Washington izlenimleri

A -
A +

Nükleer Güvenlik Zirvesi bugün sona eriyor. Zirve vesilesiyle geldiğimiz Washington'dan gece saatlerinde ayrılacağız. Zirvenin başarılı geçtiği söylenebilir. Bu zirvenin sonuçlarını gelecek kuşaklar hissedecek. Obama'nın ev sahipliğinde nükleer silahların güvenliği, bu silahların terör örgütlerinin eline geçmemesi veya örgütlerin uranyum gibi temel maddelere ulaşıp bu silahları üretme imkânına kavuşmalarının engellenmesi için alınacak tedbirler enine boyuna tartışıldı. Dünyanın altın rezervlerini yıllardır nasıl güvenle muhafaza ettiği ise nükleer silah ve mühimmatı da toplayıp güvenle muhafaza edebilecek yegâne ülke ABD. Ayrıca bu zirvede nükleer silahların güvenliği kadar azaltılması, nükleer silaha sahip 8.5 ülkeye (Kuzey Kore buçuklu ülke olarak kabul ediliyor) yeni ülkelerin eklenmemesi için bu çalışmalar yapıldı. Washington'da dünyanın gündemi bu konular iken, biz sadece bu konularla değil, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan başta olmak üzere İran'a uygulanacak ambargonun etkileri, Orta Doğu'daki gelişmeler dahil birçok konuyla ilgiliydik. Protokollerin meclisten geçirilmesi konusunda Türkiye'ye uygulanmak istenen baskı sonuç vermedi. Türkiye, birtakım diplomatik manevralarla bu baskıdan kurtuldu ve zaman kazandı. Karabağ konusunda bir ilerleme kaydedilmeden protokollerin geleceğinin olmadığını herkes bir kez daha gördü. Şimdi 3-4 ay devam edecek süreç dışişleri bakanlarının kontrolünde ilerleyecek. Ama korkulan olmadı. İpler kopmadı. Süreç en azından şimdilik devam ediyor. Tabii ki Erdoğan ile Sarkisyan'ın baş başa görüşmesi, bu görüşmeden sürecin devamına ilişkin kararın çıkması 24 Nisanda muhtemel bir talihsizliği de engellemiş görünüyor. Diğer taraftan Türkiye'nin BM'deki İran'a uygulanacak ambargo konusunda izlediği tutumda da bir değişiklik olmadığı gözlendi. Türkiye bu konuda kendisiyle paralel düşünen Brezilya gibi ülkelerle yakın temasta. Başkan Obama ile Başbakan Erdoğan'ın görüşmesinde nelerin gündeme geldiğini, neler konuşulduğunu gece dönerken uçakta başbakandan dinleme imkânımız olacak. Washington'da kaldığımız süre içerisinde bir kulağımız Türkiye'de devam eden anayasa değişikliği ile ilgili tartışmalardaydı. Ancak-Washington yolunda Baykal'ın önerisine sürpriz bir şekilde evet diyerek inisiyatif alan Başbakan Erdoğan, millete gitmekten çekinmiyor. İster 30 madde, ister 3 madde olsun milletin, anayasa değişikliğine onay vereceğinden emin gibi. CHP liderinin ve muhalefetin samimi bir uzlaşma çabasından ziyade işi sulandırmaya ve kafa karıştırmaya çalıştığına inanıyor. Ama buna rağmen uzlaşmaya da kapıları kapatmıyor. Aldığım izlenim şu: Başbakan Erdoğan anayasa değişikliği konusunda kararlı ve ısrarlı. Üç maddeyi gelecek döneme bırakmak gibi bir niyeti yok. Uzlaşma olur ise Meclis'te, olmaz ise milletle işi sonuçlandırmayı kafasına koymuş durumda.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.