Üzeyir Garih

Üzeyir Garih'in hunharca öldürülmesi âdî bir cinâyet gibi gösteriliyor.. Birçokları gibi ben de bu yorumlara inanmıyorum. Ancak bu bıçaklı saldırı, âdî bir cinayet, ya da profesyonel bir örgüt, bir gizli servisin işi bile olsa, beni yine de düşündüren noktalar başka. Asıl ilgilendiren tarafı sevgili Garih'in 72 yıllık hayatıyla, topluma, bu toplumun değişik kesimlerine, yakın çevresine verdiği metafizik ürpertiler, metafizik mesajlar.. En yakın dostu, İshak Alaton: "O mü'min bir insandı, inançlı bir insandı, dinler üstü bir insandı" diyor.. İshak Bey burada "dinler üstü bir insandı" derken bence "her üç dine de inanıyordu" demek istedi. Garih'in "Peygamber efendimiz" demesi bunu kanıtlamıyor mu? Kanlı ceketinde bulunan Cevşen'i nasıl yorumlayacağız. Garih'in kanlı ceketinde bulunan duaları başka türlü nasıl izah edebiliriz? Acaba hanımı ve oğlu sevgili Garih'in bu metafizik tırmanışlarından haberdar mıydılar? Mareşal Fevzi Çakmak ile Küçük Hüseyn Efendi'nin kabirlerini ziyaret etmek için her Cumartesi günü Eyüp mezarlığını ziyaret ettiğini en yakın arkadaşlarından Can Kıraç'tan öğreniyoruz. Ya Küçük Hüseyin Efendi'nin kabrini yaptırmasını nasıl izah edeceğiz.. Yanında 30 yıl çalışmış Cemal Cumalıoğlu'na "bunu kimseye anlatma" demesi? Cemal Cumalıoğlu ne muhterem bir insan ki, bu sırrı 30 yıl kalbinin derinliklerinde saklamış.. İki mü'min arasında yaşayan bir emânet. Onun analitik düşünce yapısından, insanlarla kurduğu samimî ve uzlaşıcı münasebetlerinden ve bu ülkeye yaptığı hizmetlerden, iş hayatından ve dış münasebetlerimizle ilgili sonuç alıcı temaslarından, hitabetinden, nüktedanlığından bahsetmek isterdim ama dolu dolu anlattılar.. Beni daha çok onun tarihle barışık Osmanlılığı ve muhafazakâr görüşleri ilgilendirdi... Köklü ve "ötelere" uzanan bir iş adamının manevî değerlerle beslediği bu ruh sizin de dikkatinizi çekmiyor mu? En güzel sözü, yine İshak Alaton söylemiş oldu: "O, bir mü'mindi.."