Başbakan dünkü basın toplantısında son birkaç haftadır bazı basın organlarında yer alan, "Erdoğan, Gül'ün aday olmasını istemiyor. Ama bunu ona söyleyemiyor" tarzındaki tüm değerlendirmelere son noktayı koydu. Konuşmasında sayın Gül'e inandıklarını ve güvendiklerini, cumhurbaşkanlığı için Gül'ün ideal bir aday olduğunu söyledi."Herkes bilir, onun özü ve sözü birdir" açıklamasıyla Gül'ün adaylığı ile ilgili kaygı duyan çevrelere mesaj verdi. Sayın Gül'ün tüm Türkiye'nin beklenti ve hassasiyetlerine uygun davranacak bir aday olduğunu vurguladı. Abdullah beyin adaylığı ile ilgili olarak seçim atmosferinde kamuoyunda bir hava oluştuğunu ifade eden Başbakan "demokrat davranacaksak hakkı sahibine teslim etmek gerekiyordu" sözleriyle Gül'ün sadece kendi adayları değil halkın istediği ve üzerinde uzlaştığı bir aday olduğunu belirtti. Toplantıda Başbakan'ın ifade ettiği "Büyük Uzlaşma " çağrısını önemsiyorum. "Güçlü ve müreffeh bir Türkiye hedefi için cumhuriyetimizin temel nitelikleri, milletimizin değerleri ve gelecek hedeflerimiz etrafında birleşelim. Kimse kimseyi dışarıda bırakmasın" diyen Erdoğan, gücümüzü siyaseti normalleştirmek için ve birbirimizle uğraşmak yerine güçlü ve müreffeh Türkiye hedefi için harcayalım, diye konuşuyor... Başbakan basın toplantısında siyasi partilere de, "milletimizden aldıkları temsil yetkisini TBMM çatısı altında kullansınlar" çağrısında bulunarak CHP'ye mesaj gönderdi. Başından bu yana belirttim; Başbakan'la Abdullah bey çok iyi birer dost, arkadaş. Onların arasında sorun çıkabileceğine, ilişkilerinin zedeleneceğine hiç inanmadım. Abdullah Gül'ün adaylığına ilişkin olarak sivil toplumdan aldığı destek çok önemlidir. Onun uzlaşma kültürüne sahip olduğunu biliyorum. Millete ve kurumlara ihtiyaç duyulan güveni fazlasıyla verecektir. Devleti çok iyi tanıyan Gül'ün, "Hem milletin hem de devletin cumhurbaşkanı olmak" konusunda titizlik göstereceğinden eminim. Ordu gereken saygıyı gösterir Askerlerin bir şeyler yapmasını bekleyenler yanılıyorlar. Asker millet iradesine saygı duyar. TBMM'nin seçeceği bir cumhurbaşkanına gereken saygıyı gösterir. Bundan kimsenin endişesi olmasın. Sayın Gül'ün nasıl bir cumhurbaşkanı olacağına ilişkin çizdiği çerçeve herkesim ve kurumun şapka çıkaracağı bir çerçevedir. Herkes intikam, rövanş duygularını bir kenara bırakıp, milletin ortaya koyduğu iradeye saygı duymalıdır. Türkiye'nin hızlı bir şekilde normalleşmesi gerekiyor. Hepimizin çıkarına olan budur. Gül'ün eşinin başörtüsü sorun olmaktan çıkmalıdır. Eşi değil kendisi cumhurbaşkanı olacaktır. CHP'nin, Gül'ün adaylığı ile ilgili tutumuna hiç şaşırmadım. CHP iyice yalnızlaşıyor. CHP'nin derdi; Gül'e karşı çıkmak değil, rejim kavgasını körüklemek. Ayrıca iç sorunlarını unutturmak için taktik uyguluyor. CHP seçim sonuçlarından hiçbir ders almamış görünüyor. Sayın Abdullah Gül, kendisinden kuşku duyan kesimlere önemli mesajlar ve sözler verdi. Aksi söz konusu olmadıkça herkes bu sözlere inanmak durumundadır. Hep beraber göreceğiz; siyaset adamı Gül ile devlet adamı Gül mutlaka farklı olacaktır. Sayın Gül, laik cumhuriyetle ve Atatürk devrimleriyle hesaplaşacağını iddia edenlere, " Ben bu değerleri koruyacağım " cevabını veriyor. Ben şahsen Abdullah beyin toplumun bazı kesimlerinin laiklik ve yaşam tarzlarıyla ilgili tedirginlik ve kaygılarını gözardı etmeyeceğine ve bu konularda gereken özeni göstereceğine inanıyorum. Tüm kaygıları giderecek açılımlar yapacaktır. Türkiye artık siyaseten normalleşmelidir. Kutuplaşma ve gerilimden uzaklaşmalıyız. Kriz tellallığını bırakalım artık. Ahlaki olan niyet okuyuculuğu yapmak değil, Sayın Gül'e inanıp kredi tanımaktır. Kurumların ve toplumun kaygı ve korkularını tahrik etmekten vazgeçin artık.