Türkiye'nin Avrasya jeopolitik vizyonu

A -
A +

ABD Avrasya enerji kaynaklarını ve enerji güzergahlarını kontrol ederek küresel güç üstünlüğünü sürdürme gayretini devam ettiriyor. Ancak askeri gücünün Afganistan'da ve Irak'ta tıkanması ile yeni bir süreç başladı. Soğuk Savaş döneminde ABD'nin küresel çıkarları ile Türkiye'nin bölgesel güvenlik çıkarları örtüşüyordu. Bugün durum biraz farklı. Bizim çıkarlarımız ile ABD'nin küresel çıkarları artık her zaman örtüşmüyor. Irak ve Karadeniz'de olduğu gibi bazen çatışıyor. Bu arada bölgede Çin ve Rusya güçleniyor. Rusya hem enerji zengini bir ülke, hem de çevre ülkelerin enerjisini çok ucuz fiyatlarla topluyor ve bu enerjinin Avrupa'ya ve Uzakdoğu'ya gönderilmesinde regülatör rolü oynayarak Avrasya coğrafyasında jeopolitik etkinlik sağlıyor. Kafkasya, Orta Asya ve Orta Doğu'da jeopolitik dengeler henüz oluşmadı. ABD'nin hamlelerine rağmen güç boşlukları henüz doldurulamadı. Bu bölgelerde Rusya ve Çin arasında ciddi güç mücadeleleri olacak. İçinde bulunduğumuz jeopolitik ortam, Türkiye'nin Avrasya coğrafyasında büyük düşünmesine imkanlar sağlayarak yeni fırsat ve seçenekler sunuyor. Türkiye için Avrasya jeopolitik vizyonu geliştirme zamanı gelmiştir. Türkiye'nin coğrafi konumu, özellikle Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Gürcistan, Kazakistan ve Özbekistan gibi ülkelerle olan tarihi-kültürel ve kardeşlik bağları önemli avantajlardır. Türkiye'nin rahmetli Özal ile başlattığı, sayın Demirel'in gelişimine katkı verdiği Türk Cumhuriyetleri ile ilişkiler DSP-MHP- ANAP koalisyon hükümeti döneminde durma noktasına gelmiştir. Türkmenistan'ın yeni cumhurbaşkanının yemin töreni için birlikte yolculuk yaptığımız Başbakan Erdoğan, Türk Dünyası ile jeopolitik ilişkileri geliştirmek arzusunda. Azerbaycan, Kırgızistan ve Gürcistan devlet başkanları ile kişisel diyaloglar kurmuş. Aynı diyalogları Türkmenistan'ın yeni devlet başkanı ile de kurmak istiyor. Azerbaycan ve Türkmenistan arasında Hazar Denizi kaynaklı bir takım varolan sorunları çözmek ve kardeş-dost iki ülkenin arasını bulmak için çaba sarfedeceğini belirtiyor. Türk Cumhuriyetlerinin büyümesi ve gelişmesi gerektiğini, bazı güçlerin onların hamlelerini engellediğini veya yanlış kılavuzluk yaptığını düşünüyor. Rusya'nın Çin'in tüm görünmez engellemelerine karşın, Türkmen doğalgazının Hazar Denizi altından geçirilerek Şahdeniz Projesi ile Türkiye üzerinden dünyaya uygun fiyatlarla pazarlanabileceğini söyleyen Başbakan bunun gerçekleşmesi için Azeri-Türkmen yakınlaşmasının sağlanması gerektiğine inanıyor. Bu konuda öncülük yapmayı düşünüyor. Öyle görünüyor ki, önümüzdeki yıllarda Erdoğan, hangi mevkide olursa olsun Türk Dünyası ile Türkiye'nin ilişkilerini geliştirmek için yoğun çaba sarfedecek. Türkiye bir taraftan AB sürecine devam ederken, ABD ve İsrail ile stratejik ilişkilerini sürdürürken diğer taraftan da Orta Doğu ve İslam Dünyası ile Doğu'da Türk Dünyası ile jeopolitik ilişkilerini geliştirecek. Türk dış politikası AB ve ABD'ye ayırdığından daha fazla zamanı Avrasya'ya ve Ortadoğu'ya ayıracak.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.