1-Hülya Avşar (1.803)... 2-Sezen Aksu (1.408)... 3-Pınar Altuğ (1.396)... 4-İbrahim Tatlıses (1.249)... 5-Sibel Can (1.012)... 6-Kaya Çilingiroğlu (992)... 7-Gülben Ergen (976)... 8-Serdar Ortaç (859)... 9-Tarkan Tevetoğlu (832)... 10-Reha Muhtar (761)... ... "Neyin listesi" derseniz açıklayayım; "Magazin dünyasında Ağustos'un en medyatik isimleri..." Öyle basit bir şey değil; Medya Takip Merkezi'nin, 1.600'ü aşkın gazete-dergi, TV kanalı ve internet haber portalında yaptığı medya takibi sonuçları... ... Matematikle aram iyi değil ama rakamları, bana bir şey anlattıklarında seviyorum... "Bu rakamlar ne anlatmış olabilir" derseniz açıklayayım; -Reha Muhtar'ı listeye sokup, Ali Kırca'yı dışlayan şey, "Skandalda dozun kaçmış" olmasından... -Pınar Altuğ; olabileceği en skandal haline bürünmesine rağmen hiçbir zaman bir Hülya Avşar edememesinden... -Sezen Aksu'nun Hülya Avşar'a yaklaşma başarısı sanatından değil, konserde yere kapaklanmasından... -İbrahim Tatlıses'in haberlerinin yarısından çoğunun Hülya Avşar'la yazılmasından... -Listenin Petek Dinçöz'den mahrum kalması, Hülya'lı laf etmemesinden... ... "Lafı nereye getirmek istiyorsun" derseniz açıklayayım; Hülya Avşar eşittir; diğerleri... > Hayata dair... Bir kişiyi suçlarken, bir kişiyi yargılarken, terazinin öteki kefesine de mutlaka vicdanınızı koyunuz... Göreceksiniz, varacağınız sonuçlar çok daha adil olacaktır... ... Hep kargaşalardan, çıkar çatışmalarından yana, ya yok etmek ya da yalnızca kazanmak için şartlandırılmış bir dünya... ... Çoğu zaman anlayışın, vicdanın, tertemiz duyguların, sezgilerin, sevginin, hoşgörünün bir ütopya olarak benimsendiği bir dünya... ... Yanlış, eğri, kötü bir uygulamanın, bir sabit fikir peşinde gitmeyi, kör nefsine ve hatta zulme bayraktarlık etmeyi hayatın sanki bir gereği ve hatta gerçeği olarak görmeye başladığımız bir dünya... ... Dünyanın bu katılaşmış ve kalıplaşmış görünümünden sıyrılın... Kendinizle, öz kimliğinizle buluşun... ... Asla unutmayın ki; her işimizde, her tavrımızda, her uygulamamızda içimizdeki; en güçlü şahit, vicdanımızdır... (...H.Benazus) > Tuzaktan kumanda... (...ATV - Ana Haber) KORCAN KARAR: Abin var mı?... KÜÇÜK KIZ: Evet var... KORCAN KARAR: Abin senden büyük mü?... *** KANAL D - Beşiktaş - CSKA) EMRE TİLEV: Bir sevgiliyi bekler gibi beklemiştik bu golü... *** (...BJK TV - Bilgi Yarışması) SUNUCU: Beyfendi baklavası ünlü kentimiz?... YARIŞMACI: İpucu verir misiniz?... SUNUCU: Baş harfi "G"... YARIŞMACI: Bursa mı?... SUNUCU: Olamaz... > Temel'in yeri... Arkadaşları; birkaç gün üst üste dışarı çıkmayınca merak edip Temel'in evine gitmiş... "Hasta mısın" diye sormuşlar... Temel "Yok" demiş... -Peki niye hiç sokağa çıkmıyorsun?... "-Gazetede okudum, uzay mekiğinden civata düşmüş... Kafama gelmesin diye..." *** Temel ile Dursun İstanbula gelmişler... İndiklerinde çarşıda tramvaya binmişler... Tramvaydaki anonsta "Fatih" denmiş birkaç kişi inmiş... "Sultan Ahmet" denmiş birkaç kişi daha inmiş... Dursun, Temel'e sormuş, "Biz ne zaman ineceğiz" diye... Temel'in cevabı; "-Muhakkak bizim adımız da okunacaktır... O zaman ineriz..." > Bizimkiler Abi ben Birlik Ofis'ten Osman Çıkrıkçı... Köşeyi ilgi ve neşeyle takip ediyoruz... Bizimkiler'de yayınlanması dileği ile; Gaflarıyla ünlü ofis müdürümüz Hüseyin Abi'yle robot tanıtımına girdik... Hüseyin Abi Mite'ları anlatırken müşteri lafa karıştı... Kafası karışan Hüseyin Abi'nin lafı toparlama çabasının sonucu ortaya şöyle bir şey çıktı; "-Efendim insanoğlu her 27 günde bir yalan söyler... Ama aslında mantığıyla mı söyler, yoksa doğru mu söyler orası belli olmaz..." *** Abi reklamdan Aziz... Uğur'la benim yorumum; İhlas Holding'in Ömer Söztutan'ı & Galatasaray'ın Hakan Şükür'ü... Acaba Ömer Abi oynamasa İhlas Holding turnuvaları yapılır ve diğer medya turnuvalarına katılır mıydık?... Ömer Abi'nin takımda olmaması acaba krize yol açar mı?... Daha önemlisi arkadan yetişen gençlerin önü ne zaman açılır?... > S.Ö.Z. der ki; "-Sadece aşk deneyimlerinin tekrarı acemileştirir..." (...Buna benzer başka sözleri de olan müthiş S.Ö.Z.leri) > Bugünün gündemi... >> Tayip Erdoğan'ın "Final süreci" dediği Köşk konusunun netlik kazanması ve Meclis'ten bu sürece karşı olanların ortaya çıkıp Ankara-İstanbul bağlantısı ile yorum yapması... *** >> Magazin programlarında, Hülya Avşar'ın "Bir dönem ondan hoşlandım" dediği İbrahim Tatlıses'le "Mavi Mavi" filmi eşliğinde zaman tüneline girilmesi... *** >> Spor programlarında Zico'nun yerine düşünülebilecek boştaki teknik direktör isimleri ve takımın Kezman'a cephe aldığı yorumlarının yapılması... > Tebeşir Tozu... "-Üstünde ilaçlar denenen bir yara kapanmaz... İkide bir başka yere dikilen bitki gelişmez..." (...Seneca) > sağdan - soldan (...Batman - Psikolojik Destek Çadırı - B.Melik Ataç) "-ÖSYM'YE İSYAN MASASI..." *** (...Konya - Pide Salonu - Masum Hattatoğlu) "-İTİLİP KAKILMAK İÇİN ELEMAN ALINACAKTIR... MÜRACAATLAR ŞAHSEN YAPILIP, KPSS SONUÇLARI DİKKATE ALINACAKTIR..." *** (...İnönü Stadı - CSK maçı - Yavuz Metin Aktaş) "-TARAFTAR: ALSANA BOBO'NUN YERİNE ŞU TÜMER'İ HOCAAA..." *** (...İstanbul - Quel Bar - Abdullah Ceylan) "-BİR ARKADAŞA BAKILMAZ... BİR ŞEY İÇİP ÇIKILMAZ... ISRAR EDİLMEZ..." > Bugünün buluşu >> İlk kez "Nasılsın" diye soran birine "Orta halli" olduğunu anlatmak için "İç güveyisinden hallice" cevabı verildi... > sanatik kritik "-Artık kendi dışımda gelişen olaylarla gündeme gelmekten sıkıldım... Kaya ile keşke evlenmeyip arkadaş olsaydık daha iyiydi... Bana artık karışmıyor... İbrahim Tatlıses'le de evet bir dönem karşılıklı olarak birbirimizden hoşlanmıştık..."(...Hülya Avşar) > politik kritik "-Suni krizler üretmek isteyenler çıkacak, siz kâle almayacaksınız... Önümüzdeki süreç, bir final süreci... Faul yapmak isteyenler olabilir... Bu oyunlara gelmeyeceksiniz. Onlar faul yapacak, çok daha azimle bu süreci devam ettireceksiniz..." (Tayip Erdoğan) > sportik kritik "-Basında gönderilmek istendiğime dair bazı haberler çıkıyor... Ama bunlardan rahatsız olmuyorum... Çünkü benim havalimanında yeterince samimi arkadaşım var... Eğer Mircea Lucescu havalimanına inerse, hemen bana bildirecekler..." (Erik Gerets) > söz market "demek ki neymiş" konulu çerçeve özel hikayesi: satış temsilcisi, personel sekreteri ve yönetici yemekten sonra dışarıda yürüyüş yaparken eski bir lambaya rastlamışlar... o güne kadar, "biri vursa da içimdeki cini çıkarsam" diye bekleyen lambaya vurunca hikaye başlamış; "ben hep üç istek yerine getiririm... siz üç kişi olduğunuza göre birer istek hakkınız var"... personel sekreteri "önce ben, önce ben" diye sazan gibi atlamış, "bahama adalarında olmak istiyorum, bir sürat teknesi içinde hayata boş vermiş yaşamak isterim"... püff demiş ve sekreter gitmiş... "sıra bende" diye zıplamış satış temsilcisi... "ben hawaii'de kumsalda olmak istiyorum, yanımda sevgilim olsun"... püff demiş ve satış temsilcisi kaybolmuş... cin yöneticiye dönmüş, "şimdi sıra sende" demiş... yönetici, "bu iki tembeli öğleden sonra masaları başında görmek istiyorum"... hikayenin "demek ki neymiş" sorusunun cevabı: önceliği daima yöneticiye vermek gerekiyormuş...