Çağdaş düşünürler bilim adamı ile bilimcileri ayırıyorlar.. Bilim adamı saf bilimle uğraşır, uygulamalı buluşlarını teknokratlara bırakır.. Bilimciler ise kendi ideoloji ve eğilimlerine göre teori üretirler.. Sosyal bilimlerdeki teori bolluğu bu çarpıklığın eseridir.. Ekonomide, hukuk ve sosyolojide teori üretmek daha kolayına gelir bilimcilerin.. Hele bir de politikaya bulaşmışlarsa sık sık toplum mühendisliğine özenirler.. İZM'cidirler: Marksizm, Sosyalizm, Faşizm, Nazizm hep bu bilimcilerin buluşudur.. Yasaları ve bürokrasiyi besleyen yönetmelik tekniklerini istedikleri gibi uzatıp kısaltırlar.. Bunları bilimsel kılıflar altında icra ederler.. Bilimci adalete, hak ve hukuka göre değil, yasaların boşluklarına veya doluluklarına göre yeni ictihatlar türetir, topluma istedikleri gibi yön vermeye çalışırlar.. Bilimciler, bilimin ağır ve yoğun çalışma gerektiren, sabır isteyen ve her aşamada özeleştiri bekleyen karakterinden çok, pratik zekânın zorladığı konformist sularda kulaç atarlar.. Ciddi kaynaklara baş vurmaktan çok günlük politika rüzgârlarına yelken açmaları bundandır.. Önceki toplum mühendislerinin döşediği bilimsel (!) raylar üzerinde kayma kolaylığı onlara daha cazip gelir.. Hukuk devletinden çok, devletin hukukunu savunur görünürler.. Tabii bilim adına.. HHH Bir başkadır bilimcilik.. Vaktiyle bilimperestliğe özenen August Comte o kadar bilimciydi ki, bilimi dinleştirecek ve ilmihal yazacak kadar ileri gitmişti.. Ne gariptir ki okullarımızda hâlâ onun saçma sapan üç hal kanunu okutulur.. Bilimcilerimiz üniversite sıralarında da yakasını bırakmamışlardır August Comte'un.. Bizim bilimcilerimiz son yüzyıl içinde August Comte da dahil pozitivist cereyanların, Kuvantum mekaniği ve Einstein'in görecelik devrimleriyle nasıl geçersiz hale geldiklerini henüz idrak etmiş değiller.. Kaldı ki Kuvantum ve Einstein fiziği de çok kısa bir zamanda yeni bilimsel devrimlerle birer paradigma olarak bilim tarihinin arşivlerinde kalacak.. Korkarım içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda da bu bilimciler yakamızı bırakmayacaklar.