Yeter artık işin ayarını kaçırmayın!

A -
A +

 Gezi Parkı'nda ilk gün olup bitenler yanlıştı. Daha sonra İstanbul Valisi'nden Belediye Başkanı'na kadar tüm yetkililer bu yanlışı fark ettiler. Başbakan Erdoğan ilk günkü polis müdahalesi ile ilgili olarak soruşturma başlattı. Ama o ilk günü Türkiye karşıtı dış güçlerle, AK Parti ve Erdoğan karşıtı muhalif cephe 'bilerek veya bilmeyerek' kol kola girdiler ve sonuna kadar kullandılar. Hâlâ da istismar etmeye devam ediyorlar. Reuters'den CNN'e kadar yabancı medya kuruluşları olayları çarpıtarak, abartarak dünyaya aktardı. Suriye'de her gün can veren yüzlerce sivili, Irak'ta her gün hayatını kaybeden yüzlerce insanı görmeyen yabancı medya, ülkemizde olup bitenlere nedense pürdikkat kesildi ve Türkiye'yi üçüncü sınıf bir demokrasi gibi dünyaya lanse etmeye çalıştılar, çalışıyorlar. Utanmadan, sıkılmadan "Tayyip Erdoğan Türkiye'de içkiyi yasakladı" tarzında yalan haberlerle işi kışkırtıyorlar.

Başbakan Erdoğan, olayı analiz ettiklerini ve elde ettikleri sonuçları dikkate alacaklarını söyledi. Başbakan olayı; Gezi Parkı olayı olarak izah etmenin, çevre hassasiyeti ile anlatmanın mümkün olmadığını düşünüyor. "Ne kimseye dayatma yaparız ne de kimsenin dayatmasına eyvallah ederiz" sözü ile illegal yapılara taviz vermeyeceklerini belirtti. Başbakan'ın şu sözü çok önemsenmeli ve meseleye buradan bakılmalıdır; "Meşru taleplere, demokratik hak taleplerine bugüne kadar nasıl kulak verdiysek, bundan sonra da yine dinlemeye, anlamaya, empati kurmaya devam edeceğiz."
Bu sözler sözü şiddete bulaşmadan legal yollarla dile getirilen taleplere karşı duyarsız kalınmayacağının açık ifadesidir. "Bu gençlerin neden bu tepkiyi verdiğini en ince noktalara kadar araştırıyoruz" sözü ise bunun ayrı bir kanıtıdır. Başbakan, 'sizi anladık, hassasiyetlerinizi not ettik, gereğini yapacağız. İllegaliteden uzak durun' çağrılarına rağmen; bu gösterileri devam ettirmekte ısrarcı davrananların, çevre hassasiyetinin dışında bazı amaçlar taşıdıklarına inanıyor. Çok haksız değil. Türkiye'nin uluslar arası güç ve itibarının hedeflendiğini, uluslar arası basın ve uluslar arası çevrelerin, sistematik olarak yanlış bilgilendirildiğini, art niyetli bazı medya kuruluşlarının devreye girmesiyle ülkemize yönelik bir saldırı yürütüldüğünü düşünüyor, Başbakan.
"Faizlerin yükseltilmesi, borsanın düşmesi, yatırımcıların ürkütülmesi, Türkiye'nin imajının bozulması gayretleri sistemli bir projeyle devreye sokuldu" diyen Başbakan, "İçeridekiler ile dışarıdakiler dayanışma içinde bunu yaptılar" görüşünde. Tüm açıklamalara, özürlere ve taahhütlere rağmen bu işte ısrar edilmesini, sandıktan çıkamayanların kendilerine alternatif yol arama gayreti" olarak görüyor. Başbakan, hem Gezi Parkı'nda, hem de ülkemizin çeşitli yerlerinde bu olayları devam ettirenleri, büyük fotoğrafı okumaya ve büyük oyunu görmeye, davet ediyor ve "Bu oyuna alet olmayın" çağrısında bulunuyor. Perde arkasında olayları yönlendiren aktörlere seslenerek, "Gençlerin arkasına saklanarak imtiyazları için mücadele verenler bu çirkin oyunlarına derhal son vermelidir" uyarısında bulunuyor. "28 Şubat'la, Cumhuriyet Mitingleriyle, 27 Nisan bildirisiyle istediklerini elde edemeyenler kendi kitlelerini sokağa dökerek emellerine ulaşmak istiyorlar" diyerek gösterilerin neden ısrarla devam ettirildiğine ve arkasında kimlerin olduğuna işaret ediyor.
Yeter artık kabak tadı verdi. İşin ayarını kaçırmayın artık.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.