Kamusal alan

A -
A +

Bir yazımda, laikliği 100 yıl tartışıp tanımlayamayan başka bir millet yok demiştim. Şimdi de, başımıza "kamusal alan" belâsını çıkardılar. Belâ diyorum; çünkü, bu kavramı da uzun süre tartışacağa benziyoruz... Galiba bizim toplumsal arketiplerimiz ve entellektüel(!) fantezilerimiz böyle gerektiriyor... Çünkü, toplum olarak tarifler üzerinde anlaşmak yerine, tartışmayı; daha doğrusu anlaşmamak üzere anlaşmayı tercih ediyoruz. Kamusal alan belâsını kim ve kimler başımıza belâ ettiyse, "Allah iyiliklerini versin" diyorum; "Rabbim sağduyu versin" diyorum. Kamusal alan sorunu, Türkiye'nin gündemine öyle oturacaktır ki, aydın geçinen çevrelerin "mal bulmuş Mağribî" gibi, dönüp dönüp tartışacağı bir konu olacaktır artık... *** Bakın medyamız ne ilginç konular bulacaktır bu "kamusal alan" üzerine, ne fanteziler döktürecektir, göreceksiniz... Bir pasaport polisi, havaalanında yurda giriş yapan başörtülü bir hanıma, "Burası kamusal alandır, başınızı açmadıkça size giriş veremem" derse, o yolcu hanım geldiği ülkeye mi gönderilecek, yoksa yurda girmekte ısrar ettiği için gözaltına mı alınacaktır?.. Haydi... İşin yoksa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne git... Tabii, ben bir hanım derken, yurt dışında yaşayan iki milyon başörtülü hanımlarımızın yurda girişte maruz kalacakları durumu düşünüyorum... Kaldı ki, bundan böyle, başörtülü hanımları görmezlikten gelip, yurda girişlerine müsaade ettiler diye pasaport polisleri de suçlu sayılabilirler... Dedim ya... Başımıza "kamusal alan" diye bir iş çıkardık, tepe tepe kullanırız artık...

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.