"Benim telefonla konuşmam yasakmış, sen konuş ben dinliyorum" fıkralarına konu olmuştu, otobüste cep telefonu yasağı... Her "Kara benine yar, kara benine" melodisinden sonra "Kapat kardeşim telefonu, frenler etkileniyor" uyarısı geldi... Yumruklaşmaya varan kavgalar, gövdesi büyük olan telefonun kazandığı "Kabza savaşları" oldu... Meğer hiç birine gerek yokmuş... Mercedes marka yeşil renkli otobüslerde fren aksamını etkilemediği açıklanmış... Şebnem Demir isimli duyarlı vatandaşın başvurusuna cevap veren Mercedes-Benz yetkilileri, "-Ürettiğimiz O 345 (yeşil otobüs) model araçta, günümüzde kullanılmakta olan cep telefonu veya telsiz kullanımının olumsuz bir etkisi yoktur" demiş... Yani "Fabrikadan çıktıktan sonra fren sistemini değiştirmiyorsanız, problem değil" deniyor... Beş senedir telefonu titreşime alıp, gelen çağrıya gizli gizli "Şu an otobüsteyim" mesajı çektiğimiz "Güvenlik skandalında" herkes suçlu; ... > Aldığı aracın özelliklerini bilmeyen İETT... Ki Şebnem Demir'in kendilerine yaptığı başvuruyu, "Otobüslerin içerisinde kullanılan cep telefonları, dizüstü bilgisayarları ve diğer telsiz aygıtlarının kullanımı, otobüslerin elektrik/elektronik aksamlarında işlev bozukluklarına yol açarak, otobüslerin işletme güvenliğini tehlikeye sokar" diye reddetmiştir... ... > Belki de daha yukarıya yazılması gereken Mercedes-Benz... Bugüne kadar hiçbir firma yetkilisi bu otobüslere binip, cep telefonunun üzerindeki çarpıyı görmedi mi?... Niye kimse çıkıp, "Kardeşim benim yaptığım otobüsün fren sistemi, öyle dandik odalgalarla bozulmaz" diye karşı çıkmadı?... ... > GSM firmaları da dolaylı olarak suçlu... Öyle ya; "Abonelerimin birçoğu şu an otobüslerde... Şehirlerarası'nda konuşulurken, şehir içinde niye konuşulmuyor" deyip, "Şu işe bir eğileyim" sorumluluğunda olan yok... ... > ...Ve biz suçluyuz... Avrupa'nın her köşesinde millet, "Elime bir fırsat geçse de tazminat davası açsam" diye ellerini ovuştururken, altı yılda bir tane kahraman çıkardığımız için... Neyse... Hadi hep beraber, "Kara benine yar, kara benine..." hayata dair... Yazarlar üçe ayrılır; 1-Düşünmeden yazanlar... Bunlar hafızalarından, hatırladıklarından veya doğrudan diğer insanların kitaplarından yazarlar... Bu sınıf en kalabalıktır... ... 2-Yazarken düşünenler... Bu gruba girenler yazmak için düşünürler... Bunlar da epey kalabalıktır... ... 3-Yazmadan önce düşünenler... Bunlar düşündükleri için yazarlar ve sayıca en az olan bunlardır.... Asıl nitelikli eserleri de bunlar verirler... (...Arthur Schopenhauer) tuzaktan kumanda (SHOW - Biz Bize...) STÜDYO KONUĞU: Sonra ben kalkıp İstanbul'a gittim... SERAP EZGÜ: Siz erkekler ne âlemsiniz... Chat'te tanıştığı kadın için kalkıp İstanbul'a gitmiş... 'İlaç almaya git' desek gitmezler... tebeşir tozu "-Gururla zayıflık, ikiz kardeştirler..." (...Lowell) ...gündemin kırıntıları... Tayyip Erdoğan, "İşsizlikten kaldırım taşı döşeyerek kurtulabiliriz" demiş... Kaldırım mühendisliği işini meslek yapacak galiba... *** Ergun Gürsoy, yabancı transferinin artmasına karşı çıkmış... G.Saray transfere yabancı olduğu için... S.Ö.Z. der ki; "-Her şeyi, hiçbir şey gibi yapıyorsan aşıksın demektir..." (Müthiş, müthiş, müthiş S.Ö.Z.leri...) bugünün buluşu * İlk kez markete gidildiğinde; ele ayağa dolaşmasın diye küçük çocuk market arabasına konuldu... (09.11.1969) bizimkiler... Hasan Abi yine bankaya, bu kez elektrik faturası ödemeye gitmiş... Banka kuyruğu mâlum, 40 dakika beklemiş ve nihayet sıra gelmiş... Fatura tutarını çıkarmak için elini cebine attığında, parayı evde unuttuğunu farketmiş... *** Son günlerde kültür sanat olaylarına ağırlık veren Bilgehan, gazetede gördüğü kitap fuarı için verilen adrese gitmiş... Gittiği yerde bırakın kitap bulmayı, bir tane broşür bile yokmuş... Gazeteye dönüp, fuar haberini veren gazetenin tarihine bakınca, 3 ay geç kaldığını anlamış... temelin yeri... Temel, adamın birinin kendisini iskeleden denize attığını görmüş... Hemen ardından atlamış, adamı boğuşa boğuşa karaya çıkarmış... Adam "Yaşamak istemiyorum... Beni niye kurtardın" diye bağırıp çağırmış... Temel'in elinden kurtulmuş ve gene denize atlamış... Temel de peşinden... Biraz boğuşmuşlar, ve güçlü kuvvetli Temel adamı bir kez daha karaya çıkarmayı başarmış... Adam sahilde yürümüş, orada bir ağaç bulmuş... Dalına kendini asmış... İki saat sonra karakolda komiser Temel'in ifadesini alıyormuş; -O buz gibi havada iki kez denize dalıp adamı sen kurtardın değil mi?... "-Evet amirim..." -Peki adam kendini astığında niye gidip ipi kesmedin de, oturup rüzgarda sallanmasını seyrettin?... "-Ben zavallı adamın, kendini kuruttuğunu düşünmüştüm amirim..." sanatik kritik "-Eskiden bazı erkek suçluları ders olsun diye kadın kıyafeti giydirip sokağa salıyorlarmış... Ben de eğer beni aldatırsa evlendiğim gün giydiğim gelinliği Can'a giydiririm..." (...Petek Dinçöz) politik kritik "-Dedem 'İlk kuruşu kazanmak, son lirayı kazanmaktan zordur' derdi... Uluslararası sermaye çekme konusunda da bu öyle... Türkiye bu konuda ilk kuruşlarını kazanıyor..." (...Ali Babacan) sportik kritik "-Hakemler kulüplerden intikam almaya çalışmaz, sahada olan sahada kalır... Şunu unutmayalım, onlar uzaydan gelmedi, onlar futbolun çiçekleri... Çiçekleri soldurmayalım..." (...Ufuk Özerten) > Şifa Yemek Öğle Menüsü > Kremalı Domates Çorba... > Piliç Döner / Piliç Sote... > Sade Pirinç Pilavı... > Ayran...