çelişkiye düşmüş gibi gösterdi. Ne şartlı tarih ne de özel statü Başbakanın Brüksel'de yapacağı görüşmelerde Türkiye'ye Avrupa Birliği kapısını açacak önemli adımlar atılabilir. Türkiye bugüne kadar çok ciddi bir süreç geçirdi. Kendisinden istenen hemen her değişikliği samimiyetle yerine getirdi. Ancak kimi üyelerinin tam uyum sağlayamadığı bu kadar aşikarken henüz tam üyelik müzakereleri başlamayan Türkiye'den talepte bulunulurken dozajın aşıldığı kimi noktaların bulunduğu da bir gerçek. Türkiye yarım asra yaklaşan bu hedefini gerçekleştirmek için samimiyetle çaba sarf ederken kimi çevrelerin telaffuz ettiği "şartlı tarih" verilmesi ya da tam üye olmak yerine "özel statüye" rıza göstermesi gerektiği gibi iddiaları kesinlikle hak etmiyor. 17 Aralık, sadece Türkiye için değil Avrupa Birliği'nin geleceği için de bir milat olacak. Bunu hiç kimse aklından çıkarmasın!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.