Türkiye'nin kararlılığı

A -
A +

İsrail'in açık hava hapishanesine çevirdiği Gazze'ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan ve 32 ülkeden gönüllülerin olduğu yardım filosuna, uluslar arası sularda İsrail'in askeri orantısız güç kullanarak müdahale etmesi, savunmasız sivillerin üzerine kurşun yağdırarak 9 Türk'ün ölümüne, birçok insanın yaralanmasına sebep olmasına en sert tepkiyi Türkiye gösterdi. Çünkü ölenler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydı. Yaralıların çoğu da, bizim insanlarımızdı. Ayrıca Türkiye'nin Filistin'e olan ilgisinin Avrupa veya Asya ülkelerinden daha farklı olması da son derece doğaldı. Şu ana kadar olup bitenlerle ilgili hükümeti suçlayanlar var. Kimileri hükümetin tedbir almadığını ve tepkisinin yetersiz olduğunu söylüyor. Kimileri de Başbakan'ın aşırı tepki gösterdiğini, tepkide hükümetin ileri gittiğini söylüyorlar. Bu iki görüşe de katılmadığımı belirtmeliyim. İsrail'in, 32 ülkenin vatandaşlarından oluşmuş ve insani amaçlarla yola çıkan, silahsız - savunmasız insanlara askeri bir operasyon düzenleyip, kurşun yağdırabileceği kimsenin aklına gelebilecek bir iş değil. En fazla, İsrail'in kendi kara sularına girdiğinde bu gemileri durduracağı, direnenleri sınır dışı edeceği, geminin yüküne de el koyacağı, beklenen bir sonuç olabilirdi. Olayın meydana geldiği ilk andan itibaren hükümetin süreci kararlı ve dikkatli yönettiğini düşünüyorum. Olay olduğu anda Türkiye, hem Birleşmiş Milletler'den hem NATO'dan hem de Avrupa Birliği'nden İsrail'e kısa sürede kınama kararları çıkarttırdı. İsrail'den, tüm gönüllüleri 24 saat içinde firesiz Türkiye'ye teslim etmesini talep etti. Bu konuda da amacına ulaştı. Türk diplomasisi, bütün önemli başkentleri ayağa kaldırdı. Dünyadan İsrail'e tepkiler yağdı, yağmaya devam ediyor. Bunlarla yetinmeyip, BM ve ABD üzerinde yoğun baskı kurarak, hafta sonuna kadar BM nezdinde bağımsız ve tarafsız bir soruşturma komisyonu kurulmasını, tahkikata başlamasını ve bu tahkikatın da kısa sürede tamamlanmasını talep etti. Her ne kadar İsrail, "kabul etmem" diyorsa da, dün itibariyle Türkiye'nin bu talebi de yerine getirildi. Türkiye'nin son iki talebi var. Birincisi; İsrail ile ilgili bir soruşturmanın bir an önce sonuçlandırılması ve sonuca uygun İsrail'e yaptırım uygulanması. İkinci talebi ise, İsrail tarafından Gazze'ye uygulanan kuşatmanın kaldırılması. Bu iki talebin takipçisi olacak Türkiye. Gazze'ye yönelik ambargonun hafifletilmesi için ABD, İsrail ile görüşmelere başladı bile. İsrail ambargosu kalkana kadar Mısır'daki Refah Sınır Kapısı'nın açık kalması için de Türkiye bastırıyor. Öyle görünüyor ki, eylemciler dünyanın dikkatini Gazze'ye çevirmeyi becerdiler. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü bile Gazze ile ilgili "Mevcut düzenlemeler sürdürülemez ve değişmeli" deme noktasına geldi. Ayrıca İsrail'e karşı hukuk mücadelesi de yayılıyor. Sayın Erdoğan'ın çabası İsrail'i barışa zorlayacak. Bu olayda, Türkiye ciddi bir devlet gibi davrandı, şu ana kadar da istediklerini aldı. Gerisi boş laf.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.