ayaküstü...

A -
A +

Müsadenizle biraz saçmalayacağım... Türk futbol için kafa yoranlardan daha çok kafa yorduğum için geçenlerde aklıma geldi... Artık hepimiz biliyoruz ki; teknoloji denen şey çıldırdı... "Uzayda lostra salonu" zıtlık mizahına kaçmadan söyleyeyim; internetin "Tek tuşla" büyüsü, akıl almaz boyutlarda... Kafaya taktığım şey; "Tek tuşla" akıl almaz boyutlardayken ve bu imkan hayatın her alanına (iş, sanat, siyaset, Seray Sever kaseti) nüfus etmişken, neden futbol Orhan Ayhan'lı yılların seyrinde gidiyor?... Hatta o yıllarda Koeman'ın şutlarının, tenis topunun hızıyla kıyaslanması vardı, şimdi o bile yok... ... Bana öyle geliyor ki, yönetenler dünyanın en gözde sporunun içine teknolojiyi sokup, bizim şimdi yaptığımız tartışmaları (hakem hataları, büyük - küçük dengeleri, tribün terörü, ezeli rekabet vs.) bitirmek istemiyor... Yoksa, otomotik olarak taşları karıştırıp dizen okey masası çağında çok mu zor saha kenarına bir monitör ve bir beşinci hakem koymak?... Ama aslını isterseniz ben de futbolu yönetenler gibi düşünüyorum... Yoksa bu ortamda kaç spor yorumcusu, kaç hakem - futbolcu eskisi, kaç spor yöneticisi işsiz kalır... Futbolun uzmanlığından ekmek yiyenlerin sayısını daha sonra bildiririm... ... Geçen halı sahada önemli bir firmanın elemanları ile maç yaparken, adamların birbirine hitapları eğlence konumuz oldu... Elemanı, bölüm şefinden pas isterken, "Mustafa Bey buradayım", "Mustafa Bey ayağa pas yaparsak daha iyi sonuç alırız" falan diyordu... Tabii biz tribün görmüş, Çukurbostan'da top oynamış futbolcular olarak birbirimize sayıyoruz... Bu yazı oradan çıktı yani... İşin içine teknoloji girerse futbol muhabbetleri, "Mustafa Bey, sizin takım üç puanı alacaktı ama mâlum bilgisayar var artık" şeklinde gidecek... O yüzden döner bıçağı ile şeker - kolonya ikramı arası bir futbol seyircisi için; -LÜTFEEEN... -LÜTFEN'İNİ YİYİM LA MISTAA... itiraf reyonu... (...isim: süleyman ...şehir: tarsus ...yaş: yirmidört) Cengiz Topel Lisesi'nde okuyordum... Okulda benden hoşlanan bir kız vardı... Birkaç defa tanışmak istedi fakat reddettim... Olumlu bir cevap alamayınca, "Sana yapacağımı bilirim" dedi... Tesadüf olacak ya, bir gün bunların beden eğitimi dersi vardı... Ben de matematik sınavından çıkıp aşağı indim... Bu kız ve arkadaşları salonda muhabbet ediyordu... Benim ordan geçtiğimi görünce bana bakarak birşeyler söyleyip gülüştüler... Bir gün sonra müdür beni çağırdı... Olacaklardan habersiz müdür beyin odasına girdim... "Beni çağırmışsınız" dememle pataklanmam bir oldu... "Sen nasıl kızları röntgenlersin" dedi... "Ne rontu hocam" dedim... "Elin kızlarının sana ne kastı var, yalan mı söylüyor" dedi... Bana inanmadı, "Bakmadım" dedikçe kalkıp dövüyordu, ben de sonunda "Baktım hocam" dedim... Nihayetinde velimi çağırdılar, dedem müdürün liseden arkadaşı çıktı ve barıştık... Eğer Ekrem Türkmen hocam hayattaysa o'na sesleniyorum; "-Hocam gerçekten röntgenci değilim..." Hayata dair... Beraber yaşayan insanların birbirini iyice anlaması gerektiğini iddia etmek yanlış bir anlayıştan doğar... Anlaşılmak, çok az insana nasip olan bir lükstür... Hele en iyi ve en derin şeyler hayatta daima yanlış anlaşılır... Biz bu dünyaya anlaşılmak için değil, anlamak için geldik... Anlaşılmamanın üzüntüsünü duyacağımız yerde, bütün ruhumuzla anlamaya çalışsak hayat daha güzel olur... Zaten çoğu zaman biz bile kendimizi anlayamazken, başkaları nasıl anlayabilirler?... (...J.Ernest Renan) Temel'in yeri... Mimarlar ekibi Karadeniz mimarisini incelemek için gezerken, kıyıda iki yarım tekne ve içlerinde Temel'le Dursun'u görünce, "Halkımız konut sorununa ne ilginç çözümler getiriyor" diye hayranlıklarını belirtmişler... "Ne çözümü" demiş Temel; "-Dursun'la ortaklığımızı ayırmak için takayı ikiye böldük..." *** Temel'le Dursun evde oturmuş, sohbet ediyormuş... Temel sormuş; "-Ula Dursun, erkek erkeğe yenen yemeğe ne denir?..." Dursun, "Ben ne bileyim" deyince Temel açıklamış; "-Niye bilmiyorsun?... Menemen denir..." bizimkiler... (*İsimsiz askerlik yalanları...) "-Komutanlarla sürekli halı saha maçına gidiyoruz, tek asker benim... Düşünsene, top en fazla 3 saniye ayağımda kalıyor..." "-Bana 'Sen ayrıl' dedi, bölüğü akşama kadar süründürdü..." "-Bir gün yine yazıhanede oyun oynuyorum, 'Ne yapıyorsun' diye bir ses duydum, 'Oyun oynuyorum olum' dedim... Komutanmış meğer... "-Fotoğrafçı olduğum için sürekli çarşıdayım zaten, sivillerle..." "-Bir kere bile çamaşır yıkadığımı hatırlamam... Depocu arkadaşımdı hemşehriydi bizim... O yüzden..." "-Atış birincisiydim zaten, üç nokta teşkili aynı deliğe atarak yapmıştım..." "-Beni çok seviyorlardı... Terhis olduğum gün bütün bölük kapının önüne toplandı, ağladı hepsi..." Tuzaktan Kumanda... KÜRŞAD TÜZMEN: DNA'larımda devlet adamlığı geni var... ... GÜLŞEN: Atatürk'ün izinde yürüyen Türk genci olarak albüm adını; "Yurtta Aşk Cihanda Aşk" yaptım... ... DİDEM EROL: Birden Hollywood'da ilerlenmez... Bu bir zaman süreci... ... MUSTAFA ERDOĞAN: Gülben daha çok haşlanmış bitkilerle beslenmeyi seviyor... Bir reklam... AVEA, reklamlarında kullandığı Tarkan'la olan sözleşmesini feshedip Volkan'la sözleşme yaptı... Yeni AVEA reklamında Volkan; "SIFIR 505" deyip bacaklarını kapatıyor... kadınlar & erkekler (*Bir erkeğin "hep" seveceğine dair işaretler... L@L'den...) ... * Ara sıra hiç sebepsiz bunalıma girmenizin onu sıkmaması, hatta bunu eğlenceli bulması... ... * Size sadece özel günlerde değil, hiçbir neden yokken de ufak hediyeler alması... ... * Pahalı ve basmakalıp değil, zevkinize uygun hediyeleri tercih etmesi... ... * Sizinle birlikte olmak için başka bir şehre taşınmaya razı olması... ... * Sabahları harika göründüğünüzü düşünmesi, söylemesi... ... * Ona yazdığınız mektupları yıllar sonra bile özenle saklaması... ... * Size vakit ayırması, keyif alarak konuşması... ... * Babanızın tuhaflıklarının, ya da annenizin kaprislerinin ailenizi sadece daha "renkli" yaptığını düşünmesi... ... * Siz vıdı vıdı ederken bile gözlerinizin içine sevgiyle bakması... sağdan-soldan... (...İstanbul - İnşaat Şirketi - İsmail Kızıl) "-BİZİMLE ÇALIŞIR MISINIZ?... SEYAHAT ENGELİ OLMAYAN BAYAN KASİYER ARANIYOR..." *** (...Kral TV - SMS Kuşağı - Dilek Ersoy) "-SENİ SEVİYORUM ELİF'İM... PEMBE PANJURLU VADİMİZ OLSUN MU?... POLAT'IN..." *** (...Ankara - Duvar Yazısı - Cengiz Kireç) "-RİCA: ÇÖP DÖKMEYİN LÜTFEN... UYARI: GÖRÜNTÜMÜZ BU KADAR KİBAR DEĞİL..." *** (...İstanbul - Apartman Panosu - A.Faruk Kılıç) "-KAPI DİLİNE İZMARİT SOKAN İNSANLA AYNI APARTMANDA YAŞAMAK İSTEMİYORUZ..." son sözleri... "-Aramızda bir şey yok, sadece arkadaşız..." (...Sanem Çelik - Klişe lafı edince) *** "-Basın icraatlarımıza ışık tutuyor..." (...Tayyip Erdoğan - Seçim zamanı gelince) *** "-Demokratik ülkelere 'darbe' konuşmak hiç yakışmıyor..." (...Kenan Evren - Gerçeği geç görünce) *** "-Çin gribi olmuşsunuz... Size yabancı bir doktor tavsiye edeceğim..." (...Mehmet Öz - İşten kaytarınca) 8.03.1978 * İlk kez bir spor muhabiri, bitiş düdüğünden hemen sonra futbolcunun yanına giderek, "Gol nasıl oldu" diye sordu... ...gündemin kırıntıları... Alış veriş hastası kadınlar için "istek azaltıcı" hap çıkmış... Eczane eczane dolaşıp hapı alıyorsunuz, hapı alıp eczane eczane dolaşıyorsunuz... S.Ö.Z. der ki; "-Hediye kalpten verilmemişse, bir parçası eksik verilmiştir..." (...Tekerleksiz bisiklet konusundaki müthiş S.Ö.Z.leri) tebeşir tozu "-Kadın, erkeğin ilgisinden çok ilgisizliğine karşı duyarlıdır..." (...Jules Janin) sanatik kritik "-Aliye ile Sanem Çelik'i karıştırmamak lazım... Dizideki gibi yaşamak gerekmiyor, uzay filmi çekmek için uzaylı olunmayacağı gibi..." (...Kudret Sabancı) politik kritik "-Bu hükümet 3Y olan yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadelemizde başarılı oldu... Çünkü hortumları kökünden kesip, hayra verdi..." (...Tayyip Erdoğan) sportik kritik "-Ümit ediyorum ki, bu mağlubiyetle; hakemlerin bizi koruduğu ve şampiyonluğumuzun doğal olduğu yorumları ortadan kalkar..." (...Christoph Daum) Şifa Yemek Öğle Menüsü > Şafak Çorbası... > Sebzeli Piliç Elbasan... > Nohutlu Pilav... > Salata...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.