12 Eylül darbe şartlarının etkisi ile hazırlanan mevcut Anayasadan herkes şikâyetçi. Bugüne kadar birçok değişiklik yapılmış olmasına rağmen bu Anayasanın 'vesayetçi-antidemokratik' yapısına dokunulamadı. Mevcut anayasa yüzünden Türkiye-AB müzakere süreci tıkanma noktasına geldi. Mevcut anayasanın varlığı reform yapılmasına izin vermiyor. Ayrıca Türkiye'nin ekonomik olarak kişi başına milli gelirde 10 bin doların üzerine çıkması için mevcut anayasayı değiştirmesi gerekiyor. İktidar partisi kendisine açılan kapatma davası nedeniyle yeni bir anayasa yapamadı. Ama darbe anayasasının ruhunu değiştiren bu anayasanın değiştirilmesini engelleyen muhafız konumundaki kurumları hukuk içine çeken ve bireysel hak ve özgürlüklerin çıtasını yükselten 26 maddelik önemli bir değişikliği yapıp milletin önüne getirdi. Buna millet 'Evet' veya 'Hayır' diyecek. Millet nasıl bir karar verirse sonuçlarına hep birlikte saygı duyup katlanacağız. Ben 'Yetmez ama evet' diyenlerdenim. 'Hayır' diyenlerin kararına da saygı duyuyorum. Ancak referandum nedeniyle siyasetçilerin meydanlarda bilerek veya bilmeyerek insanlara yanlış bilgi vermesini kınıyorum. Yanlış bilgi veren siyasi liderlerden biri Sayın Kılıçdaroğlu. Bilerek yanlış bilgi veriyorsa zamanla millet nezdindeki inandırıcılığını kaybedecektir. Kılıçdaroğlu, 'Bu paketle iktidar yargı üzerinde vesayet oluşturacak' diyor. Bu doğru değil. CHP, Sayın Kılıçdaroğlu'nun da altında imzası bulunan bir dilekçe ile bu itirazını Anayasa Mahkemesine taşıdı. Yüce Mahkeme bu itirazı reddetti. Gerekçeli kararında, "AYM ve HSYK'nın yapısının değiştirilmesi TBMM'nin takdirindedir" dedi. CHP'nin 'Yargıyı siyasallaştırıyor' tezinin tam tersine 'Hukuk devletinin güçlendirilmesine yönelik bir adımdır' diyor. Yapmayın Kemal Bey, iktidarlar ve devlet kurumları bugünkü HSYK üzerinde daha etkili değil mi? Bakanın HSYK'daki mevcut yetkileri artıyor mu, azalıyor mu? Bugün müsteşar olmadan kurul toplantı bile yapamıyor. Yeni yapıda kurul 3 daireden oluşuyor. Bakan bu dairelerin kararlarında oy kullanamıyor. Eğer bu dairelerin kararlarına bir itiraz olursa, bu itirazları değerlendirecek olan genel kurulda oy kullanma hakkına sahip. 22 kişide 2 oy neyi değiştirecek. 10 üye birinci sınıf mahkemelerden seçilerek geliyor, bunlar en az 15 yıllık yargıç. 5 üye Yargıtay ve Danıştay'dan doğrudan geliyor. Bir üyeyi de hepsi yüksek yargıç olan Adalet Akademisi seçip gönderiyor. Yani 22 üyeden 16'sı yargıç. 4 üyeyi ise hukuk fakültelerinin öğretim üyeleri ve avukatlar arasından Sayın Cumhurbaşkanı görevlendiriyor. Sizin iddianızı baz alarak farz edelim ki, bakan ve müsteşar ile cumhurbaşkanının seçtiği 4 üye iktidar yanlısı tutum sergilesin. 22 üye içinde 6 üye, alınacak kararda nasıl etkili olacak? Her üyenin bir oy hakkı var. Eğer birinci derece mahkemelerinden seçilecek üyelerden şüpheleniyorsanız korkmayın, bu iktidar 7 yıldır iş başında 7 yıl önce işe başlattığı bir yargıcın HSYK'ya aday olması için daha en az 8 yıl var. Ayrıca merak etmeyin YARSAV bu 10 üyenin seçimi konusunda üzerine düşeni yapar. Üyeleri bu şekilde belirlenen bir HSYK'ya iktidar nasıl müdahale edecek anlatın, biz de anlayalım. Mevcut yapıya genelkurmay başkanından tutun da, eski adalet bakanlarına kadar herkes müdahale etmiş. Kemal Bey, ayrıca 'İktidar yargıyı kontrol altına alacak' diyorsunuz, siz AK Parti'nin ömrü billah iktidarda kalacağını peşinen kabul etmiş olmuyor musunuz? Yarın aynı konuyu incelemeye devam edeceğiz...