söz der ki

A -
A +

söz der ki söz der ki "-Eleştiriyi kabul etmeyen, başarısına inandıracak kimseyi bulamaz..." (...Tatlının arkasından gelen çayın ilk yudumunda ettiği müthiş S.Ö.Z.leri) tuzaktan kumanda (...SHOW TV / Evcilik Oyunu) OZAN: Yeni evli bir kadın 10 günde işe gider mi?... NİLAY: Ben maddi özgürlüğümü kendim sağlıyorum kaç yaşımdan beri! OZAN: Ama biz evliyiz, böyle hareket etmemen lazım... NİLAY: Bu da bir sevgi göstergesi Ozan... *** NİLAY: Her şeyi paylaşmıyoruz... OZAN: E hayatı paylaşıyoruz... NİLAY: Ama duygularını paylaşmıyorsun... OZAN: Duygu derken? bir film diyaloğu "-Hayatına kimseyi sokma ki; polis baskını olacağını hissettiğinde 30 saniye içinde her şeyi bırakıp gidebilesin..." (...Mexico filminden) hayata dair... (...Cherie Carter-Scott / Dünyayı Kullanma Kılavuzu) Size bir vücut verilecektir. Onu beğenebilir ya da ondan nefret edebilirsiniz, ancak kesin olan bir şey varsa o da ömrünüzün geri kalanı boyunca ona sahip olacağınızdır. ... Hatalar yoktur, yalnızca dersler vardır. Büyümek bir deneyim sürecidir. "Başarı" kadar "yenilgiler" de bu sürecin bir parçasıdır. ... Bir ders öğrenilene kadar tekrar edilir. Bu ders, ta ki siz öğrenene kadar size çeşitli biçimlerde anlatılır. Ancak ondan sonra bir sonraki derse geçebilirsiniz.. ... Eğer kolay dersleri öğrenemezseniz bu dersler giderek zorlaşırlar. Dışsal sorunlar içsel durumunuzun kesin bir yansımasıdır. İçsel engelleri ortadan kaldırdığınız zaman dış dünyanız değişir. Acı, evrenin sizin dikkatinizi çekme şeklidir. ... Davranışlarınız değiştiği zaman bir dersi öğrenmiş olduğunuzu anlarsınız.. Bilgelik egzersizdir. Bir şeyin bir parçası, hiçbir şeyin bir çoğundan daha iyidir. ... Doğru ya da yanlış yoktur, ama sonuçlar vardır. Ahlaki yaklaşımların faydası olmaz. Yargılamalar ise yalnızca davranış kalıplarını korumak içindir. Yalnızca yapabildiğinizin en iyisini yapın. ... Cevaplar kendi içinizdedir. Çocukların başkalarının rehberliğine ihtiyacı vardır; bizler ise olgunlaştıkça "Ruhun Yasaları"nın yazılı olduğu kalbimize güveniriz. ... Bildikleriniz duyduklarınızdan, okuduklarınızdan ya da size söylenenlerden çok daha fazladır. Yapmanız gereken yegâne şey bakmak, dinlemek ve güvenmektir. temel'in yeri Küçük yaramaz Temel'in teyzesi hafta sonunda onlarda kalıyormuş... Akşam hep birlikte otururlarken Temel teyzesinin yanına gitmiş, "Fadime Teyze" demiş; "-Sen niye bu kadar çirkinsin?..." Fadime Teyze bunu duyunca kıpkırmızı olmuş... Bu arada annesi hemen koşup Temel'i mutfağa çekmiş ve azarlamış: "-Sen teyzenle ne biçim konuşuyorsun?... Hiç öyle şey söylenir mi?... Çabuk şimdi git, ne kadar üzüldüğünü söyle, teyzenin gönlünü al..." Bunun üzerine Temel koşa koşa teyzesinin yanına gitmiş, "Fadime Teyze" demiş; "-Bu kadar çirkin olmana çok üzüldüm..." itiraf reyonu (...isim: arzum nur ...şehir: bilinmiyor ...yaş: hiç bilinmiyor) Eşim ve çocuklarımla markete alışverişe gittik ve bir anda 3 yaşındaki kızımızın yanımızda olmadığını fark ettim... Hemen eşime dönüp, "Kızım nerede" diye sordum... Marketin içinde tüm aramalarımıza rağmen 15 dakika içinde kızımızı bulamadık ve ben başladım ağlamaya... Hemen danışmanın yanına gidip bilgi verip anons yaptırmaya karar verdim... Tam durumu anlatmaya başladım bu sırada birisi eteğimi çekip duruyor... Ama ben o çaresizlikle hiçbir yere bakmayıp görevliye bana yardım etmesini istiyorum... En sonunda görevlinin, "Hanımefendi sakin olun, bakın bu çocuk size anne diyor... Kaybolmuş ve buraya getirdiler, sizin kızınız mı" diye sordu... Bir anda aklım başıma geldi ben orada 10 dakikadır derdimi anlatmaya çalıştığımı zannederken kızım ve görevlilerin benim deli olduğumu zannettiklerine emindim artık ve hemen olayı toparlamaya çalıştım... "Benim kızlarım ikiz (tabii yok öyle bir şey)... Ben bunun diğer ikizini arıyorum" diyerek kızımı aldığım gibi hemen kendimi dışarı attım ve eşime bu olaydan hiç bahsetmedim... (omer.soztutan@tg.com.tr - itiraf edin, rezil edelim...) bizim ora... Rivayet bu ya; zamanın birinde bizim memleketin akıl hastanesinden 400`e yakın hasta kaçmış, herkeste bir telaş, doğru başhekimde almışlar soluğu... Başhekim: Üzüldüğünüz şeye bak, bana bir düdük verin, personelden de 7-8 kişi gelsin kapıda buluşalım. En önde başhekim, elinde düdük, arkasına doğru sıralanmış personel herkes birbirinin peşini tutarak düdük eşliğinde tren yaparak şehre doğru ilerlemişler... Döndüklerinde 600 kişi kadar olmuşlar... Başhekim: Gördünüz ya, aramaya gerek yok, memleketin yarısı deli zaten... (...M.Ali Taşdelen'den) söz der ki

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.