Stratejik derinlik

A -
A +

Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu diyor ki: "Türkiye'nin bir stratejik teori eksikliği var." Doğrudur. Bu eksikliği şöyle anlatıyor Davutoğlu: "Gerek böyle bir teorinin oluşmasında, gerekse stratejik planlamada temel mesele, ülkelerin 'güç' tanımlamasıdır. Tarih, güç tanımlamasındaki hesap hatalarının yol açtığı facialarla doludur. Bir ülke acaba gücünü nasıl hesap eder? Bu güç, strateji uzmanlarının "Güç Denklemi" adını verdikleri bir matematik yöntemle hesaplanıyor... Bu denklemde coğrafya, nüfus ve kültür "Sabit Veriler"i, ekonomik, teknolojik ve askeri kapasiteler "Potansiyel Veriler"i kapsıyor. "Stratejik Zihniyet", "Stratejik Planlama" ve "Siyasi İrade" bu denklemi tamamlıyor. Elbette, şartlar değiştikçe bu hesabın da yenilenmesi gerekiyor... Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasında ve çeşitli stratejik hatların kesişme noktasında yer alan Türkiye, coğrafi konumu nedeni ile dünyada meydana gelen pek çok problemden doğrudan etkilenmektedir. NATO ve Varşova Paktı arasında 1990'lara kadar devam eden "Soğuk Savaş" döneminin dış politika anlayışına sahip diplomatlarla işimiz çok zor... Soğuk Savaş sonrasının hızlı gelişmeleri karşısında, dış politikada "Dinamik Senaryolar" üretemiyoruz... Simulasyon yapacak kadrolarımız yok... Çünkü, fikrî altyapımız ve stratejik teorimiz yok!.. Bu teori eksikliğinin neden olduğu belirsizlikler, büyük kaynak ve zaman kaybına yol açıyor... Dışişleri Bakanlığı zaman zaman stratejik planlamalar yapıyor... Ancak, kurumsal uygulama ölçeğinde kalan ve hiçbir teorik temele sahip olmayan bu çalışmalar, toplumsal katkı ve destekten yoksun kalıyor. Güçlü ülkeler, dış politikalarını sadece Dışişleri Bakanlıkları eliyle oluşturmuyorlar... Büyük devletler, topyekûn devlet kurumlarının yanı sıra, sivil unsurlardan da yararlanıyorlar. Teorisi olmayan bir stratejik planlama olabilir mi? Türkiye hâlâ, dünyanın yeni ve dinamik şartları karşısında, kendini ve dünya üzerindeki konumunu yeniden tanımlayamadı... Türkiye, tarihi ve stratejik derinlikleri arasında yeni ve anlamlı bir bütün oluşturmak ve bunu coğrafi derinlik içerisinde hayata geçirmek zorunda. Aksi taktirde, kendi dışında oluşturulan stratejilerin edilgen bir aktörü olmaktan ileriye gidemez. Böylesi edilgen bir anlayıştaki Türkiye, tarihin üzerine yüklediği ve jeostratejik konumunun gerektirdiği hamleleri gerçekleştiremez.. Milletin hafızasını dışlamayan bir stratejimiz olmalı..." Davutoğlu, "Stratejik Derinlik" adlı kitabında bunları anlatıyor... Tabii anlayana...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.