Yeni dönemde TSK'dan beklentiler

Her ne kadar TSK'nın ülke meselelerine bakışı, hassasiyetleri ve tehdit algılamaları kurumsal olarak aynı olsa da çözüm, yol ve yöntem seçimi komutana göre farklılıklar gösterebilir. Halk deyimi ile "Her yiğidin bir yoğurt yiyiş tarzı vardır." Genelkurmay Başkanlığına gelen Orgeneral İlker Başbuğ döneminde de TSK'nın uygulamalarında bazı yenilikler beklemek doğaldır. Ben bu döneme ilişkin beklentilerimi okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Önce kendi meslek alanımla ilgili beklentimi belirteyim. Hem Genelkurmay Başkanlığı hem de diğer devlet kurumları akreditasyon uygulamasına artık son vermelidir. Demokratik bir ülkede bu uygulama sırıtıyor artık. Basın-yayın kuruluşları da TSK'yı yıpratmaktan vazgeçsin. Ordunun ve adaletin yedeği yok. Eleştirmek ayrı bir şey, maksatlı olarak yıpratmak ayrı bir şey. İkinci beklentim TSK'nın terörle mücadele konusunu, tehdit marjinal hale getirilinceye kadar birinci gündem maddesi olarak algılaması, mesaisini, gayretini ve vaktini bu mücadeleye ayırması. Terörle silahlı mücadelenin profesyonel unsurlarla aralıksız ve kararlı bir şekilde yürütülmesi, silahlı mücadelenin dışındaki yöntemler konusunda başta hükümet olmak üzere tüm devlet kurumları ile uyumlu ve topyekun mücadelenin koordinasyonu ve bu mücadelede yöre halkının desteğinin kazanılması konusunda hükümetlerin cesaretlendirilmesi atılabilecek bazı adımlardır. Bölgeye ilişkin demokratik, kültürel ve ekonomik reformlar desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. Bu dönemde TSK'dan en önemli beklentim kurumun Türkiye'nin AB projesine açık, net ve kararlı bir şekilde destek vermesi ve AB reformları konusunda siyasetçileri cesaretlendirmesidir. AB projesi bir devlet projesidir, Türkiye'nin AB'ye tam üye olması en önemli milli hedeflerimizden birisidir. Bu milli hedefin gerçekleştirilmesi konusunda TSK engel değil bilakis teşvik edici olmalıdır. Çünkü AB projesi, Türkiye'yi bölücülük ve irtica tehdidinden koruyabilecek tek yoldur. AB'ye tam üye olmuş bir ülkede din esaslarına dayalı bir rejim arayışına asla hayat hakkı yoktur. Bu yeni dönemde TSK'dan emekli olan personelden de beklentilerim var. Lütfen emekli olduğunuzu fark edin ve huzurla emeklilik hayatınızı yaşayın. Görevdeki insanları rahat bırakın. Siyaset yapmak istiyorsanız bir siyasi partiye üye olup o çatı altında mücadelenizi sürdürün. Faaliyetlerinize TSK'yı alet etmeyin. Yeni dönemin ülkemiz açısından, demokrasimiz ve ulusal güvenliğimiz açısından hayırlı olmasını diliyorum.