Türkiye'nin kimyasını bozamazlar

A -
A +

Dikkat ediyorum da ne zaman PKK ile mücadelede belli bir aşamaya gelinse hemen bir yerlerde düğmeye basılıyor ve bir dizi provokatif faaliyetle, terörize edici eylemle muhatap oluyor, ufuklarımızın karartılmasını amaçlayan girişimler hemen karşımıza çıkartılıyor. Geçtiğimiz hafta yaşanan bir dizi olay da, Türkiye'nin terörle mücadele konseptindeki nihai amacına ulaşmasına engel olmak isteyen çevrelerin hamlelerinden başka bir şey değildir. Önce 30 bin canın katledilmesinin baş sorumlusu terörist başı için Brüksel'de hapis cezasını çekerken ağır ağır zehirlendiği iddiası dillendirildi. Hemen ardından da Doğu ve Güneydoğu'daki 54 DTP'li belediye başkanı bir bildiri yayınlayarak, konuyu araştırması için bağımsız bir kurulun devreye girmesi talep edildi. Bütün bunlar gerçekleşirken İstanbul ve Mersin'de sokaklara taşan ve insanların can, mal güvenliğini tehlikeye sokmaya varan saldırgan gösteriler yaşandı. İddialar karşısında eminim ki, siz de benim gibi şaşkın durumdasınız. Türkiye'nin yıllardır İmralı'da tecrit altında tuttuğu teröristbaşını zehirlemeye ihtiyacı olduğunu hiç aklınız, hayaliniz alıyor mu? Bu adam paketlenmiş olarak Kenya'dan uçakla Türkiye'ye getirildi. Aradan seneler geçti. Türkiye, teröristbaşını öldürmeye karar vermiş olsa meselenin bu noktaya gelmesinden çok önce, kimsenin de ruhu bile duymadan gerçekleştirebilirdi. Eminim ki teröristbaşı, yüce Türk adaletinin kendisi için uygun gördüğü cezayı sonuna kadar ve cezayı aşan hiçbir muameleye de tabi tutulmadan çekecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Şunu unutmayın ki Türkiye, demokratik bir hukuk devleti olmanın gereklerini sonuna kadar yerine getirmekten hiçbir zaman sapmadı. Bundan sonra da Türkiye'den hukuk dışı bir adım atacağı iddiasını dillendirerek kimse kafaları karıştırmasın. Amaç huzura suikast Bir düğmeye basarak bütün bu girişimleri başlatan çevrelerin niyetini okumak için olağanüstü niteliklere sahip olmaya gerek yok. On yıllardır yapılmaya çalışıldığı gibi bu çevreler Türkiye'nin huzuruna, istikrarına gölge düşürmek istiyor. Türkiye'nin yakaladığı istikrar ile hangi noktadan, nereye geldiğini, az zamanda çok ve büyük işler yaptığını gören ve bundan rahatsız olan karanlık grupların amacı Türkiye'nin huzurunu silip atmak, istikrarsız ve aciz bir ülkeye dönüştürmeyi amaçlamaktadır. Bu girişimlerin belli bir yoğunluğa ulaşmasından, her sene gerilim beklentisine girdiğimiz 21 Mart'taki Nevruz yaklaştıkça Türkiye'yi hedef alacak bu şer girişimin tansiyonu yükseltici başka başka eylemleriyle de muhatap olabileceğimiz sonucunu çıkartabiliriz. Türkiye'nin ufkunu karartmak isteyenlere bir çift sözüm var. Kurduğunuz rüyaların başınıza kâbus olarak yıkılmasını istemiyorsanız, bu beyhude emellerinizden vazgeçin. Yoksa Türkiye'nin sizin zannettiğinizden çok daha güçlü olduğunu, acı bir tecrübe ile öğrenmek zorunda kalırsınız. Yıllardır bu ülkenin ekmeğini yiyen, havasını teneffüs eden, öz kardeşimiz gibi gördüğümüz-hissettiğimiz, aynı bayrak altında kardeşçe yaşadığımız Doğu ve Güneydoğulu hiçbir vatandaşımız; çoluk-çocuk-kadın-erkek, Türk, Kürt demeden 30 bin insanımızın ölümüne sebep olan bir caniye arka çıkmamalıdır. Kuzey Irak'taki aşiret reislerinin dolduruşuna gelmemelidir. Bu ülke hepimizin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.