Öyle insanlar vardır ki; Öldüğünde aradan yıllar geçse de yeri doldurulamaz. Rahmetli Yalçın Özer de bunlardan birisiydi. Eğilmeyen, bükülmeyen, taviz vermeyen, Dürüst, seviyeli, itibar sahibi bir gazeteciydi. Hakkın rahmetine kavuşmasının üzerinden 4 yıl geçti ama, Hâlâ onu arıyor, hâlâ onu özlüyoruz; Bilge kişiliğini, tatlı sohbetleri, yol göstericiliğini. Gazetecilik onun için bir hayat tarzı olmuştu. Gecesi gündüzü her şeyi haberdi. Haberle yatar, haberle kalkardı. Türkiye sevdalısıydı; Türk basının sayılı neferlerinden birisiydi, Dönemin liderleri rahmetli Özal'dan Demirel'e, Rahmetli Türkeş ve Erbakan'dan Çiller'e kadar. Birçok devlet adamı ile dostane ilişkileri vardı. Bunlarla birçok önemli meseleye vâkıf oldu. Birçok olayın perde arkasına şahitlik etti. Ama gazeteciliği sır pazarlamacılığı olarak algılamadı. Vatanın ve milletin birliği dirliği onun her şeyiydi.. Kişisel menfaat peşinde koşmadı. Bu dünyadan ahirete, sırlarıyla birlikte gitti. Hayallerin gerçek oluyor Yalçın abi, sen medeni bir Türkiye'nin yüzüydün, Toplumun her ferdinin huzurlu ve mutlu olmasını isterdin. Her gülen bir yüz sana mutluluk verirdi... Halkın derdi senin derdindi. Onlarla ağlardın, onlarla gülerdin. Senin bu hayallerin şimdi gerçek oluyor. Türkiye Avrupa Birliği yolunda, Enflasyon düştü, işsizlik azalıyor. Halkımız fakirlikten yoksulluktan kurtuluyor. Senin özlediğin Türkiye'ye adım adım ilerliyoruz. Türkiye örnek bir ülke olsun isterdin. İnşallah o da gerçekleşecek. Dünyanın sayılı ülkeleri arasında olacağız. İdeallerini yaşatacağız Rahmetli Yalçın abiden öğreneceğimiz daha çok şey vardı. En verimli çağında kaybettik. Şimdi bize düşen en büyük görev; İdeallerini genç nesillere aktarmak. Yozlaşmaya başlayan Türk medyasını ancak böyle ayakta tutabiliriz. Nur içinde yat, mekanın cennet olsun, Yalçın abi.