Veto gerekçeleri

A -
A +

Cumhurbaşkanı Sezer, İl Özel İdaresi Kanunu'nun bazı maddelerini veto etti. Bu kanun idarede yerelleşmeyi artırıyor, merkeziyetçiliği azaltıyordu. Komünizmden yeni kurtulan Doğu Bloku ülkeleri bile, bu konuda önemli mesafeler aldılar ve mahalli idarelere- halkın seçtiklerine- geniş yetkiler veriyorlar. Onlar bile merkezi ve hiyerarşik devlet anlayışını terk ediyorlar. Sezer'in vetosundaki gerekçeler; -İl Genel Meclislerinin yerel meclislere dönüşebilecek bir yapıya kavuşturulmuş olması. -Yasa ile getirilen düzenlemelerin Anayasa'da öngörülmeyen bir yönetim sistemine geçilmesine neden olabilecek nitelikte olması. -Eğitim birliğine ve laikliğe aykırılık. Özetlemek gerekirse Sezer'e göre yasa;"Üniter yapıyı bozuyor, laiklik ilkesi ile çelişiyor ve valilerin yetkilerini azaltıyor. Cumhurbaşkanı Devletin üniter yapısının değiştirilmesine imkan verebilecek bir sürecin başlatılabileceği kaygısını taşıyor. Bu yasa ile il genel meclislerinin bağımsız yerel meclislere dönüşeceği, bunun da eyalet sistemine ve federasyonuna giden yolu açacağını düşünüyor. Bölücülerin Türkiye'nin üniter devlet yapısını bozmaya yönelik niyetlerini hepimiz biliyoruz. Ancak itiraf edeyim ki, ben bu yasada üniter yapıyı bozacak herhangi bir düzenleme görmedim. Ayrıca etnik temele dayalı siyasal hareketlerin toplumdan hangi ölçüde destek aldığını son yerel seçimlerde gördük. Yasama, yargı, savunma, eğitim, sağlık ve emniyet hizmetleri çağdaş yönetim anlayışlarında devletin temel görevleridir. Bu hizmetlerle ilgili yürütme görevleri merkezi yönetimde kaldığına göre nasıl oluyor da üniter devlet ilkesi ihlal edilmiş oluyor? İl genel meclisinin başkanı vali olmayınca üniter devlet ilkesi ortadan kalkar mı? İlin seçilmişlerinin yetkilerinin artması valinin yetkisinin azalması neden ürkütsün bizi? Seçilmişleri, halkın iradesini ne zamana kadar ikinci planda tutabileceğiz? Seçilmişlere neden hâlâ şüphe ile bakıyoruz, neden güvensizlik duyuyoruz? O zaman seçimlere gerek yok, vali ve belediye başkanı aynı kişi olsun, onu da merkezden atayalım olsun bitsin. Yasa laikliğe aykırı değil Bazı bölücü unsurların ikili bir siyasi yapı oluşturma çabaları, Türkiye Cumhuriyetinin iki kurucu ulus tarafından yeniden kurulması talepleri yerelleşme karşıtları tarafından öne sürülen haklı itirazlar olabilir. Merkezin kimi yetkilerini yerel yönetimlere devredip bürokrasiyi azaltan yasayı, istismar edenler çıkabilir. Çıkarsa bu ülkenin cumhuriyet savcıları-mahkemeleri gereğini yapar. Yasaları düzenlerken art niyetli olabilecek azınlığı baz alarak düzenleme yaparsanız bir yere varamazsınız. Veto edilen yasa idari vesayeti, vesayet denetimini kaldırmıyor, sadece sınırlarını daraltıyor. Sayın Cumhurbaşkanın veto gerekçelerinden biri de eğitim birliğine, dolayısıyla laikliğe aykırılık. Sezer'in, kanaatimce en zayıf gerekçesi bu. Veto edilen yasada eğitim kurumları, eğitim personeli ve eğitim müfredatı Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kalmakta, sadece meselenin hamaliye kısmı olan eğitimin alt yapı hizmetleri il özel idarelerine verilmektedir. Bu düzenlemenin neresi laikliğe aykırı onu anlamadım? Anlayan varsa beri gelsin! Eğitimin alt yapı hizmetleri şimdiye kadar merkezi idarede idi. Merkezi idare bu hizmetleri layıkı ile yapabildi mi? Okulların boya-badana , onarım, ısınma, su ve kanalizasyon, çevre düzenlemesi gibi hizmetlerin yerinden yapılmasında ne mahzur var? Bugüne kadar okul müdürleri velilerden çeşitli adlar altında,' gönüllü-gönülsüz 'para toplayarak bu hizmetleri yürütmeye çalıştılar. Görevleri olmadığı halde zaten bazı belediyeler okullara bu hizmeti gönüllü verdi. Bu düzenlemenin tevhid-i tedrisat kanununa aykırılığı yok. Burada olan Cumhurbaşkanının seçilmişlere karşı duyduğu aşırı şüphecilikten başka bir şey değildir. Yoksa seçimle gelen bir il özel idaresi okul binasını onarınca laiklik elden gider mi? İdari yapımızın iflas ettiğini artık hantal ve çalışamaz olduğunu herkes kabul ediyor. Bu yapı Türkiye'nin ayağına bağlanmış zincirler gibi. Bu zincirin kırılıp atılması, prangaların çözülmesi gerekiyor. Başka türlü ülkenin hamle yapması-sıçraması mümkün değil. İl Özel İdareleri Kanunu, Belediyeler Kanunu, Büyükşehir Belediyeleri Kanunu ve Kamu Yönetimi Temel Kanunu birbirini tamamlayan ve idare yapımızı baştan aşağı AB'ye uyumunu da esas alarak düzenleyen devrim niteliğinde reformlar. Bu reformları yapmak için bu ülke 1960'lardan bu yana çaba sarf ediyor. Bu reformlar hem demokrasi hem 'hizmette etkinlik' açısından son derece önemli. Ülke olarak 'Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na imza koyduk, o halde gereğini yapalım. Türkiye'nin önünü açacak bu reformlara, öküz altında buzağı arayarak engel olmak doğru değil. Varsa eksiği-yanlışı giderilsin, tamamlansın. Ancak bu reformlarıın en kısa zamanda hayata geçirilmesi sağlansın.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.