Mektepli aydınlarımız, 300 yıllık çağdaşlaşma, modernleşme maceramızda "izm"le biten her düşünceyi, her öğretiyi bilimsel doğru, kesin gerçek olarak algıladılar. Gerçek bilim adamlarımızı tenzih ederim; ama, halk arasında "entel" sözcüğü haklı olarak bu mektepli aydınlar için uydurulmuştur... Marksizm'i bilimsel sosyalizm olarak tercüme edenler de mektepli aydınlardı, Darvinizm'i bilimsel bir gerçek olarak benimseyenler de... Oysa, biri öğreti, öteki de bir hipotezdi. Bizde, mektepli aydınlardan daha bol bir şey olmadığı için, "izm"le yaşama, "izm"le kalkıp oturma alışkanlığı çağdaşlaşmamızın, modernleşmemizin bir simgesi, kozmetik kültürümüzün de bir parçası haline geldi. Oysa Latince'den alınan bu ek, belli bir görüşü, belli bir öğretiyi içeren dogmaları, tabuları simgeliyordu... Dogmalar ise, bilimin ve bilimsel araştırmaların baş düşmanı, insanlığın baş belâsı idi. İzm'ler bu özellikleriyle, mektepli aydınlarımızın iltica ettiği pragmatik (!) bir alan oldu. Bir doktrini, ispatlanmamış bir teoriye taraftarlığı anlatan bir "ek". Bu eki kuyruğuna takan her kelimenin bilimsel, çağcıl ve modernlik sıfatına mazhar olması, yalnız bizim mektepli aydınlarımıza has garabetlerdendi... Zamanla, bu izm'ler sosyal hayatımızı o derecede etkiledi ki, bilimsel dayanağı olmayan her doktrin, dahası her gramatik cümle yapısı sonuna bu üç harfi ekledi mi, bilimsel kimlik (!) kazanır hâle geldi. İzm'ler. bilimselliğin kılıfı olmuştu... Her fikir, her tumturaklı cümle onunla bilimsel gerçek olarak karşılanıyor, ideolojiler bilimsellik, çağdaşlık iddiasıyla sürülüyordu piyasalara... Neticede izm'ler, karşıt izm'lerle çarpışıyor, insanlar birbirlerine karşı cephe alıyor, sonuçta toplumsal yapı çatırdıyor, demokrasi adı altında, birbirini düşman gören, acımasızca suçlayan partiler, dernekler kuruluyor, kıraathaneler, lokaller açılıyordu... İşte bu izm'lerin güdümünde, bilimsellik, çağdaşlık ve dogmalarla modern kimlik görüntüsüne kapılan ve geçinen mektepli aydınlar üretildi... Medyamızın, siyaset dünyamızın ve üniversitelerimizin büyük bir bölümü hâlâ bunların elinde... Birkaç nesli bu izm'lerin peşinde koşturdular... Ve yazık ki, hâlâ koşturuyorlar... Talihsizlik burada...