Kerkük ve Musul kurtlar sofrasında

Yıllar yılı Irak'taki Türkmenler'i ihmal edişimizin cezasını çekiyoruz. Daha da çekeceğiz.. Milli mücadeleden yeni çıkmış bir Cumhuriyetin, 1926'lı yıllarının makûs şartlarında Musul ve Kerkük Türkmenleri'ni ihmal etmesi belki o tarihte mazur görülebilirdi. Ama onları 80 yıl kendi kaderleriyle başbaşa bırakmanın ihmalini hiçbir gerekçe affettiremez.. Kerkük ve Musul, Fransa'nın onbin kilometre ötesindeki Quebec değildi, yanıbaşımızdaki kendi topraklarımızın uzantısında bir toprağımızdı.. Fransa'nın Quebec'e gösterdiği ilginin binde birini yanıbaşımızdaki Türkmenlere gösterememenin şimdi cezasını çekiyoruz. Bugün onların korunmalarını Amerikalılardan rica etmemiz hazin değil mi? Kerkük ve Musul dediğimiz Osmanlı vilâyeti Bağdat'ın kenar mahallelerine kadar uzanan bir Türkmeneli toprağıydı.. Bugün bile Bağdat'ın içinde 300 bin Türkmen yaşıyor, belki daha fazla.. İmam-ı A'zam Külliyesi'nin çevresinde binlerce Türkmen ailesi yerleşmiş.. Bundan 50 yıl öncesine kadar Kerkük'te bir tek Arap ailesi dahi yoktu.. Talihsizliğe bakın ki, bugün Kuzey Irak'ın paylaşımında Kerkük, Türkmenlerin yanısıra Kürtlerin, Arapların, Asurîlerin, yerleştiği kozmopolit bir vilâyet olarak düşünülüyor. Ne hazin değil mi? Şimdi Kerkük ve Musul kurtlar sofrasında.. Biz ise sâdık bir seyirci gibiyiz..