Milletvekillerimiz, milletimizin kendisine verdiği takdir hakkını kullandı. Lübnan'a gönderilecek BM Barış Gücü'nde Mehmetçik de yer alacak. Kabul edilen tezkerede Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Lübnan'da hangi görevleri üstleneceği, orada ne kadar kalacağı açık bir şekilde ifade edilmiş. Kabul edilen tezkere ile TBMM, Hükümete Türkiye'nin Lübnan'da oluşturulacak Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü'ne (UNIFIL) asker göndermesi için yetki verdi. Hükümet bu yetkiyi bir yıl süre ile kullanabilecek. Tezkere ile Türkiye, deniz gücü ile Doğu Akdeniz'de devriye görevi yapacak, taleplerin tek tek değerlendirilmesi kaydıyla dost ve müttefik ülkelerin Lübnan'a ulaşması için deniz ve hava ulaşım desteği sağlayacak, Lübnan ordusuna eğitim verecek ve insani yardım amaçlı görevler üstlenecek. Türkiye, söz konusu görevleri üstlenebileceğini UNIFIL'a yapacağı katkı gündeme gelir gelmez dünya kamuoyuna Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül vasıtasıyla açıkça ifade etti. Tezkerede de bunu tartışma götürmez bir şekilde vurgulandı. Bu saatten sonra, hiç kimse Mehmetçiği bir belirsizliğe gönderdiğimizi iddia etmesin. Bu meclis 1 Mart tezkeresine "hayır" demişti. Çünkü o zaman dünya Irak'a savaş açılması konusunda ikiye bölünmüştü. Lübnan konusunda ise BM'den oy birliği ile çıkmış bir karar var ve buna tüm taraflar UNIFIL'a 'evet' demiş durumda. Savaşı takip edenlerin de gözlemlediği gibi tarafların da yaşanan 33 kanlı günden sonra "hayır" diyecek mecali kalmadı. Orta Doğu'da Türkiye'nin hesaba katılmadığı bir barış ve istikrar denklemini kurmaya çalışmanın abesle iştigal olduğunu bölgede yer alan tüm taraflar biliyor. Bir de Türkiye'de yaşayan insanlar bunun farkında olsaydı. Bunca tartışmaya, polemiğe hiç de gerek kalmazdı. Şu asla unutulmamalı. Türkiye ne tarihine ne coğrafyasına ne de dünyaya sırtını çevirip oturabilecek bir ülke değildir. Ne Dünyanın ne de Türkiye'nin böyle bir lüksü yoktur. Bu noktada Başbakan Erdoğan'ın sözlerini tekrarlamakta fayda var: "İsrail'i savunmak ve ABD'nin yanında yer almak için gitmiyoruz. Bulunmamız gereken yerde bulunmak için gidiyoruz." ? Tezkereyi doğru okumak TBMM'nin değerli üyeleri tezkereyi kabul ederek, olaya stratejik açıdan baktıklarını gösterdiler. Dünyanın dört bir yanından asker gelirken Doğu Akdeniz ülkesi olarak Türkiye bu konuda sessiz kalamaz.Türkiye'nin bölgeye sırtını çevirmeyeceğini tezkereyi onaylayarak beyan eden TBMM, aynı zamanda da BM Gücünün yarısını teşkil eden AB ülkeleriyle birlikte hareket ettiğini de vurgulamış oluyor. UNIFIL'a katkıda bulunmamız 2009-2010 yılı için BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine aday olan Türkiye'nin bu amaca ulaşması için de önemli bir adımdır. Türkiye'nin Lübnan'da yer alması için öncelikle PKK'nın kökünü kazımasını söyleyen kişilere ise TSK'nın bin civarında asker göndererek terörle mücadeledeki kararlılığında zaafa uğramayacağını hatırlatmak isterim. Türkiye, en zor zamanlarından biri olan Milli Mücadele esnasında Afganistan'dan gelen talebe cevap vererek, oraya bazı subaylarını göndermekte sakınca görmemiş bir ülkedir. Milli Mücadele yıllarında böyle bir karara imza atan Türkiye şimdi de mevcut tablonun içinde kendisine uygun gördüğü noktada yer almaktan tereddüt etmemiştir. Son bir gözlemim de muhalefetle ilgili. Gördüğüm kadarıyla muhalefetin büyük bir bölümü, tezkereyi değerlendirmek yerine maalesef iç politikaya oynamak gibi yanlış bir siyaseti sürdürdü. Keşke tezkereye karşı olumsuz görüş bildirirken böylesi ayak oyunlarına tevessül etmeselerdi. Yaklaşık dört yüzyıl bizim toprağımız olan ve 88 yıl önce bırakmak zorunda kaldığımız Lübnan'a barış ve istikrarın temini için, tamamen insani amaçlarla gidiyoruz. Hayırlı ve uğurlu olsun.