Fizik ve tasavvuf

Kuvantum fiziği ister istemez insanı tasavvuf alemine götürüyor.. Aşırı bilimciler, yani bilimperestler pozitivistler bizim bu görüşümüze şiddetle karşı çıkarlardı.. Bugün de karşı çıkacak kafalar kalmıştır ama eskisi kadar şiddetli değil.. Tabii ben batı bilim dünyasından söz ediyorum... Batı bilim dünyası artık eskisi kadar katı tutumlu değil.. Özellikle teorik fizik alanında matematiği de aşan açılımlar söz konusu.. Rahmetli Feza Gürsey "Teorik fizik bugünkü matematik çalışmaları yetersiz buluyor, daha ileri boyutları kazanması gerekir" diyordu.. Kuvantum artık günlük hayatımıza girdi.. Artık ne kartezyen mantık, ne de Newton fiziği eski katılığında ısrarcı değil.. Bugünkü bilim kuvantum fiziğinin günlük hayatımıza girdiğini eski bilimsel taassubun yıkıldığını kabul ediyor.. Kuvantumun artık günlük hayatımıza girdiğini, bütün sosyal alanlarda kendisini kabul ettirdiğini, eğitimde, sosyal yaşantımızda ve iş hayatımızda devrimsel değişimlere sebep olduğunu tartışabiliyoruz.. Artık katı sosyalizmin, marksizmin ve pozitivizmin eskisi kadar gücü yok.. Yıllarca bu izmlerin baskısı altında yetiştirildiğimiz için, ne Karl Gustav Jung gibi bir psikologtan haberimiz oldu, ne de bir Karl Popper ve Hayek'ten.. Biz izmlerle yaşatan baskı rejimlerinden çok çektik.. Herşeyi sebep ve sonuç münasebetiyle açıklayan nedensellik ve gerekircilik (Determinizm) ilkelerinin mutlak bir geçerliliğinin artık kesin olmadığını tabiatdaki olaylardan da açıkça gözlemliyoruz. Atomaltı, Heisenberg'in de dediği gibi indeterminist olaylarla dolu.. Sebep ve sonuç orada belli değil. Filozof Schelling "Tanrı sebepsizliktir" diyor. Schelling, "Lemyelid velemyuled" diyor fakat kelime-i şahadet getirmediği için müslüman olarak ölmüyor. "Hoşca bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen/ merdüm-i didede ekvân olan âdemsin sen"