Ayaküstü...

A -
A +

Turizmin bu boyutunu hiç düşünmemiştim... Biz Türkiye'ye 20 milyon turist geliyor diye sevinirken, iş adamı Saffet Ulusoy'un verdiği rakamlar kafamı karıştırdı... Bize gelen turistlerin yüzde 70'i işçi, yüzde 10'u memur, yüzde 20'si ise "Eh işte" denecek derecede zenginmiş... Halbuki turizmde kazanç yüzde 35'lerden yüzde 5'lere düşmüş, giderimiz yüzde 20 artmış... Yani "Ne olursan ol yine gel" sloganı turizm için geçerli olmuyor... Ben turistin; zengin, maliyeti düşük, kazancı yüksek, istihdamı kolay olanını severim... bizimkiler Halı saha maçında kendilerinden yaşça büyük takıma mağlup olunca Emin arkadaşlarına fırça atıyor; "-Şu vejetaryenler takımına bile yenildik..." Emin asansörle evine çıkarken birden elektrikler kesilmiş... Kapıyı yumruklamış, komşuları başına dökmüş, güvenliğe haber vermişler... Yaklaşık 45 dakika sonra asansörün kata geldiği ve durduğu için ışıklarının söndüğü anlaşılmış... "Nerden formula bileti buluruz" sorusuna Turgay, "MSO'dan (Motor Sporları Organizasyonu)" diye cevap verdi... Fehim; "-Mimar Sinan Üniversitesi'nden mi?..." TGRT'den İhsan Abi, E-5 üzerinde kendi arabasına doğru gelen sürücünün, yönetmen Filiz Abla olduğunu görmüş... Uzun süre kornaya basmış, kâr etmeyince camı açıp bağırmış, "Filiiiz... Filiiiiz... Ahhh kafam..." temelin yeri Dursun, müstakbel dâmâdı Temel'i karşısına almış, hafif hafif yokluyormuş; -Evlenirseniz nerede oturacaksınız?... "-Bunu muhterem kızınıza bırakıyorum efendim..." -Düğünü nasıl yapmak istiyorsunuz?... "-Bunu da muhterem, cici anneme bırakıyorum efendim..." -Güzel... Peki, ya kızımı ne ile geçindireceksin, sorabilir miyim?... Temel yine mahcup tavrıyla cevap vermiş; "-Bunu da size bırakıyorum efendim..." Hayata dair... > Eleştirmeyin, suçlamayın, şikayet etmeyin. Gençliğinde oldukça patavatsız olan Benjamin Franklin, sonradan öyle diplomatik davranmaya ve insanlarla iyi ilişkiler kurmaya başladı ki; Fransa'ya büyükelçi olarak atandı... Bu başarını sırrı neydi?... "Kimseyi kötülemem" diyordu Franklin, "Hep iyi yönlerinden bahsederim..." ... > İçten ve dürüst takdirlerinizi esirgemeyin. Bir köylü kadın, kocasına yemek olarak, bir parça samanı önüne koyuvermiş... Adam, bağırarak, "Bu ne böyle saman mı yiyeceğiz, delirdin mi sen" deyince kadıncağızın cevabı şöyle olmuş: "-Ne bileyim?... Yirmi senedir sana yemek yaparım, saman yemediğini gösteren tek bir kelime etmedin..." ... > Yüzü gülmeyen adam dükkan açmasın. Gülümsemeye gücü olmayan biri kadar ona ihtiyacı olan yoktur. Gülümseyen insan, her zaman daha iyi satar, daha iyi öğretir, daha iyi yönetir ve daha mutlu çocuklar büyütür... - Dale Carnegie itiraf reyonu... (isim: f.b... şehir: istanbul... yaş: bilinmiyor...) İşlerimi bitirmiş, büroya dönmek üzere yola koyulmuştum... Taksim metrosunun merdivenlerinden ağır ağır inerken kulağıma vurmalı çalgıların sesine benzer "Dan dun... Dan dan dun" şeklinde çok hoş sesler gelmeye başladı... Metro istasyonlarında çoktandır süregelen bir uygulama var, bilirsiniz... Her gün amatör sanatçılar istasyonlarda hünerlerini sergiliyorlar; kimi gitar çalıyor, kimi de saz... Beş on saniye önce yanımdan bir zencinin geçmesinin etkisinden olacak, ilk olarak "Herhalde Afrikalı sanatçılar falan geldi, yöresel müziklerini çalıyorlar" diye düşündüm... Heyecanla kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde gördüğüm manzarayla, kendi saflığıma kendim güldüm: Ellerinde boş su bidonları olan iki adamdan biri, elinden düşürdüğü bidonları yakalamak için koşturuyordu...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.