Mazhar Alanson geçen günkü konserinde anlatıyordu, hoşuma gitti... "Kendilerini farklı görüyorlar" diyerek Yunanlılar'ın bizi sevmediğini dile getiriyor... Eşi Biricik Suden'le beraber Yunanistan'a tatile gitmiş... Bindiği taksi şoförüyle yaşadığı ilginç diyaloğu aktarıyor: "-Taksici bize nerelisiniz dedi, Türk'üz dedim... Haaaa dedi... Burası farklıdır, biz başka yerdeyiz koçum dedi... Avrupa Birliği'ne falan girmişler ya... Kaldım öyle... Zülfü Livaneli falan alınmasın... Arada dostluk, barış yapmaya çalışıyor, tamam bunlar çok güzel ama onlar bizi sevmiyor... Taksicinin söylediklerine taktım... O zaman ben de soruyorum, pileli, mini etekli, ponpon çoraplı asker olur mu?... Neyse döndük geliyoruz İstanbul'a... Havaalanında Yunanlı yaşlı bir karı-koca gördüm. İstanbul'a mı gidiyorsunuz dedim, evet dediler... Tabii hemen harekete geçtim. 'Kaosa gidiyorsunuz aman dikkat edin' dedim... 'Zelzele olur, ilk İstanbul seyahati falan, bir şey olmasın' diye devam ettim... Korkuttum onları..." Alanson, bir keresinde de Özkan Uğur'un camiyi kulüp yapan Yunanlılara, "Yunan nerde Kuran" diye çıkıştığını söyledi... > tuzaktan kumanda (...TGRT - Kadının Sesi) STÜDYO KONUĞU TELEFONDAKİNE: Kızım senin psikolojin bitmiş... *** (...ATV - Özel Hat) LEYLA ADALI: Annesinin dörtte birinin yarısı kadar ancak var... *** (...STAR - İbo Show) İBRAHİM TATLISES: Ne demiş Zeki Müren, 'Reklamın iyisi kötüsü olmaz'... > tebeşir tozu "-İnsanları acı hatıralar kadar hiçbir şey birbirine bağlayamaz..." (...L.Verneuil) > Hayata dair... Sana büyük bir sır söyleyeceğim, Bilmem ben sana benzeyen zamandan söz açmayı, Bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm... Tıpkı uzun bir süre garda el sallayanlar gibi gittikten sonra trenler Ve bilek söner yeni ağırlığından gözyaşlarının... ... Sana büyük bir sır söyleyeceğim korkuyorum senden, Korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşamüzeri, El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden, Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden... ... Sana büyük bir sır söyleyeceğim kapat kapıları, Ölmek daha kolaydır sevmekten, Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam... (...Luis Aragon) > S.Ö.Z. der ki; "-Eskiden rüyalar görürdüm ve onları gerçekleştirmek için uğraşırdım... Şimdi uyuyamıyorum bile..." (...Şaşırtıcı bir bitiş yapmak isterken ürettiği müthiş S.Ö.Z.leri) > Bizimkiler... İzmir ofisten Abdullah Yıldırım saat 00.30 civarı temizlik robotu servisini toplarken kırmızı ışıkta duruyor... Arkadan gelen başka bir servis otobüsü bizimkilere arkadan çarpıyor... Çarpan aracın şoförü bizimkine kızıyor; "-Bu saatte kırmızı ışıkta durursan çarparlar tabii..." *** Evrak servisinden Mehmet Ali Öztürk, Faruk Abi'nin çalan cep telefonunu dahili hattan çekmeye çalışıyor... Sonuç hüsran... *** Örnek ofisten saygıdeğer İsmail Çal Abi BTM cihazından kredi kartı borcunu ödeyecek... İlk deneyimi olduğu için ne olur ne olmaz diye paraların seri numarasını alıyor... Kart numaralarını giriyor fakat hazırlıksız yakalanıyor makineye, paraları cebinden çıkardığı gibi iki katlı olarak makineye veriyor fakat makine bu paraları görmezlikten geliyor... İş bankada çözüme kavuşuyor... *** 26.07.2006 tarihli (bugünkü) Temel fıkranızı daha önce okumuştum... Bilginize... Çalışmalarınızda başarılar dilerim... > Sadettin Çal > Temel'in yeri... Temel bir ayağı yolda, bir ayağı kaldırımda aksaya aksaya yürüyormuş... Durumu gören polis yaklaşıp sormuş: "-Hemşerim bu kadar sarhoş olmak için ne kadar içtin?..." -Ne münasebet memur bey... Sen benim sarhoş olduğumdan emin misin?... "-Kaldırımda nasıl yürüyordun?... Bir ayağın sette, diğeri yerde... Ancak sarhoş böyle yürür..." Karadenizli sevinçle ellerini yüzüne götürdü: "-Sağolun memur bey... Beni o kadar rahatlattınız ki... Doğrusu kendimi topal zannediyordum..." > sağdan - soldan (...Rize - Ofis Tabelası - Bayram Ali Kavalcı) "-DR.FAHRETTİN KOPUZ... HER TÜRLÜ KESİCİ ALET BİLENİR..." *** (...Manisa - Kapı Zili - Halit Kamış) "-PROF. İ. TEROL..." *** (...İstanbul - Köfteci Dükkanı - Deniz Koç) "-HİZMETTE SINIR VARDIR, BİZDE YOKTUR..." > kadınlar & erkekler (...Kadınların vücut dili) -Konuşurken gözlerini kaçırmak... -Şaşı olduğumu anlamadı inşallah... Biraz daha başka taraflara bakayım daha iyi olur... -Konuşurken saçlarıyla oynamak... -On dakika daha oynarım. Hâlâ saçlarımı boyattığımı anlamazsa çantayı kafasın vurur terk ederim... -Bacak bacak üstüne atmak... -Burnumu karıştırıcam ama görmesini istemiyorum... En iyisi dikkatini dağıtmak... -Konuşurken kulak memesiyle oynamak... -Küpe al diyorum sana anlayışsız herif, küpe al... -Göbeği açıkta tişört giyip tişörtü çekiştirerek göbeği örtmek... -Tamam giydik bir kere... Ama yanlış anlama, ben yine de senin bildiğin kızlardan değilim... -Hesabı ortak ödeme konusunda ısrar... -Kabul ederse bir iki gün daha gezer sonra terk ederim... Kabul etmezse tam evlenilecek adam... -TV dizisi seyrederek tırnak yemek... -Merak etme ilaçlarımı alıyorum... Babam yakında beni taburcu edeceklerini söyledi zaten... > Bizim ora... Aşiretten üç kişi Hasankale kazasında çalışıyorlarmış... Malum Hasankale'nin kaplıcaları meşhur... Bizim üç kafadar işçi, o gün çok çalışmışlar ve yorulmuşlar. Ter ve toz içinde oldukları için yıkanmak üzere bir kaplıcaya gitmişler... Yıkanıp çıktıklarında kendilerine bir hesap gelmiş ki, bütün paralarını verseler ödeyemezlermiş. İçlerinden en cesaretli olanı dertlerini anlatmış: "-Bizim paramiz yoh.. Geri çimecik...." 29.07.1978 7 İlk kez "Bugünün Buluşu" başlığı altında tarihte o gün gerçekleşmiş önemli olaylar yazıldı... > sanatik kritik "-Kadın psikolojik olarak da, oyunlar olarak da daha güçlüdür. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan kadın aslında kaybedecek çok şeyi olan kadındır... Onunla beraber olmak daha da büyük bir cesarettir..." (...Reha Muhtar) politik kritik (...Reha Muhtar) "-MHP'lilerin beni karşılamasını gayet normal buluyorum... 'Sen şu partidensin, bizimle dayanışma içine giremezsin' diye bir yaklaşımımız yok... Bu tabloda yadırganacak bir şey görmüyorum..." (...Deniz Baykal) > sportik kritik "-Gazeteciler ikinci kez yaptığımız anlaşmayı bozdu ve özel hayatımıza müdahale etmeye başladı... Beni göndermek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar... Bir gün yatağımın altında birini bulacağım..." (...Jean Tigana) > söz market protokol kursu yemek notları-1: lokantada, mönü listesi açık kaldığı müddetçe garson gelmez... yemek seçimi yapılınca mönü kitapçığı kapatılır... peçete diz üzerine katlı olarak serilir... tabak altına serilmez... ikiye katlanan peçetenin açık uçları bedenimize bakar... küçükse tek dize serilir... peçetenin amacı, ıslanan ve yağlanan dudaklarımızı silmektir... üst düzey peçetesini açmadan diğerleri açmamalıdır... o toplamadan toplamamalıdır... masadan kısa süreli ayrılmalarda peçete sandalyeye bırakılır... peçeteyi kullandıktan sonra peçeteye bakılmamalı... işi biten peçete servis tabağının sağına öylece bırakılır... kullanılan kağıt peçetede katlanmadan servis tabağının sağına bırakılır... kesinlikle buruşturulmaz... ev davetlerinde bez peçete olması makbuldür... ikisi de olabilir... tabağın içine peçete atılmaz... protokol yemeğinde masa örtüsü ve bez peçete aynı renkte olmalı, mümkünse beyaz olmalıdır... çatallar solda, bıçak ve kaşık sağda olmalı... çatal-bıçak dıştan içe doğru olmalı... iki el masa altında olmamalı, en az bir el yukarıda olmalı. iki el de bileklerden yukarıda olmalı... kaşık çorba içildiği müddetçe kasesinin içinde olmalıdır... ancak çorba bittikten sonra çorba tabağının yan tarafına bırakılır... limon çatalla sıkılmaz, sağ elle sıkılırken sol el siper yapılır... çorba alt tabağının yanına konur.