Yüz yıllık sorun bitsin artık

A -
A +

Beş aylık zorlu pazarlıktan sonra Ermenistan'la problemleri çözmeyi hedefleyen protokoller 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde açıklandı. Aslında nisan ayında parafe edilen bu protokoller Ermenistan'daki aşırı milliyetçilerin, diasporanın ve Azerbaycan'ın tepkileri üzerine geciktirildi. Rusya'nın ve Amerikan'ın da ilk kez bu sorunun çözümüne samimi destek vermeleri nedeniyle süreç gelişti. Rusya'nın samimi gayreti olmadan ne Ermenistan'ı ne de Azerbaycan'ı masaya oturtup sonuç almak mümkün olamazdı. Rusya, o coğrafyada hâlâ belirleyici en önemli aktör. AK Parti hükümetinin ve Sayın Başbakan'ın Rusya ve Putin ile geliştirdiği olumlu diyalog Türk-Rus ilişkilerinde karşılıklı güven duygusunu geliştirdi. Bu güven ortamı zedelenmez ise Kafkasya'daki birçok kördüğüm Türkiye ve Rusya'nın katkıları ile çözülebilir. AK Parti'nin iktidara geldiği Kasım 2002'den bu yana Türkiye'nin "komşular ile sıfır problem" stratejisinin doğru ve etkili bir strateji olduğu birçok örnekle kanıtlandı. Suriye örneği, Irak ve İran örneği. Yunanistan örneği gibi. Türkiye-Ermenistan arasındaki sorunlar köklü ve yıllardır iki ülkeye de her alanda zarar veren sorunlar. Bugüne kadar hiçbir iktidar halının altına süpürülüp bekletilen bu sorunlarla uğraşmaya cesaret edemedi. Sorunlar görmezlikten gelindi. Ama bu sorunların yüzünden Türkiye uluslararası platformlarda sıkıntılı dönemler geçirdi. Bu sorunlar her uluslararası platformda Türkiye'nin karşısına engel olarak çıkartıldı. Bu sorunlar yüzünden ülkemiz büyük fırsatlar kaçırdı. Bu sorunların hem ülkemize hem de Ermenistan'a çok büyük ekonomik ve diplomatik maliyetleri oldu. Azeri-Ermeni savaşı ve savaştan sonra Dağlık Karabağ'ın Ermenistan tarafından işgal edilmesi ile birlikte iki ülke arasındaki sorunların artık çözülemeyeceği fikri güçlendi. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bir futbol maçı bahanesi ile Erivan'a yaptığı ziyarette resmen başlattığı barış çabaları ile işte bu günlere gelindi. Bu atılan adımları Batı dünyası, "Yüzyıllık düşmanlığı sona erdirecek adım" olarak değerlendiriyor. Türkiye'deki muhalefet ve Azeri kardeşlerimiz biraz kaygılı. Bence bu kaygıya gerek yok. Sınırların tanınması, diplomatik ilişki kurulması ve kapıların açılmasını kapsayan bu protokole üçüncü bir ülkeyi kapsadığı için Ermenistan'ın Karabağ'dan çekilme şartını teknik olarak koyma şansı yoktur. Türkiye, protokolleri paraf etmeden önce Erivan'dan Karabağ için söz almıştır. Karabağ konusunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Bakü'ye verdiği güvenceler devam ediyor. Kim ne derse desin, Karabağ anlaşmazlığı bu sürecin bir parçası. Başbakan'ın "Meclis onayı olmadan yürürlüğe girmez" açıklaması da Karabağ sorununa işaret ediyor. Dağlık Karabağ sorununun çözümünde bir ilerleme sağlanmaz ise hükümet protokolü, Meclis onayına sunmayacaktır. Bu protokoller bizim, Ermenistan'ın ve Azerbaycan'ın kamuoylarında tartışılacaktır. Başlatılan bu sürecin sabote edilmemesi, çok önemlidir. Azeri dostlarımız Türkiye'ye güvenmelidir. Biz onları hiç yarı yolda bırakmadık. Orası bizim ikinci vatanımızdır. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi tüm bölge ülkelerinin hayrınadır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.