Başbakan Erdoğan'ın grup konuşmasını bütün dünya ilgi ile izledi. Başbakan, savaş teşvikçilerinin tuzağına düşmeden Suriye'ye cevap verileceğini belirtti. "Savaş çığırtkanlığı ve provokasyonlara prim verilmeyecek ancak yapılan mütecaviz saldırıya da sessiz kalınmayacak" sözü ise Türkiye'nin bundan sonraki yol haritasını tarif ediyor. Bundan sonra ne olur? Başbakan bu soruyu, "Suriye'ye karşı yerini, zamanını ve yöntemini Türkiye'nin tayin edeceği adımlar atılacak" diye cevapladı. Hemen ilk sinyali verdi ve; "TSK'nın angajman kuralları değişmiştir. Suriye'den Türk sınırına yönelecek her türlü ihlal askerî karşılık bulacaktır" dedi. Türk sınırına risk oluşturacak her unsur bundan böyle hedef muamelesi görecek. Başbakan, Esad dönemini gayriresmî düşman ilan etti. Bu çerçevede alınacak tedbirler neler olabilir? TSK'nın angajman kurallarının değişmesi; 30 mil'lik bildirim sahasının takip altına alınacağını ve bu sahayı ihlal eden Suriye askerinin, (araç-gereç-uçak-helikopter dahil) hedef hâline geleceğini gösteriyor. Türk karasuları ve hava sahasını ihlal eden bir unsur tehdit olarak değerlendirilip ihtar edilmeden imha edilecek. 30 mil'lik alana bildirim yapmadan giren unsurlar takibe alınacak. Bundan sonra daha fazla keşif uçağı bölgede uçacak ama silahlı F-16'lar bu uçaklara koruma sağlayacak. Bölgedeki donanma gücü arttırılacak. Türk kara sınırındaki gözetleme ve dinleme imkânları takviye edilecek. Belki Suriye'ye verilen elektriğin kesilmesi dahil, 'bu askerî tedbirlerin yanında', bir dizi ekonomik ve diplomatik tedbirler de alınacak. Artık bir daha geri dönülmeyecek şekilde Türkiye, Esad rejimi ile köprüleri attı. Başbakanın, "Suriye halkına, zalim diktatörden kurtuluncaya kadar destek vereceğiz" sözü Türkiye'nin Esad rejimine karşı muhaliflere açık-net destek vereceğini işaret ediyor. Bundan böyle Türkiye sınırına yaklaşan helikopter ve uçaklar düşürülür. Kendi hava sahamızda veya uluslararası hava sahasında uçan uçaklarımıza Suriye hava savunma sisteminden bir zarar gelirse o hava savunma sisteminin imhası için harekete geçilir. Aynı kural deniz sahasındaki araç ve gereçler için de geçerlidir. Kim bilir, belki de Suriyeli pilotlar uçakları ile Türkiye'ye sığınır. Türkiye, uçağımızın düşürüldüğü bölgede uçuşlarını artıracaktır. Bu uçuşlara silahlı uçaklar koruma sağlayacaktır. Bir uçak düştü diye iki ülke savaşa girmez ama uluslararası sularda silahsız, tanımlama sistemi açık uçan bir uçağı düşüren bir ülkeye; günü, saati ve yeri geldiğinde anladığı dilden cevap vermek gerekiyor. Yoksa Suriye, Rusya'nın gücünü kendi gücü zanneder ve başka hatalar yapar. Umarım son olayda Rusya'nın parmağı yoktur. Eğer varsa, 'NATO ne yapıyor?' diye sormak gerekir. Esad'ın beklemediği bir anda ve yerde karşısına çıkabiliriz.