Vakıflar'da neler oluyor?

A -
A +

Dün sabah iş adamı Rahmi Koç tarafından restore edilerek Vakıflar'a kazandırılan eski-virane tinerci yatağı olmaktan çıkarılıp pırıl pırıl bir müzeye dönüştürülen Çengelhan'da basın mensupları olarak Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt ile kahvaltı yaptık. Genel Müdür Beyazıt, 2003-2006 yılları arasında yapılmış olan çalışma ve hizmetleri aktardı bizlere. İtiraf etmek gerekirse anlatılanlar beni hem çok heyecanlandırdı hem de gelecekle ilgili çok umutlandım. Siz bakmayın gazete manşetlerine yansıyan olumsuz haberlere-gerilimlere. Türkiye'de birçok alanda çok güzel -devrim niteliğinde- gelişmeler oluyor. Bu alanlardan biri de Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde yapılan çalışma ve hizmetler. Genel Müdür ve ekibi kendilerini işlerine adamış insanlar. Tartışmalardan uzak geçmişe takılıp kalmadan özel sektör mantığı ile yönetiyorlar kurumu. Konu ile ilgili haberimizin detaylarını incelediğinizde göreceksiniz, 2003 yılında yönetimini devraldıkları Vakıflar Genel Müdürlüğü'nü hem yatırımlar, hem gelir kaynakları, hem de envanter açısından yüzde yüz geliştirmişler. Reklam yapmadan sessiz sedasız önemli projelere imza atmışlar. Sayın Genel Müdür kendisini Vakıf kültürüne adamış, heyecanlı, istekli -deyim yerindeyse ise- tam atom karınca gibi bir adam. Ezik, büzük, işin altında ezilmiş, bıkkın, yorgun bir bürokrattan ziyade işini ciddiye almış, konusuna hâkim, kendine güvenen, çalışma azmi ile dolu bir özel sektör ceosu gibi. Bu tür yöneticilerin elinden ne kaçan kurtulur ne de uçan. Eskiden Vakıflar dendiğinde kimse kusura bakmasın benim aklıma, doğru dürüst envanteri olmayan, malının mülkünün hesabını bilmeyen, kira geliri toplayamayan, malları iktidar yanlılarına peşkeş çekilen, milletvekili seçilemeyen kişilerin yönetimine doldurulduğu, âdeta iktidarların arpalığı tarzında kaynakları çar-çur edilen bir yapı gelirdi. 2003 yılından 2006 yılına kadar katedilen mesafeyi gördüğünüzde bunu anlamak mümkün zaten. Ne oldu da bu kurum, 3-4 yıl içerisinde görevli olduğu alanlarda yüzde yüz gelişti? Sihirli bir değnek mi değdi bu kuruma? Hayır... Sn. Başbakan ve Vakıflar'dan Sorumlu Bakan Mehmet Ali Şahin adam gibi profesyonel bir ekip kurdu bu kurumda. İşinden başka şeyle uğraşmayan, vaktinin tamamını işine ayıran, bıkmadan usanmadan çalışan, haramı helali bilen, Vakıf yönetmenin manevi sorumluluğunun farkında olan bir yönetim kadrosunun 3-4 yıllık emeğinin sonucudur ulaşılan bu nokta. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün tüm çalışanlarını yürekten kutluyorum. "Kamu hantaldır, kamu hiçbir gelişme gösteremez" diyen -ben dahil- herkese iyi bir ders verdiniz, diğer devlet kurumları için iyi bir referans oldunuz. Atalarımızdan bize miras kalan, Türk kültür ve medeniyetlerinin şaheserleri olan Vakıf kökenli abide ve eserleri, gelecek nesillere intikal ettirmek gibi çok kutsal bir görevi var bu kurumun. Çalışmalarında yönetim biliminin ve teknolojinin etkin kullanımı sevindirici bir durum. 2006 yılı sonu itibarıyla restore edilen eser sayısı bin 850'ye çıkmış. 2007'de 750 eser daha restore edilecek. 7 ilde 7 müze yapımına başlanmış. İl merkezlerinde 100 bin kişiye sıcak yemek veriliyor. 70-80 bin yoksul kişiye ilçelerde her ay kuru gıda paketi dağıtılacak. 2006 yılında 5 bin kişiye muhtaç aylığı dağıtılmış. 2007 yılında da 5 bin muhtaç öğrenciye burs verilecek. Vakıflar tüm varlıklarının envanterini çıkarmış, malı mülkü belli artık. 41 milyon YTL'lik bütçesi üç yılda 10 kat arttırılarak 400 milyon YTL'ye çıkarılmış. Bütün giderlerini kendi bütçesinden karşılıyor ve devletten hiçbir mali katkı almıyor. Vakıfların malı çarçur edilmekten kurtulmuş. Gelirleri de kuruluş amaçlarına uygun kullanılıyor. Bu durumda bütün bu gelişmelere şapka çıkarmak ve emeği geçen herkesi saygı ile selamlamak kalıyor bize.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.