Acele karar vermeyin...

A -
A +

Köyün birinde bir yaşlı adam varmış... Çok fakirmiş ama kral bile onu kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış... "-Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı" dermiş hep... Bir sabah kalkmışlar ki, at yok... Köylü ihtiyarın başına toplanmış: "-Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi... Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın... Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler... İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin" demiş... "Sadece at kayıp" deyin, "Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez." ... Köylüler ihtiyara gülmüşler... Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş... Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ithiyardan özür dilemişler. "Babalık" demişler, "Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var..." "Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş ihtiyar. "-Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz..." ... Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler, ama içlerinden "Bu herifin sahiden zekası kıt" diye geçirmişler... Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış... Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara. "Bir kez daha haklı çıktın" demişler; "-Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın..." İhtiyar "Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz" diye cevap vermiş; "-O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez." ... Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin sonunda ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler... "Gene haklı olduğun ortaya çıktı" demişler. "Oğlunun bacağı kırık, ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer..." "Siz erken karar vermeye devam edin" demiş, ihtiyar. "Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde... Ama bunların hangisinin şans, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor." Pazar yazısını yazan Çinli düşünür Lao Tzu öyküsünü şu nasihatla tamamlamış: "Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının... Karar; aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur... Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar... Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz..." sağdan - soldan (...Batman - Terzi Camı - Bilal Melik Ataç) "-HAC DÖNEMİ BİTER, KIYAFET DÖNEMİ BİTMEZ..." ... (...Bursa - Arkadaşlık Sitesi - Erkan Duman) "-SEVGİLİNİZ VIDI VIDI MI EDİYOR, AYRILIN GİTSİN, BİZ SİZE DAHA İYİSİNİ BULURUZ..." ... (...İstanbul - Araba Camı - Taceddin Erkoç) "-KOCA MUSTAFA PAŞA OVASI ASKER YUVASI..." tebeşir tozu "-Okunu hedeften öteye atan okçu, okunu hedefe ulaştıramayan okçudan daha başarılı sayılamaz..." (...Montaigne) bizimkiler... Şirin Abi yeni bir telefıon almış, Ş'leri S yazıyor... Mesaj geldiği zaman seçeneklerden "sevket" yazısı çıkınca söyleniyor; "-Ula son günlerde şevket diye biri dadandı..." *** Faik Abi, Adnan Abi'nin yoğun baskısıyla sıkma portakal işine girdi... İlk hafta acemiliği ile sıkma olmayan portakallardan su çıkarmaya çalıştı; Zarar: 84 milyon... *** Cem, Gültekin Abi'lerin kurduğu kooperatifle ilgili bilgi alıyor... Uzun süre, mortgage sisteminden falan bahsediyorlar, ama fiyatlar uçuk geliyor... İşte teklifi; "-Abi siz gazetecisiniz... Şu Mortgage Bey'le görüşseniz de fiyatları biraz daha düşürse..." temelin yeri... Temel; kendini yüksek bir ağaca asan Dursun'u görünce koşmuş... Güç bela aşağı indirdikten sonra söylenmiş; "-Şaşkın adam... İnsan hiç kendini o kadar yükseğe asar mı ?... Ya ağacın dalı kırılsa da düşsen..." xxx Patron Temel, yanında çalışan hizmetçinin hırsızlığından emin olmak için cüzdanını ortaya bırakmış... Eşi Fadime sormuş; -İçinde ne kadar para vardı?... Temel elini alnına vurmuş; "-Tüh bee... Parayı saymayı unuttum..." tuzaktan kumanda (...KANAL D - Beyaz Show) BEYAZ: Bizim filmin sadece fragmanları iyi oldu abi... FERDİ ÖZBEĞEN: Yok yok, hepsi güzeldir... Doğacak çocuk ağlamasından belli olur... S.Ö.Z. der ki; "-Çay tepsisindeki en uzak bardağa atlama... Çünkü çaycı en çok o ihtimali göz önüne almıştır..." (...'Köpük köpük duman, duman erisin' ayarındaki müthiş S.Ö.Z.leri) bugünün buluşu > Şahıs ismi veya kurum ismi yazan; yarısı dokunmuş minyatür halı tezgahı yapılıp hediye edildi... (...12.02.1932) sanatik kritik "-Ben küçükken ailemiz çok zengin değildi... Çileği ekmek arasına koyup yediğimi hatırlıyorum..." (...Beyazıt Öztürk) politik kritik "-Birilerine vuruyor olsaydım heyecan yaşar, 'Vur sayın bakanım tozu çıksın' diye teşvik ederdiniz..." (...Abdüllatif Şener) sportik kritik "-FIFA bana altı maç ceza vereceğine Taksim Meydanı'nda darağacına assaydı daha iyi olurdu..." (Emre Belözoğlu) > Şifa Yemek Öğle Menüsü > Ezogelin Çorba... > Etli Nohut... > Bulgur Pilavı... > Cacık... * (www.sifayemek.com.tr) * söz market tepkili vatandaş hattı: * cumartesi günkü "tuzaktan kumanda" başlığı iki yerde çıkmış... sayılmaz... (Fikret Çetiner)... * geleceğin habercisinden kucak dolusu sevgiler... bu sene üniversite sınavına gireceğim, önüme gelen bir bölüm okuyup (işletme kamu yönetimi) yüksek lisansımı gazetecilik üzerine yapacağım... jülide ateş'in yerinde gözüm var desem hiç abartmış olmam... (fatma tire)... * Aliye'nin sinan bey tarafından çektiği sıkıntıları biliyoruz... yaklaşık on yıl önce yayınlanan 'kara melek' dizisinde rol alan yasemin (aliye) insanlara sıkıntı veren entrikalar çeviren kötü bir kadın rolünü oynadığını da biliyoruz... herhalde yasemin (aliye) sinan bey 'e demiştir ki "sen benim on yıl önceki halimi görecektin de bu sıkıntıları çektirecektin ha?..." (Dr. Mehmet Erikoğlu)... * ömer söztutan beyefendi; otuzbir ocak sayısındaki "tuzaktan kumanda" bölümünde "kim 500 bin ister" isimli programı "kim 500 milyon" ister olarak yazıp kendisi tuzağa düşmüştür saygılarımıza... (0537...)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.