Uzlaşma ile anayasa değişikliği ham bir hayal

A -
A +

Hafızanızı zorlayıp 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesine gidin. Hatırlarsanız, AK Parti seçimden 5- 6 ay önce Türkiye'nin zaten sayıları 20-25 civarında olan anayasa hukukçusuna yeni bir anayasa taslağı hazırlamaları için bir girişimde bulundu. Anayasa hukukçusu Prof. Ergun Özbudun'un başkanlığında, kamuoyunun yakından tanıdığı ve liyakatlerine itimat ettiği bilim adamları aylarca yeni bir anayasa taslağı üzerinde çalıştılar. Bilim Kurulu'nun hazırladığı yeni anayasa taslağı, AK Parti'nin hukukçu kökenli milletvekillerinin de katılımıyla günlerce tartışıldı. İktidar partisi bu taslağı aldı ve kendi görüş ve düşüncelerini de taslağa yansıttı. Bilim Kurulu'nun hazırladığı taslağı AK Parti'nin yeni anayasa taslağı haline getirdi. Tam kamuoyuyla paylaşmak üzereyken AK Parti'ye kapatma davası açıldı. Dava açılınca, iktidar partisi mecburen bu taslağı rafa kaldırdı. Yine hatırlayın, o dönemde muhalefet partileri ve yüksek yargı organlarının başkanları ile yeminli AK Parti karşıtı yazar-çizer takımı; "Kimsenin görüşü ve katkısı alınmadan iktidar partisi nasıl olur da yeni bir anayasa taslağı hazırlar?" diye yeri göğü inletmişlerdi. Oysa; "Demokratik açılımda neler yapalım" diye iktidar partisi, muhalefet partileri, STK'lar, bilim adamları ve yazar-çizer takımının görüşlerine başvurunca; yine aynı koalisyon, "Hiçbir hazırlıkları yok. Önce ne yapacaklarını söylesinler. Biz fikrimizi ondan sonra söyleriz" tarzındaki itirazlarla açılım konusunda tek pozitif öneri bile getirmediler. Oysa AK Parti, malum dava açılmasaydı, yeni anayasa taslağını tartışmaya açacak, ilgili kişi, kurum ve partilerin görüşlerine de başvuracaktı. Belki haklı-iyiniyetli talepler olacak ve taslak da ona göre revize edilip Meclis'e getirilecekti. Ama bürokratik vesayet buna izin vermedi. 2007'de seçime giderken iktidar partisi hem seçim beyannamesinde hem de meydanlarda millete darbe anayasasının değiştirileceğini taahhüt etti. Yüzde 47 oy almasında, yeni bir anayasa yapma taahhüdünün de payı vardır. 15 ay sonra tekrar seçim var. Partiler tekrar millete gidecek. Millet de özellikle iktidar partisine; "Biz size yüzde 47 oranında oy verdik. Dört yıl geçti. Neden anayasayı değiştirmediniz?" diye soracaktır. İktidar partisi; "CHP ve MHP karşı çıktı, Yargıtay-Danıştay başkanları istemedi. TBMM'de uzlaşma sağlanamadı. Onun için yapamadık" diyebilir mi? Derse o zaman milletin; "Ben sizi iktidar yaptım. CHP'yi, MHP'yi değil. Madem uzlaşma sağlanmadı, benim egemenlik hakkım var, benim hâkimliğime neden başvurmadın?" sorularını sorma hakkı vardır. Bu nedenle iktidar partisi hiç vakit kaybetmeden, Türkiye'nin AB müzakere sürecini engelleyen, demokratik açılımın önünü tıkayan, kuvvetler ayrılığı prensibinin uygulanmasını zorlaştıran konularda gerekli değişiklikleri, AB ülkelerindeki uygulamaları ve AB standartlarını baz alarak hazırlamalı ve Meclis'e getirmelidir. Meclis'te tartışılmalı, uzlaşma aranmalıdır. Uzlaşma sağlanamıyorsa da, egemenliğin gerçek sahibi olan milletin hâkimliğine gidilmelidir. Uzlaşmayı herkes ister. Ama daha ne yapılacağı bile belli olmadan, "Hayır" diyen bir mantıkla uzlaşma sağlanamaz. "Uzlaşma sağlayın" diye akıl verenler bunun, bu siyasetçilerle nasıl sağlanabileceğini de lütfen söylesinler. Baykal, "Evet" demez ise 30 yıl daha darbe anayasasına mı mahkûmuz?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.