"Ben meşe ağacıyım, onlar kabak" diyen Hülya Avşar'ın bu göndermesi tabii ki aşağıdaki bilgi doğrultusunda olmamıştır... Ama Tema Vakfı'nın "Meşe ve Meşe Ağaçlandırılması" konulu dersine bakılırsa, anlatmak istediği şeyi fazlasıyla anlatmıştır... Bakınız; "-Meşe ağacı ülkemizde en yaygın olarak bulunan bir ağaç türüdür... Bölgenizde bulunan meşe ağacı Ekim aylarında tohumlarını döker. Bu tohumları (palamut) toplayın ve su dolu bir kovaya koyun... Suyun üstüne çıkacak bozuk tohumları ayıklayın. Kalan tohumları 1,5 ölçek mazot, 8,5 ölçek su karışımına atıp çıkarın. Bu işlem tohumlarınızı çok lezzetli bulan fare, böcek ve kuşlardan koruyacaktır..." Hırsızlık amacıyla girdiği yayınevinde suçüstü yakalanan hırsız; "Atatürk'ün kitabına bakacaktım" dedi... Bu "Atatürk hırsızlığının" en mâsum hâli belki de... Ankara Ticaret Odası'nın hazırladığı Osmanlı Sultanları Ansiklopedisi'nde Sultan Vahdettin sayfası şu satırlarla başlıyor; Yıldız Sarayı'nda yangın çıkmıştı... Bir bekçi bunu ağlayarak Sultan Vahdettin'e haber verince; "-Benim milletimin ocağı yanıyor, ben onu düşünüyorum... Kendi evim yanmış ne ehemmiyeti var" demiştir... itiraf reyonu... (isim: mavi-ce... şehir: istanbul... yaş: yirmialtı...) Telefonumun rehberine kendi annemi ANNEM-1, kayın validemi de ANNEM-2 diye kaydetmişim... Eşimle tartıştığımız günün sabahı kendi annem diye kayın validemi çevirip, "Bu kadın yüzünden yine kavga ettik" diye yakındım... "Hangi kadın kızım" diye sorduğunda jeton düştü, "Hangi kadın olacak, senin oğlunun çapkınlıkları" diye kıvırmaya çalıştım... Olmadı galiba... Gelişme olursa yine yazarım... bizimkiler > Bahattin Abi'nin hırsızlık olayları ile ilgili yorumu; "-Valla evde birkaç kilo Van peyniri var, ona dokunmasın da ne götürürse götürsün..." HHH > Gözü mosmor içeri giren marketçi Fuat'ın meraklı bakışlara açıklaması; "-Sabah hanım kapıdan geçirirken, kapı benim çıkmamı beklemedi..." HHH > Kaynını evlendiren Trabzonlu Ayten Abla, kendisini kutlayan gelinin annesine teşekkür ediyor; "-Darısı sizin başınıza..." Hayata dair... Kolay şey değildir mutluluk, çok zordur ve içimizdedir, başka yerde bulunması imkansızdır... ... Sağlıklı bir dilenci, hasta bir kraldan daha mutludur... Eksiksiz bir sağlıktan ve kusursuz bir bedenden kaynaklanan, sakin ve neşeli bir huy, duru, canlı, nüfuz edici ve doğru kavrayan bir zeka, ılımlı, yumuşak bir arzu ve bunlara uygun olarak iyi bir vicdan; bunlar, yerini hiçbir rütbenin ya da zenginliğin dolduramayacağı üstünlüklerdir. ... Dışarıdan bir şeyler kazanabilmek için içeriden birşeyler yitirmek, yani şan, şöhret, mevki, şatafat, ün, san kazanmak için, huzurunu, boş zamanını ve bağımsızlığını bütünüyle ya da önemli ölçüde feda etmek büyük bir budalalıktır... - Arthur Schopenhauer - temelin yeri Cebinde parası olmayan bir adam, denizden karşıya geçmek mecburiyetinde olduğu halde sandalcı Temel'e yaklaşmış; "Arkadaş" demiş, "Sana para veremem, ama mükemmel bir nasihat verebilirim..." Kabul etmiş Temel... ...Ve adam karşı sahile ulaştıklarında, merakı son haddine varmış olan Temel'in omuzunu sıvazlayarak: "-Bana yaptığını sakın başkalarına yapma" demiş; "-Çünkü aç kalırsın..."