Spor servisinde çalıştığım dönemlerde, "Futbola Fransız" diye bir başlık atmıştık; ertesi gün gelen bir telefonla ben muhatap olmuştum... Okuyucumuz, "Ben üniversite mezunuyum, ama bu başlıktan bir şey anlamadım" diyordu... Türkiye-Fransa maçı, kötü futbol ve alınan yenilgi... "Deyimi duymamış olabilir, normaldir" diyerek aslında çok anlamlı bir başlık olduğunu anlattım... Bundan sonra böyle başlıklar atamaz, kimseye "Sen olaya Fransız kaldın" diyemeyiz herhalde... "Bit yeniği" nasıl Mesut Yılmaz sayesinde yumuşayıp literatürümüze girdiyse, bu da ağır bir küfür olarak zihnimizdeki yerini alır... Biraz uğraşsam bu iki "done"den süper bir yazı çıkarırım... Ama iftardan sonrayı sayfa beklemez... S.Ö.Z. der ki; "-Yatırım yapmayı bilen için yenilgi müthiş bir sermayedir..." (...'Acı güçlendirir'i dolandırarak söylerken ettiği müthiş S.Ö:Z.leri) > Bir reklam... -Bir bilmecem var çocuklar... -HADİ SOR SOR... -İkiyüzlü, çifte standartlı ülkedir... -BİLMEM ACABA NEDİR NEDİR?... -Kalleşlik, hilebazlık denince akla; -TAMAM ŞİMDİ BULDUM... -Hemen onun adı gelir; -FRANCE... FRANCE... FRANCE... Tuzaktan kumanda... (...SHOW TV - Reha Muhtar Televizyonu) REHA MUHTAR: Reha Muhtar'la yaşadığınız beraberlik ne amaçlı?... GÜLŞEN: Onun dürüst, net ve tarafsız olması bunun sebeplerinden biri... ... REHA MUHTAR: Sen sıfır bedensin... Reha Muhtar'ın 180 beden olduğu söyleniyor. İlişkinizde bunun ağırlığı var mı?... GÜLŞEN: Aşkımız yeryüzünde çok büyük bir yer kaplıyor... Ama bizim ilişkimiz oldukça hafif durumda... ... REHA MUHTAR: Peki ilişkiniz nasıl başladı?... GÜLŞEN: Aşk kapıda iki ay veya bir yıl beklemez... Ansızın çıkıp gelir ve kalbe girer, bize de tam olarak böyle oldu... Temel'in yeri... Temel köy kahvesinin önünde oturuyormuş... Kısa boylu oğlu Dursun'u belinde bir kılıçla zar zor yürüdüğünü görünce; "Bana bakın uşaklar" diye kızmış çevresindekilere; "-Oğlumu kim astı bu kılıca?..." *** Temel, eve geldiğinde iki gözü iki çeşme Fadime'yi görünce ne olduğunu sormuş... "Ne olacak" demiş Fadime; "-Bugün falcı kadına gittim, 100 milyona falıma baktırdım... Senin artık beni hiç sevmediğini söyledi..." "Ne gerek var be Fadime" diye karısının üzüntüsüyle dertlenmiş Temel; "-Bana gelseydin ben sana bedava söylerdim..." Bizimkiler Denizli İHA'daki arkadaşlar; kendilerine gelen basın bültenini bana yollamış; ... "-14 Ekim Cumartesi günü saat 13:00'da DGC Basın Merkezi'nde, ALTI NOKTA KÖRLER DERNEĞİ; "15 Ekim Dünya Beyaz Baston Körler Günü"nün tarihçesi ile ilgili basın toplantısı yapacaktır... Bütün basın mensuplarını ARAMIZDA GÖRMEKTEN mutluluk duyarız..." Tebeşir Tozu... "-Gününü faydalı bir şekilde kullanmayı bilen insan için asıl mutluluk akşam vaktinde gelir..." (...Corneille) Hayata dair... Hiçbir vakit tam karanlık değil gece... Kendimde denemişim ben, Kulak ver, dinle... ... Her acının sonunda açık bir pencere vardır... Aydınlık bir pencere, Hayal edilecek bir şey vardır... Yerine getirilecek istek, Doyurulacak açlık, Cömert bir yürek, Uzanmış açık bir el, ... Canlı canlı bakan gözler vardır... Bir hayat vardır, hayat Bölüşülmeye hazır... (...Paul Eluard) Bugünün buluşu > İlk kez bir filmde göğsünden veya omzundan vurulan esas oğlanın yediği kurşun, bıçakla dağlanarak çıkarıldı... (...16.10.1966) kadınlar & erkekler "Ucu bana dokunduğu için 'Kadınlar & Erkekler' yazıları yollamamaya karar vermiştim ama dayanamadım" diyen Melek Zümbülgil'den; "Erkeklerden kadınlara cevaplar"... ... KADIN: Birbirimizin ağzını yüzünü kırdığımız sporlar yapmıyoruz... ERKEK: Vahşi bakışlarla birbirinizin gözünü oyduğunuz kıskançlık, haset, çekememe sporlarıyla yeterince uğraşıyorsunuz... ... KADIN: Kas olacak diye bir zorunluluğumuz yok... ERKEK: Selülitler olmayacak gibi bir zorunluluğunuz var ama... ... KADIN: Hiç iki kadının silahla oynarken birbirini vurduğunu duydunuz mu?... ERKEK: Hiç iki erkeğin "Aman Allahım, benim elbisemin aynısını giymiş" diye mahvolduğunu duydunuz mu?... ... KADIN: Birbirimize eşek şakaları yapma adetimiz yoktur... ERKEK: Çevrenizdeki diğer hatunlar hakkında senaryo dedikodular üretme alışkanlığınız var ama... ... KADIN: Sanat eserlerinin yüzde 90'ı kadınlardan esinlenilmişdir... ERKEK: Sanat eserlerinin yüzde 90'ı erkekler tarafından yapılmıştır... ... KADIN: Kol saatimizde aynı zamanda hesap makinesi, takometre, barometre, termometre ve radyo olması gerekmiyor... ERKEK: Çantamızda ruj, allık, pudra, yedek çorap, ıslak mendil, vs. taşımamız gerekmiyor... ... KADIN: Doğum günü, evlilik yıldönümü gibi özel günleri parmağımıza kırmızı iplik bağlamadan da hatırlayabiliyoruz... ERKEK: Ütüyü fişte, yemeği ocakta, arabanın anahtarını kontakta unutmuyoruz... Bunlar daha faydalı... ...gündemin kıntıları... MANKEN ADAYININ VELİSİ: Kızım size emanet... Eti sizin, kemiği bizim... AJANS TEMSİLCİSİ: İyi de bu kız sıfır beden... Bize kalan bir şey yok ki... sanatik kritik "-Türkiye'nin ilk tasarımcısı oldum... Ana Britannica'ya geçtim... Daha da Cumhurbaşkanı gelip kafama altın taç koymayacak... Ama baktım ki şöhret arsızı olmuşum... Ben bunun için yola çıkmadım... Şimdi de böyle aptal bir şey için yaşamak istemiyorum..." (...Cemil İpekçi) politik kritik "-Bizim hükümette olduğumuz dönemde kimse kendini açıklama yapmak zorunda hissetmeyecek... Beni herkes tanır ben Mehmet Ağar'ım... Yediğim pekmez gittiğim Antep'tir... Askerle siyaset yapılmaz ama, askersiz de bu coğrafyada devlet idare edilmez... Nokta..." (...Mehmet Ağar) sportik kritik "-Sünnet olacağımı yazmışlar... Ama küçükken hastalık riskine karşı annem zaten beni sünnet ettirmişti... Medya, vatandaşlığa geçene ikinci aşama olarak sünneti uygun görüyor... Sevgili gazeteciler üzülmesin, şampiyon olursak bir sünnet düğünü yaparım..." (...Mehmet Aurelio) > söz market dış haberler servisi muhabirler (demet k... hülya y...): >> brezilyalı öğrenci tobiaz couso, okulda bir hafta içinde farklı nedenlerden dolayı yüzyirmi arkadaşını dövdü... "en kavgacı çocuk" olarak rekorlar kitabına giren tobiaz, bugüne kadar "yirmi" okul değiştirdi... >> avustralyalı les stewart aklını sayılarla bozmuş bir çılgın... onaltı yıldır daktilosunun başında oturan stewart hiç durmadan bir'den bir milyona kadar olan sayıları yazıyor... stewart, şimdiye kadar tamı tamına "ondokuzbin dokuzyüzdoksan" adet kağıt kullandı, "bin adet" şerit değiştirdi ve "yedi" daktilo eskitti...>> alman heino monster, dünyanın en küçük dergisini çıkarıyor... monster, "dedikodu" isimli dergisinde, yaşadığı mahallede duyduklarını ve gördüklerini yazıyor... monster'in haftalık periyotta çıkardığı dergi "üçbuçuk x iki" santimetre boyutlarında... kendi imkanlarıyla çoğalttığı derginin tirajı "iyiküz" adet...