söz der ki
"-Hukukçular, hukukun üstüne çıkınca, adalet kambur olur..."
(...Başını "Evet" der gibi aşağı yukarı kaldırırken ettiği müthiş S.Ö.Z.leri)
temel'in yeri...
Antalyaspor-Trabzonspor maçının 40. dakikasında elektrikler kesilmiş...
Kalan 5 dakikanın tamamlanabilmesi için 28 dakika elektriklerin gelmesi beklenmiş...
Maç tekrar başlamış...
Ve dördüncü hakem Temel, uzatma dakikaları için tabelayı kaldırmış:
"-28 dakika..."
bir film diyaloğu
"-Her şey üstüme üstüme geldiğinde kaçarım ben..."
-Kendinden mi?...
"-Hayır kendime kaçarım..."
(...Orange Love filminden)
Ayaküstü...
Yılmaz Özdil, bizim Süreyya Abi'yi yazmış...
Ben Gordon Milne zamanında Beşiktaş muhabirliği yaparken, 6 yıl boyunca hemen her gün gördüğümüz biriydi "Malzemeci Süreyya"...
Özdil "Figuranın başrol oynadığı film" diye kaleme almış, tam da oturmuş...
O zamanlar bile Süreyya Abi'nin kaç teknik direktör, kaç antrenör, kaç futbolcu eskittiğinin haberlerini yapıyorduk...
"Kaç başkan" diyemiyorduk, çünkü başkan tekti; Süleyman Seba...
Düşünün ki, 3 de başkan eskitti Süreyya Soner...
Kitaplara sığmayacak hatıraları vardır, ama benim de daha önce duyduğum, Yılmaz Özdil'in yazdığı "Yedek Süreyya" en komiklerinden...
Bir gün Antalya'da kamptalar, hoca Tigana, Efes Kupası oynanıyor, rakip Galatasaray... Yedek kulübesinin hemen arkasında oturan bir taraftar habire hakaret ediyor, Tigana'ya küfrediyor, Tayfur'a "Yaşlısın" diyor, Okan'a "Sen Galatasaraylısın" diyor, Sergen'e "Git at yarışı oyna" diyor...
Süreyya dayanamıyor, "Arkadaş maç daha yeni başladı, ayıp ediyorsun, herkes rahatsız oluyor, otur efendi gibi seyret, yoksa polis çağıracağım" diye uyarıyor...
Arıza taraftar patlatıyor bombayı:
"Bıyıklı sen çok konuşma, 15 senedir maçlara geliyorum, hep yedeksin, insan bir gün oyuna girmez mi!"
hayata dair
Hepimiz olaylara tahammül etmeye, alışmaya ve suçu içinde bulunduğumuz duruma atmaya meyilliyiz...
"Ah, her şey olması gerektiği gibi olsaydı, farklı olurdum" ya da "Bana fırsat verin, yapmak istediklerimi gerçekleştireyim" veya "Hayatın adaletsizliği altında eziliyorum" deriz...
Rahatsızlıklarımızdan dolayı başkalarını, çevremizi ya da ekonomik şartları suçlarız.
İnsan rahatsızlığa alıştıysa zihni körelmiş demektir...
Tıpkı insanın etrafındaki güzelliğe artık onu fark etmeyecek kadar alışabilmesi gibi...
İnsan kayıtsızlaşır, katılaşır, acımasızlaşır ve zihni gittikçe körelir...
Buna alışmazsak bir uyuşturucu madde alarak, siyasî bir gruba katılarak, bağırarak, yazarak, futbol maçına ya da başka bir eğlence yolu bularak bundan kaçmaya çalışırız.
Şartlanmanızdaki tehlikeyi sâdece zihinsel bir kavram olarak görürseniz, bu konuda hiçbir şey yapmazsınız...
Bir tehlikeyi sâdece bir fikir olarak görmek, fikirle hareket arasında bir çatışma çıkarır ve o çatışma da bütün enerjinizi alır...
Ancak şartlanmayı ve getirdiği tehlikeyi o anda bir uçurumu görür gibi gördüğünüz zaman harekete geçersiniz...
Öyleyse görmek harekete geçmektir.
tuzaktan kumanda
(...Tüm zamanların Sergen Yalçın incileri... Muhittin Polat'tan)
MUHABİR: Sergen bugün performansın iyi değildi ne diyeceksin?...
SERGEN YALÇIN: O zaman haftaya yerime oynarsın derim...
...
RIDVAN DİLMEN: Sergen şu halinle çıksan Koller'in ayağından top alır mısın?...
SERGEN YALÇIN: Alırım tabii... Sen de alırsın... Koller'e topu ver, önünü aç 20 metre süremez..
...
MUHABİR: Sergen koşmadığın için çok eleştiriliyorsun, ne diyorsun bu konuda?...
SERGEN YALÇIN: Ya abi, ben koşunca yoruluyorum, bunu kimseye anlatamıyorum bir türlü...
...
MUHABİR: Hiçbir golü kız arkadaşına hediye ettiğin oldu mu?...
SERGEN YALÇIN: Aynı golü iki farklı kıza hediye ettiğim bile oldu...
...
MUHABİR: Sergen senin için 4 kilo versin Avrupa'da her takımda oynar diyorlar, ne diyorsun
SERGEN YALÇIN: 4 kilo versem jokey olurum...
...
MUHABİR: Hasan Şaş için yıldız diyorlar Sergen, bu olaya ne diyeceksin?...
SERGEN YALÇIN: Hasan Şaş yıldızsa, ben kuyruklu yıldızım...
kadınlar & erkekler
Kadının biri işine giderken çantasını metrobüste unutmuş...
Bulup haber vermişler, çantasını teslim almaya gitmiş...
Kayıp eşya memuru çantanın içindekilerin iki sayfa tutan listesini getirmiş, kontrol etmişler...
Kadın teşekkür ederek bankonun üzerindeki eşyalarını çantasına yerleştirmeye başlamış...
Tam o sırada bürodaki bütün memurlar başına üşüşmüş...
"Affedersiniz" demiş memurlardan biri;
"-İzlememizde bir sakınca var mı?..
-Neden izleyecekmişsiniz?...
"-Hepimiz denedik, bütün bunları çantanıza sığdıramadık... Nasıl becerdiğinizi görmek istiyoruz..."