Baba olmak...

İki çocuklu bir aile hafta sonunu piknik yaparak geçirmeye karar vermişler... Piknik yerine vardıklarında anne yemeği hazırlarken, çocuklar babalarıyla birlikte yürüyüşe çıkmış... Uzun bir yürüyüşten sonra oldukça yorulan küçük çocuk yalvarırcasına bakan gözlerle, "-Babacığım çok yoruldum... Lütfen beni kucağında taşır mısın" demiş... Baba; "-Ben de yorgunum oğlum" der demez çocuk ağlamaya başlamış... Baba tek kelime etmeden ağaçtan bir dal kesmiş... Dalı bıçakla biçimlendirip, çocuğa zarar vermeyecek biçimde yontmuş... Sonra dalı oğluna vermiş; "-Al oğlum, sana güzel bir at" demiş... Çocuk sevinçle dal parçasından yontulmuş ata binmiş ve sıçrayarak, ata vurarak annesinin yanına doğru gitmeye başlamış... Babasını ve ablasını geride bırakmış bile... Baba gülerek kızına: "-İşte hayat budur kızım... Bazen zihnen ya da bedenen kendini çok yorgun hissedeceksin... İşte o zaman kendine değnekten bir at bul ve neşe ile yoluna devam et... Bu at bir arkadaş, bir şarkı, bir çiçek, bir şiir ya da bir çocuğun tebessümü olabilir..." (Bugün, bir sürü babalar gününden sadece bir tanesi olan Babalar Günü'nüz böylece kutlu olsun...) Taşlamalar... Haşlamalar... Bilip bilmemek Az bilen, "Bildiklerim bugüne kadar yetti, Bundan sonra da yeter" dedi... Çok bilen, "Bildiklerim deryada bir damla su" dedi... Hiç bilmeyen, "Ne az bilene, azın yettiğini Ne çok bilene, çokun yetmediğini" bilmez. Bilmez ve aldırmaz... (o.yavuz inal) kadınlar & erkekler (İlginç bir davetiye geçti elime... Aslı Çakır; Hakan Birol'la Şişli Evlendirme Dairesi'ndeki nikahına sevdiklerini çağırıyor...) Artık benim de kocam olacak! Yani fular taksam yakışacak. Ellerime bakan erkekler hayal kırıklığına uğrayacak. Hamilelik izni alabileceğim. Baktık beceremedim, evimin kadınıyım diyebileceğim. Sağlık sigortasında ailecek indirime tabi olabileceğim. Çok paraya ihtiyacım olursa boşanma tercihimi kullanabileceğim. Birlikte yaşamak uğruna ucuz evlerde oturacağıma ailelerin katkısıyla kırmızı deri doltuklu bir eve geçeceğim. Ve 9 senedir "ayrılsak da hayatıma baksam" dediğim adamla severek ve onu gerçekten isteyerek "birlikte hayatımı yaşayacağım". Beni ilk ve son kez cici kız olarak görmek isteyen varsa aranızda beklerim, bu komik anları sizinle paylaşmayı dilerim. Sanatik kritik "Mekandan Asena hanımın ismini silmeyi düşünmedik... Kalbimizden silemedikten sonra tabeladan silsen ne olacak?..." (İbrahim Tatlıses) Politik kritik "Hiçbir devirde Türkiye'nin milli hassasiyetleri bu kadar pervasızca hedef alınmamış, oyuncak haline getirilmemiştir..." (Devlet Bahçeli) Sportik kritik "Taraftarlarımızın henüz transfer yapılmadı diye üzülmesine gerek yok. Galatasaray genç ve iyi bir takıma sahip zaten..." (Turgay Kıran) diyAlog (Günaydın muhabiri ile Cem Özer arasındaki diyalog...) MUHABİR: Özel hayatınız ne durumda?... CEM ÖZER: Bilmiyorum... Daha gazetelere bakmadım... *** (Hülya Avşar ile magazin muhabirlerinin kapışması...) MUHABİR: Reklam çekiminden kaç para aldınız?... HÜLYA AVŞAR: Niye söyleyeyim?... Ben daha halka açılmadım... Temelin yeri Evi soyulan Temel, karakola gelerek soygunu yapan hırsızla konuşmak istediğini komisere söylemiş... Komiser reddetmiş; "-Onunla ancak mahkeme salonunda konuşabilirsiniz..." Temel üstelemiş; "-Hayır hayır... Ben hırsızlık hakkında konuşmayacağım... Fadime'yi uyandırmadan eve nasıl girdiğini merak ediyorum... Ben yıllardır yakalanıyorum da..." Tebeşir Tozu... "Gerçek doktor, her hasta ile yaşayıp ölendir..." (Stefan Zweig) Bizimkiler (Haftanın olayları...) * Ahmet Abi'nin telefonunu çalan hırsız, "Abi istersen satarım" teklifinde bulundu... Ahmet Abi, 170 milyon verdiği telefona 100 milyon daha verip geri aldı... * Kemeri bol gelen, ama kilosunda düşüş olmayan Hayrettin Abi, bunun sebebini çözdü... Meğer kemer güneşte kalınca iki delik açılmış... * Önder, F.Bahçe'ye imza attıktan sonra servise geldi... Bu sırada imza törenini televizyondan gören Yılmaz Abi, "Bu adamı niye aldılar anlamadım... Topçu mopçu değil" diye söylendi... Elinden zor aldık... * Engin Abi bulmaca köşesinde kendi resmini tanımadı, "Cafer Abi de iyice kaliteyi düşürdü haa... Kim abi bu adamlar?..." Şifa Yemek Öğlen Menüsü; Havuç Çorbası... Mantar Hindi Sote... Sade Pirinç Pilavı... Salata... YAKİNİMDİR Bush, Sezer'le çalışma yemeğinde biraraya gelecekmiş... Başbakan'la arasını bulacak galiba... İtiraf Reyonu... (isim: emine... şehir: denizli... yaş: 23...) Annemle babam, babannemin başına gelen olayın ne olduğunu birbirlerine anlatmaya çalışıyorlar... Babam: Annem tramvay geçirmiş (travma diyecek) Annem: Yok yok deplasmana girmiş (depresyona girmiş diyecek) Onlara burdan çok selamlar... *** (isim: beckham... şehir: samsun... yaş:16...) Bir gece uykumda gördüğüm rüyadan etkilenerek (rüyamda annemin öldüğünü görmüştüm) babamın yanına gittim. O gece babam oturma odasında televizyon izleyerek uyumaya çalışıyordu. Babamın yanına usulca yanaşarak "Annem öldü" dedim. Aslında odaya hiç gitmek istemiyordum. Fakat ayaklarım beni oraya götürüyordu. Neyse, benim hiçbir şeyden korkmaz sandığım yakışıklı babam birden ayağa kalktı ve doğruca yatak odasına anneciğimin yanına koştu. Tabii ben de peşinden... Babam "İlknur yaşıyor musun" diyordu. Anneciğim o gün çok iş yaptığından yorgundu ve hiç aldırmadan "Yaşıyoruz" dedi, ama siz benim hafif esmer yüzlü babamın yeni yüz rengini o gece görmeliydiniz... *** (isim: alper... şehir adana... yaş: 17... ) Annem anlatıyor: "Eve telefon açmam gerekiyordu. Telefon kulübesine girdim ve kartı soktuktan sonra numarayı çevirdim. Fakat telefon aramadı. Heralde kontör kalmadı deyip gidip yeni kart aldım. Geri gelip kartı tekrar soktum ve numarayı çevirdim, fakat yine numarayı çevirmedi... Birkaç defa daha denedim, yine aramıyordu... En sonunda farkettim, ahizeyi kaldırmamışım..." (osoztutan@tg.com.tr itiraf edin, rezil edelim) Bugünün buluşu İlk kez güneş gözlüğü bayanlar tarafından taç olarak kullanılmaya başlandı... (20.06.1966 - Ahmet N. Erim'den...)