22 Temmuz seçimlerinden yüzde 47'lik bir halk desteği ile çıkan ve Sayın Gül'e Çankaya yolunu açan AK Parti'den kurtulma yollarını arayanların planları bugüne kadar tutmadı. Merkeze oturan bu siyasî hareketi yargı yolu ile devre dışı bırakma girişimleri de sonuç vermedi. Bu partiden kurtulmanın yolunun sandıktan geçtiğini aslında bütün muhalifler biliyor. Ancak milletle bu partinin, özellikle de halkla Sayın Tayyip Erdoğan'ın gönül bağını kesmek zor iş. İrtica, şeriat, Malezya, İran korkuları yaymanın bir sonuç vermediği görüldü. Tüm muhalifler son bir şans olarak yerel seçimleri görüyorlar. Bu doğru bir tespit. Eğer AK Parti yerel seçimlerde ciddi bir oy kaybı yaşarsa ve büyük şehirleri rakip partilere kaptırırsa iktidarı tartışılmaya başlanır. Bunu iyi bilen AK Parti karşıtı medya ve rakip siyasî partiler yerel seçimlere asılıyorlar. Ama yanlış yerden, yanlış stratejilerle ve yöntemlerle asılıyorlar. Medyanın bir bölümünün geçmişte görülmeyen ölçüde âdeta bir siyasî parti gibi hareket etmesi AK Parti'nin işine yarıyor. Ayrıca muhalefet partilerinin kampanyalarını iftira, belgesi olmayan yolsuzluk iddiaları üzerinden götürmesi; seçmeni tüm muhaliflerin tek hedefi haline gelen AK Parti'nin yanına itiyor. İftira hem inancımızda günahtır hem ahlakî değerlerimiz açısından kötü bir davranıştır. Hem de evrensel değerlerce de hoş karşılanmaz. İftira günahların en ağırıdır. Hiçbir kutsal kitapta yeri yoktur. Araştırmadan, incelemeden ayağına basılmış birilerinin size gönderdiği abuk-sabuk iddiaları dosyalara doldurup koşa koşa medyanın karşısına çıkma modası başladı. Ben hayatım boyunca ihbarcılara hep şüphe ile baktım, mesafeli durdum. Doğru olan, etik olan iddianızı belgelemektir. Bir şahıs veya kurumla ilgili bir iddianız varsa araştırıp incelersiniz, kanıtlarınızı ortaya koyarsınız. Bir vatandaş olarak önce bu iddia ve kanıtları bir dilekçe ile Cumhuriyet savcılarına ulaştırırsınız. Kamuoyunu bilgilendirmek istiyorsanız, savcılığa müracaatınızdan sonra çıkarsınız medyanın karşısına iddialarınızı kanıtları ile birlikte kamuoyu ile paylaşırsınız. Ahlakî olan yöntem budur. Ayrıca bu iddiaları öğrendiğinizde bunun üzerine en kısa zamanda gitmelisiniz. Yoksa bunları dosyalayıp seçim zamanını beklemek, seçim zamanı ortaya çıkarmak inandırıcı olmaz. Şu anda yapılanlar, seçim öncesi kafaları bulandırmak, seçmende şüphe uyandırmak, iftara atıp iz bırakmaya çalışmak. Peki, kardeşim bu yolsuzluk iddialarını açıklamak için neden seçimi beklediniz? Neden savcılıklara suç duyurusunda bulunmadınız? Kadir Topbaş'ın, Melih Gökçek'in dokunulmazlığı yok ki...