Van ve Erciş'te 7.2'lik depremin ardından 5.6'lık yeni bir depremde kayıplar yaşamamız akıl alır bir durum değil. Daha 19 gün önce şiddetli bir deprem olmuş. İnsanın aklına ilk gelecek şey; o depremden sonra ayakta kalan binaların sağlamlığı, oturup oturulmayacağıdır. İnsan binlerce kaybının olduğu bir felaketi yaşadıktan sonra dönüp etrafına bakar. Yeni bir deprem riski görülmese bile binlerce artçı dalganın yaşanacağı aşikârdır. Böyle bir risk orta yerde dururken ayakta kalan binaların ne durumda olduğunu, artçılardan etkilenip etkilenmeyeceğini kontrol ettirmemek intihar gibi bir ihmaldir. Hele hele bu bina birçok insanın konakladığı bir otelse, bir işletmeyse durum daha beterdir. Binaların yüzünü örten sıvalara, boyalara aldanmak cehaletin işidir. Önemli olan binanın taşıyıcı iskeletinin sağlam olup olmamasıdır. Binanın ana yükünü taşıyan kolon ve kirişlerin sağlamlığı önemlidir. Binanın dış yüzeyine yapılan makyaja bakarak 'sağlamdır' fikrine kapılmak yanlıştır. Yapılan bile bile 'lades'tir. Eğer böyle bir ihmal nedeniyle aynı şeyi, yeni bir artçı veya depremde yaşarsak dünyaya rezil oluruz. O zaman kayıplarımız depremden değil cinayetten ölmüş olur. Bölgede yaşayan kardeşlerime tavsiyem: Bugünden tezi yok hemen binalarınızın dayanıklılığını kontrol ettirin. İlgili kurumlara derhal kontrol için müracaat edin. Size sıranın geç geleceğini düşünüyorsanız en azından tanıdığınız bildiğiniz bir inşaat mühendisi çıplak gözle binanızı incelesin. Ama o incelemeyle yetinmeyin: Binanızın kolon ve kirişlerini örten sıva-alçı ve boyada çatlaklar varsa risk var demektir. Kamuya ait binaları da yetkililer bu mantıkla kontrol etmelidirler. Depremde yerle bir olan Bayram Oteli 1964'te yapılmış. Kentin en eski otellerinden biri. İşletmecilerin bu kadar eski bir binayı 7.2'lik Van Depremi'nden sonra kontrol ettirmemeleri affedilecek bir ihmal değil. Türkiye'de 1999 yılından önce yapılmış bir çok binanın depremde yıkılma riski yüksektir. O nedenle bu tarihten önce inşa edilmiş binaların depreme dayanıklılık kontrolleri mutlaka yaptırılmalıdır. Depremin açtığı yaraların sarılması ve deprem bölgesine hızlı müdahale konusunda, hükümetin hakkını teslim etmek lazım. Depremden hemen sonra kabinenin neredeyse üçte biri bölgedeydi. Vanlı kardeşlerimizi yalnız bırakmadılar. Birileri bunun acısını siyasete malzeme yapmaya didinirken devlet ile hükümet, vatandaşlarımız Vanlılara yalnız olmadıklarını gösterdiler. Tekrar geçmiş olsun. Vicdanı olan, empati kurma konusunda başarılı ve fakir fukara dostu yöneticilerimizin varlığı en büyük zenginliğimiz. Bu arada ebediyete intikalinin 73. yıl dönümünde Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı ve rahmetle anıyoruz... Osmanlı Devleti'nin son döneminde dünyanın 'hasta adamı' olarak nitelendirilen ülkenin bugün dünyanın parlayan yıldızı olduğunu görse rahat uyurdu herhalde...