Yok yere tartışma çıkarmak

A -
A +

Türkiye 3 Ekim ile AB sürecine kilitlendi. Tüm kurum ve kesimler bu hedef için çalışıyor. Yüce Önderimizin Türkiye Cumhuriyeti kurulurken hedef belirlediği "muasır medeniyet seviyesi"nin en somut karşılığı olan AB'ye tam üyeliğe karşı çıkacak en son kurum elbette Türk Silahlı Kuvvetleri'dir. Buna karşılık bir bardak suda fırtına çıkarmaktan medet umanlar İç Hizmetler Yönetmeliği'nin 35. Maddesini yok yere gündeme taşıyıverdi. Öncelikle ifade etmek isterim ki TSK'nın 1961'den beri yürürlükte olan 35. Maddesinin yeni bir şeymiş gibi tartışmaya açılmaya çalışılmasını yadırgadım. Niçin yadırgatıcı? Bu tartışmayı yadırgayan sadece ben olmadım. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'nun açıklamasını bu bakımdan önemsiyorum. "O madde bu haliyle zarar vermez ve Anayasa'nın üzerinde yorumlanamaz. Bütün mesele demokrasiyi kuralları içinde çalıştırmaktır, hazmedebilmektir. Bu hüküm darbeye, ihtilale izin vermez; askerin fiili bir duruma geçmesine imkan tanıyan bir düzenleme olarak yorumlanamaz. Bu hüküm olmazsa da fiili durum yaşanabilir. Hangi darbe hukukilik taşır ki. Birileri bu maddeyi darbeye meşruiyet için kullanabilir; ancak bu olmazsa ne olacaktı? Darbeler yapılmayacak mıydı? Bu hükmü genel olarak askerin görevinin tarifi görmek lazım. Değiştirilmesinin önemi yok. Bu tartışma nereden çıktı onu da bilmiyorum" diyen Kuzu, tartışmanın abesliğini her açıdan ortaya koyuyor. Yok yere tartışma çıkartıp puan toplamak isteyenlerin biraz sağduyulu olması halinde bile meselenin kağıt üstünde değil zihniyetle ilgili bir şey olduğunu anlaması işten bile değildir. TSK sağduyulu Buna karşılık TSK'dan farklı bir ses, farklı bir yorum mu gelmiştir? Elbette hayır. Sanki demokrasi ya da AB konusunda bir soru işareti, bir şüphe, bir gerilim mi vardır ki çözüm olarak 35. Madde'nin değiştirilmesi öngörülmektedir. Türkiye'de bütün kurumlar görevlerinin, sorumluluklarının ve yetkilerinin farkındadır. Hal böyle iken gündemde yer almak için olmayacak polemiklere bel bağlamanın ne anlamı olabilir ki? Neyse ki TSK, Sayın Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Hilmi Özkök başta olmak üzere böyle polemikleri kaale almayacak kadar sağduyulu. Sayın Özkök, olmayacak bir tartışmaya yol açmayacak kadar açık ve net bir tavır takınarak taşıdığı rütbenin hakkını vermiş ve meselenin dallanıp, budaklanmasını, farklı ve yanlış mecralara sapmasını kesin bir şekilde engellemiştir. 3 Ekim'de başlayan AB müzakere sürecini kolaylaştıracak olan da zaten böylesi bir sağduyu ve serinkanlılık değil midir? Bizi AB'ye tam üye yapacak vizyon da bu değil midir? Herkesin, her kesimin bu tavırdan çıkarması gereken bir ders var.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.